Oraya bırak tradutor Espanhol
577 parallel translation
Annen her zaman oraya bırakırdı.
Tu madre siempre lo tenía preparado :
Oraya bırak Nanine.
Ponla ahí, Nanine.
Anahtarı, dönüşte tuvaletin oraya bırakırsın.
No olvide devolverme la llave.
Bölükteki Filipinli izcilerden oraya bırak dikkatli olsunlar.. Ancak çaresiz kalmadıkça herhangi bir hareket yapmasınlar.
Mantengan la compañía de escuchas filipinos en alerta... pero no los hagas entrar en acción a no ser que la situación sea desesperada.
İçkiler iki papel,... parayı oraya bırakırsın. Ben yatmaya gidiyorum.
Las bebidas son dos partes, mantén tu propia cuenta.
Oraya bırak.
Déjela aquí.
Yarın, arabayı bir yere kadar sürüp oraya bırakırım.
Mañana cogeré el coche y lo dejaré en algún lugar.
Oraya bırak.
Déjalo ahí.
Tamam o zaman, bunları verandanın oraya bırakıyorum.
Te dejo esto en la veranda.
Kilerin kapısının oraya bırak ki LeRoy atsın.
LeRoy se ocupará de eso.
Oraya bırakıver.
Déjalo ahí.
Oraya bırak ve çık.
Déjalo y vete.
Oraya bırak, Teresa.
- Déjala ahí, Teresa.
Neden? Çünkü onu her gece oraya bırakıp, her sabah oradan alıyorum.
Porque allí la dejo cada noche y allí la recojo de mañana.
Süpürgeni oraya bırak.
Deja la escoba allá.
Onları oraya bırak.
Tíremelos.
Seni oraya bırakırım.
La llevaré.
Belki de öyle düşünmeniz için mektup kasten oraya bırakıldı.
Cabe la posibilidad de que dejaran la nota deliberadamente para que usted pensara eso.
Silahlarınızı oraya bırakın.
Las armas déjalas adentro.
Sen paltonu oraya bırak.
dejar su abrigo.
Onu oraya bırak. Oraya bırak.
Déjelo ahí, déjelo.
Oraya bırak!
El expediente de Castagnier. ¡ Lléveselo, y lárguese!
Hemen oraya bırakın, Mr. Dvorak.
Déjelo por ahí, Sr. Dvorak.
Oraya bırak onu.
Déjalo ahí.
Şunu oraya bırak lütfen.
Bien. Ponga eso aquí.
- Onu oraya bırak.
- Póngalo ahí.
Bir formülü satıp servet kazanmayı reddediyorsun ve bir milyon doları bir hiçmiş gibi oraya bırakıyorsun.
Se rehúsa a vender una fórmula que lo haría millonario... y deja un millón de dólares por ahí como si fuera nada.
Oraya bırak.
¡ A ver! ¡ Con cuidado!
İyi, bırak oraya.
Si ves más, déjalas ahí.
Oraya bırakın.
Aquí.
Nerede bulduysan, tam olarak oraya bırak.
Déjalo donde estaba.
Oraya gidecek, bırakın gitsin.
Seguiremos sus pistas. Los dejaremos hacer el cambio.
Oraya bırak.
Ponélo aquí.
- Konuşmayı bırak da oraya git.
- ¡ Cálle ya y muévase!
Önce ben kızı yanımızda getirmek istemedim. Bırak ölsün dedim. "Onu bıraksaydın ve ölseydi, oraya niye çıktığımızı kimse anlamazdı" dedim.
Al principio no quería bajarla con nosotros, "que se muera", le dije, " si se muere nadie sabrá que hemos estado aquí.
Oraya bırak.
Gracias. Déjalo ahí.
Oyalanmayı bırak da oraya git hemen.
Cambio. Deje de hacer el ganso y vaya inmediatamente, corto.
Bu yüzden uzman kesilip konuşmayı bırak ve oraya gidip... söylemen gerekenleri söyle!
Así que deja de hablar como un experto de repente y sal ahí fuera y di lo que se supone que debes decir.
Bırak oraya gideyim.Lütfen.
Déjenme ir allí. Por favor.
Oraya bırakın lütfen.
Póngalo en el suelo.
Genellikle açık bırakılan bir ofis buldu, ve sen burada olduğun zaman oraya geçti.
Poco antes de que tú llegases se metió en un despacho que normalmente se deja abierto.
Oraya kasten bırakılmıştı.
- La dejaron ahí deliberadamente.
Size bıraktığı izlenim, serbest bırakılırsa oraya gidecek gibi miydi?
¿ Le dio la impresión de que, si estuviera en libertad, iría allí?
Şu anda enkaz olduğumuz gerçeğini bir kenara bırakırsak oraya varma gibi bir umudumuz yok ve zaten nerede olduğunu da bilmiyoruz.
Aparte del hecho de que hemos naufragado, no tenemos cómo llegar y ni siquiera sabemos dónde está, sí.
Bırakın, bunları da oraya kilitle.
Déjalo. Encerrémoslos ahí.
- Dinamitleri oraya bırak.
- ¡ La dinamita ahí delante!
Bir oraya bir buraya taşınmayı bırakıp bu evde kalacağız. - Yaşasın!
Vamos a dejar de movernos de un sitio a otro y nos quedaremos en esta casa.
Oraya bir yere bırak onu.
Acomódalo allí.
- Bırak gitsinler! Oraya çıkamam.
- ¡ Que se marchen!
Oraya bir uyarı olsun diye bırakıldı.
- Lo dejaron como una advertencia. - ¿ Una advertencia?
Her neredeyse işini gücünü bırakıp, ben neredeysem oraya gelir.
Siempre que puede acude deprisa adondequiera yo esté.
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak gitsinler 68
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak gitsinler 68