English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ P ] / Parayı alın

Parayı alın tradutor Espanhol

957 parallel translation
"Pansiyoncu tarafından tekrar rahatsız edilmeyeceksiniz, bu parayı alın!"
"No te aburrirás con este propietario, toma su dinero!"
- Parayı alın.
- Tome el dinero.
Bu parayı alın.
Tome este dinero para pagar.
Parayı alın ve bir daha buraya dönmeyin.
Tome el dinero, salga de aquí y no vuelva jamás.
Neden ikisini de yapmıyorsunuz? Hem parayı alın hem de beni öldürün.
¿ Por qué no las dos cosas, coger el dinero y matarme?
Lütfen bu parayı alın ve uygun gördüğünüz şekilde kullanın.
De todos modos, iba a ser para ti. Te agradecería que lo aceptases. Quédatelo.
Parayı alın. Develerimizi bırakın!
¡ Coge el dinero, pero deja los camellos!
- Parayı alın.
- Mejor coge dinero.
Öyle yaptım. Bu parayı alın, defin işlerinde harcayın.
A vuestra disposición.
Lütfen parayı da alıp alamayacağınız sormayın.
Por favor no pregunte su pueden quedarse el dinero.
Hedeflediğim ve yakında sahip olacağım bir yığın parayı elime alınca... bana gerektiği gibi davranacaksın.
Cuando tenga una pila de dinero... y así será, pronto... me tratarás bien.
Haliyle o parayı bir daha görmedim aynı şekilde kuzeni de! Ama duruşmalarımın sonuna gelmemiştim.
No será necesario decir que jamás vi ni un solo céntimo... ni al primo tampoco... sin embargo mi calvario acababa tan solo de empezar.
Sen parayı alıp çoğalttın.
Tomaste el dinero, hiciste contactos, mejoraste el negocio.
Cebinizdeki parayı kaptırmayın yeter.
Pero no le quite ojo al bolsillo.
- Parayı alır almaz Tyndall'ın iyi dilekleriyle Kent'e ver, karşılığında da makbuz al!
- En cuanto consigas el dinero... dáselo a Kent de parte de Tyndall, y consigue un recibo.
Tek yapman gereken, parayı ilk ayakta kazanan ata yatırman sonra bu kazandığını ikinci ayağın kazananına yatıracaksın ondan sonra 2. ayaktan kazandığın parayı da....... 3. ayağın kazananına yatıracaksın cesaretini hiç kaybetmeyeceksin ve bir tomar parayı 4. ayağın kazananına yatıracaksın...
El dinero que gana en la primera lo apuesta al ganador de la segunda y ese dinero lo apuesta de inmediato al ganador de la tercera. Y sin perder la sangre fría Coge todo el fajo y lo apuesta al ganador de la cuarta...
Seni içeri alırım, sen parayı alırsın sonra da seni çıkartırım.
Yo le dejo entrar, usted coge los bonos y se larga.
Aranızda bir şey olmadığını kanıtlamak için parayı geri alması için bir adam yolladı.
Manda al tío para recuperarlo. Prueban así que nada hay entre ambos.
İşte o zaman İsveçlinin parayı alacağını anladım, hem de hepsini.
Yo sabía que al día siguiente, el sueco tendría todo el dinero.
Alın şu parayı da gidip kendinize bir şeyler alın!
Vengan, tomen este dinero. Cómprense algo.
Parayı aldığını bilen en az 10 şahit var. Doğru.
Hay al menos 10 testigos que lo vieron.
Aşağılanmanın öcünü alır, parayı da alır ve de karısından kurtulmuş olur.
Entonces... vende al alza, gana millones, y se libra de la mujer.
Parayı alıyorum.. .. ama gerçekten bunu yapmamalıydın.
Cogeré el dinero pero en realidad no hubiera tenido que hacerlo.
Gişe ilgisi çekecek bir gösteri ayarla, büyük bir isim, o zaman parayı alırsın.
Consigue un reclamo para la taquilla, un gran nombre, entonces tendrás el dinero.
Acele edelim. Bankalar kapanmak üzere ama bir arkadaşım defterimi alıp bana parayı verecek. Yarın sabah da hesabımdan çekecek.
Démonos prisa, porque los bancos ya han cerrado, pero tengo una amiga mía que trabaja allí, le dejo la libreta y ella me da el dinero, y luego ella... va a retirarlo mañana.
Şu aynasızın biraz aklı olsa, parayı alıp bizi bırakırdı.
Si el madero tuviera materia gris, los habría tomado y nos habría dejado.
Yarın gün doğarken teknede parayı bölüşücekler.
Se encontrarán en el bote mañana al alba para la repartición.
Zırh. Alın terimizle kazandığımız parayı çöpe atma.
- ¡ Eso es una pérdida de dinero!
Alın teriyle kazandığı parayı çöpmüş gibi saçma bir şeye savuran yetişkin, medeni bir kadını tanıdığımı bilmek beni kızdırıyor!
Es decir, que conozco a una mujer adulta y civilizada... que coje sus ahorros y los despilfarra... en esta tontería, ¡ es un dinero tirado por la ventana!
Parayı alıp kovulmaya göz mü yumacaksın?
¿ Va a coger el dinero y permitir que le echen?
Parayı al, yeterli olacağını zannediyorum.
Aquí tienes dinero. Creo que será bastante.
"Bu parayı al ve kendine giysi satın al. Yüzün için de boya!"
"Toma este dinero y cómprate la ropa y el maquillaje."
Ben, parayı nehre attığını söylemedi, değil mi?
Ben nunca te contó que lo lanzó al río, ¿ verdad?
Güzel, parayı getirince alırsınız.
- Está bien, luego me trae el dinero.
Giyinip şehre in, ve canını dişine takarak kazandığın parayı... poker ve kadınlara harca.
Arreglarse, ir al pueblo, y gastarse el dinero ganado con sudor... en póquer y mujeres.
Parayı acilen kampınıza götür.
Lleve este dinero rápido al campamento
Bu parayı yarın General Randall'a götüreceğiz.
Mañana le daremos el dinero al general Randall
Yani o soyguncuları bulmadan önce onlar kendilerini arayan adamın nerede olduğunu bilirlerse parayı harcamak için daha iyi bir şansları olur.
Así que, parece que... si supieran dónde encontrar al caballero que los sigue, antes de que él los encuentre... tendrían muchas más posibilidades para lograr gastarlo.
Elimdeki bütün parayı kullandım. Yargıç ve jüri satın alınamıyor.
He gastado cada dólar que tenía.
Yani, kasadaki bütün parayı aldın ve o yaşlı adama vurdun, değil mi?
Vació Ia caja y golpeó al anciano, ¿ no?
Bu parayı al ve aşağılık at hırsızlarının bile bulamayacağı bir yere sakla, tamam mı?
Toma esta rueda de carreta y ponla en un lugar seguro Donde no puedan tomarla esos infames bandidos del oeste
Ayrıca parayı alır almaz, birkaç dondurma makinesi satın almalıyız.
En cuanto nos den el dinero, compraremos máquinas de batidos.
Parayı yarın geceye kadar mekanıma getir yoksa senden, eski karından, çocuğundan alırım.
Tráeme el dinero a casa mañana a la noche... o te lo iré a pedir a ti o a tu ex esposa o a tu hija.
Yarın köpek yarışına gidip tüm parayı Yağlı Yıldırım'a yatıracağım.
Mañana nos vamos al canódromo a apostar todo a Relámpago de Brillantina.
Üstadın cüzdanındaki parayı alırız.
Podemos usar el dinero que hay en la cartera del Maestro
Evet, Maximilian görünüşe göre annen kalan parayı bu küçük işe yatırarak, ne yaptığını biliyordu.
Ya ves que tu madre sabía lo que hacía, al gastar lo que nos quedaba en esto.
Biri bay Elliott'ın Batı Wiluna'da ki hisselerini satın almak için... parayı kullanıyor.
Parece que alguien ha usado el dinero para quitarle al Señor Elliot Wiluna West.
"Yalnızca parayı avucuma sayın " ve bir takım pis zencilerle yan yana yaşamak zorunda kalmayın. "
"Sólo basta que ponga el dinero en mis manos y no tendrá que vivir al lado de un montón de negros apestosos."
- Şu parayı al, birini tutarsın.
- Toma 1.000 liras y págale a alguien.
Kazandığımız parayı bir kenara bırakırsak, hangi kadın, kocasının kafasından vurulmuş halde eve getirilmesini beklemeyi ister ki?
Aparte de las pocas ganancias, ¿ qué mujer querría esperar a que le trajeran al marido con una bala en la cabeza?
Nerden bulacaksın parayı, maaşınla mı oynayacaksın golfü?
Con lo que ganas, no puedes jugar al golf.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]