English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ P ] / Parayı al

Parayı al tradutor Espanhol

3,706 parallel translation
Parayı alıp bu lanet eyaletten gitmek için sabırsızlanıyorum.
Estoy más que listo para cobrar mis fichas e irme de este Estado
Parayı al.
Agarra el dinero. Salgamos rápido de aquí.
Tamam görünmeden içeriye girmemiz gerekiyor sonra anahtarın olmadığını fark etmeden Holmes'a geri vermeliyiz, sonra kasanın olduğu odaya girmeli ve görünmeden kasayı açmalıyız, ardından parayı alıp çıkacağız.
De acuerdo, entonces tenemos que entrar en la bóveda sin ser vistos, debemos regresar la llave a Holmes antes que él se dé cuenta que no está, luego tenemos que abrir la combinación sin ser vistos, tomar el dinero, y salir.
En iyisi biz parayı alıp gidelim.
Solo buscaremos nuestro dinero y nos iremos.
veya daha iyi senaryo olarak o sadece parayı alır ve denemez bile.
O, el mejor escenario de verdad sería que cogiera el dinero y no lo intentara demasiado
Parayı alıyorum.
Cogeré la pasta.
Pasaportunu ve parayı alıp git.
Coge tu pasaporte y el dinero y márchate.
Bir yıl mı dedin? Yani parayı alır almaz deli gibi harcayan birisi değil.
Entonces no estamos hablando de compras desenfrenadas en Best Buy.
Parayı alırız ve fakirlere veririz.
Yo cogeré el dinero, y tú se lo das a los pobres.
Damascus parayı alınca sistemine gireriz, Percy'nin hesabını buluruz ve boşaltırız.
Está bien, cuando Damascus deje el dinero, nos metemos en su sistema, encontramos la cuenta de Percy, la vaciamos.
- Planı "Parayı al ve çık" gibi görünüyor.
Tal parece como "toma el dinero y sal de aquí".
Yanlış anlamayın, parayı alırdım demek istemedim.
Quiero decir, no estoy diciendo que habría cogido el dinero, ¿ de acuerdo?
Anne, parayı al.
Madre, tome el dinero.
Sadece parayı alın ve gidin.
Cojan el dinero y váyanse.
- Peki parayı alıp bir şey bulamadığını söylemeyeceğini nereden bileceğiz?
¿ Y cómo sabemos que no tomará el dinero y dirá - que no encontró nada?
Düşünüyorumda Bu parayı alıp, amigo kızlarına verebiliriz, Değil mi?
Así que estoy pensando en que tomemos ese dinero, y lo pongamos en las animadoras, ¿ verdad?
Bütün parayı alın amına koyayım.
¡ Tráeme a ese tipo hijo de puta!
Jasper ile parayı almak için ahıra gittiler.
Ella y Jasper fueron al establo a por el dinero.
Bu iki altın parayı alıp icabına bakmanı istiyorum.
Quiero que cojas estas águilas dobles y que cuides de ti misma.
Onunla beraber gidip şu parayı al.
Ve con él y cógelo.
O halde, birisi Torben'dan parayı alırken hata yaparsa, bu kişi Bay Simon'dur.
Así que, si alguien cometió un error al recibir dinero de Torben, es el Sr. Simon.
Parayı alıp kaçacağımızı söylemişti.
Él dijo que tomáramos el dinero.
Parayı al.
Toma el dinero.
Efendim, parayı alıp gidemem çünkü Jaanvi gelmez.
Señor, no puedo aceptar el dinero y marcharme..... porque Jaanvi no vendrá.
Vanessa kasadaki ve yapım şirketindeki tüm parayı alıp gitti.
Vanessa cogió todo lo de la caja registradora y se llevó todo el dinero de la compañía de producción.
Parayı hazırlamam 15 dakikamı alır. Sorun olur mu?
Me costará 15 minutos conseguir eso en efectivo. ¿ Es aceptable para tí?
Barb çok pahalı ve iyi ürünleri alıyordu üreticiler bana parayı ödüyorlardı.
No. Barb conseguía una gran producto a un gran precio, y yo era reembolsado por los fabricantes.
Ama bu parayı kullanmak için alıp sonra da korkup geri vermişsin gibi düşünülebilir.
Pero podría parecer que cogiste el dinero para favores y luego te entró miedo.
- Marilyn parayı manastıra bıraktı. - Yazılı bir belgen var mı?
- Marilyn dejó el dinero específicamente al convento. - ¿ Lo tenéis por escrito?
Bir keresinde frene öyle bir asıldım ki yere düştü ve bu bozuk parayı buldu.
Una vez, tuve que frenar tan fuerte que cayé al el suelo y encontró el penique.
Şimdi onlara şöyle de parayı istedikleri gibi istedikleri yere bırakacağız.
Respóndeles. Diles que llevaremos el dinero al punto de recogida justo como ellos dijeron.
O parayı istediğim için hatalıydım,... ama sen o şantajı yaparken hatalı değil miydin?
Así que, ¿ estoy equivocada por querer dinero, pero tú no estas equivocada al chantajearme?
Borsadan hisse senetlerini herkes gibi alabilir, aynı parayı ödeyebilir ve aynı derecede riske girebilirdi.
Ahora, podría comprar sus acciones y sus activos al igual que a todos los demás.
O halde parayı benim adıma yatır. Benim adıma alırsan kimse şüphelenmez.
Entonces compren las acciones en mi nombre, nadie cuestionará ese tipo de inversión si la realizo yo.
Peki onun aile vakfından kalan parayı kim alıyor?
¿ Quién hereda su parte del fondo familiar?
Parayı telledik. Ve bekliyoruz.
Le ponemos un localizador al dinero y esperamos.
Bu parayı kazı kazandan kazanmadığına da eminim.
y al parecer ella ha tenido una súbita afluencia de dinero en efectivo, estoy bastante seguro de que ella no consiguió jugar Scratchers.
Parayı benim için alır mısın? Gerçekten mi?
¿ Me podrías traer el dinero que te presté?
Frankfurt'tan Dubai'ye kadar alıcıları ayarladım ya parayı bize gün sonuna kadar havale edersin ya da bu iş yatar.
Tengo compradores haciendo fila desde Frankfurt a Dubái, así que nos envías el dinero antes de esta noche o te quedas sin nada.
Parayı mağazadan kamyonete taşıma noktası hep en zayıf yerdir.
Mueve dinero de la tienda al camión, siempre en un punto débil.
Tamam, şimdi sırayla bu bozuk parayı masaya çarptırarak bardağa sokmaya çalışacağız. Girerse diğer kişi içmek zorunda.
Bien, tomaremos turnos lanzando $ 25 centavos a la mesa, y si entra al vaso, la otra tiene que beber.
Hayır tabii ki de. Ama en azından bul karayı al parayı oynayabiliyorum.
No, pero también sé hacer el truco de los tres sombreros.
Temizlemek alıştırmalarımızın bir parçası ama parayı yönetmek değil.
La limpieza es parte de nuestras prácticas, pero el manejo del dinero no lo es.
Parayı takip edince, neredeyse hepsinin Amerikalılar için Refah'tan sağlandığı görülüyor.
Si sigues al dinero, casi todo te lleva, al fin hacia la EPP.
Şey, en azından James'e evini kiralamaktan elde ettiğin tüm parayı geri ödemelisin. Oh, beni tekrar güldürdüğün için teşekkürler.
Deberías pagarle a James todo el dinero que hiciste al rentar su casa.
Parayı biz alıyoruz.
Nos llevaremos el dinero.
Sonra da parayı, Tara'yı ve çocukları alıp Charming'ten ayrılabilirsin.
Y entonces podrás coger el dinero a Tara y a los niños y marcharte de Charming.
Parayı takip edersen her zaman gerçeğe ulaşırsın.
Sigues al dinero, siempre obtienes la verdad.
El Kaide, Taliban için bomba yapıyor. Parayı veren herkese.
Fabrica bombas para Al Qaeda, los talibán, y cualquiera que esté dispuesto a pagarle.
Al parayı baba.
Toma el dinero, papá.
Onları ihmal ettiğinizi ve sadece parayı sevdiğinizi söylüyorlar.
Dicen que usted es... un Rey al que solo le gusta la riqueza, y no se preocupa por la gente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]