English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ S ] / Ses yok

Ses yok tradutor Espanhol

790 parallel translation
Juju'dan ses yok.
El lado juju sigue despejado.
Ses yok, tamam mı?
Y sin hacer ruido, ¿ entendieron?
Hiç ses yok.
Ni un consejo.
Diğer gruplar döndü. 918'den ses yok.
Las otras escuadrillas ya vuelven, pero nada de la 918.
Hiç ses yok.
No contesta.
Bende ses yok, sende de kulak.
No tengo voz, y tú no tienes oído.
Benimkinden daha değerli bir ses yok mu Sezar'ın kulaklarına daha tatlı gelecek sürgündeki kardeşimi kurtarmak için?
¿ Ninguna voz más digna que la mía... puede sonar más dulce al oído del gran César... para revocar el destierro de mi hermano?
Hiç ses yok.
Ni un sonido.
Hiç ses yok mu?
¿ Todo tranquilo?
Pidge, sakin olmak gerek, ses yok.
Pidge, estate quieto y no hagas ruido.
Hiç ses yok. Bağırma yok. Hiçbir şey yok.
No hay un sonido, no griteria, nada.
Kasaba toplantısından bir ses yok.
No hay nada más pesado que un consejo municipal.
Hiç ses yok.
No se oye ningún ruido.
- Hâlâ bir ses yok mu? - Yok.
¿ Aún no sabe nada?
Her şey öldü : mavi gökyüzü yok, gölgeler yok, hayat ve ses yok.
Todo está muerto : no hay cielo azul, no hay penumbras, ni vida ni sonido.
Ses yok. Anladın mı?
No hagas ruido. ¿ Entendido?
Dünyanın kaderini elinde tutan Büyük Fenwick'ten ses yok.
Ni una palabra de Grand Fenwick, que controla el destino del mundo.
Hala ses yok.
Desde entonces, ha desaparecido.
Bende ses yok.
No sé cómo.
Onlardan hiç ses yok.
No hay noticias.
Hiç ses yok.
No hay alarma.
Sus. Ses yok.
No vales nada.
Sende böyle ses yok.
No tienes una voz como esta.
Ses yok.
Ni un ruido.
Aşağıda hiç ses yok.
- No se oye nada allá abajo.
Hiç ses yok.
No hay sonido.
Ses yok.
No va.
- Sulu'dan ses yok, efendim.
- No hay noticias del señor Sulu.
Baba, ses yok.
Qué silencio...
Hala bir ses yok.
Hasta ahora, ni una palabra.
Ama bulamadınız. Çünkü öyle bir ses yok!
Pero no encontró nada porque no fue así.
Dünyada bundan daha güzel bir ses yok.
No hay mejor sonido que ése.
Ses seda yok.
No, aún no.
Kaymayan kemerler veya ses çıkarmayan patlamış mısır keseleri üzerinde çalışmak yok. - Sahi mi?
Se acabó inventar fajas antideslizantes o bolsas de palomitas silenciosas.
O ses teknisyeni yok mu! Onu elime geçireyim de gör.
Ese ingeniero, espera que lo agarre.
Neyle karşı karşıya olduğumuzu görene kadar ulu orta ses yapmamıza gerek yok.
No queremos interferencia externa hasta que veamos de lo que se trata.
Tek bir ses çıkarmak yok.
Ni una palabra.
Ses telleri yok mu?
¿ No tiene cuerdas vocales?
Çünkü ses telleri yok, korkusunu ses çıkararak dile getiremedi.
Como no tiene cuerdas vocales, no expresa el miedo a gritos.
Ses çıkarmadan böyle dayak yemenizin gereği yok.
No tiene por qué soportar una paliza así.
Uzun zamandır arkamızda ses seda yok.
Con tal de que nadie se inicia... arrastrándose detrás de nosotros.
Şimdi, Bay Nelson, bana bu ses tonuyla konuşmaya hiç hakkınız yok!
Sr. Nelson, no tiene ningún derecho a hablarme en ese tono.
Ve Halliwell'den de ses seda yok.
Y ni una sola palabra de Halliwell...
Ses uyuşuyor ancak bu gezegene atanmış bir Gary Seven yok.
Huella vocal verificada. No hay ningún Gary Seven destinado a este planeta.
Ses telleri yok.
No tiene cuerdas vocales.
Ses çıkarmak, konuşmak yok.
Ni un ruido, ni una palabra.
Ses seda yok, efendim.
Nada, señor.
Ses-telgraf aletini kontrol etmenize gerek yok.
- Uhura... - No necesita revisar su aparato telegráfico de audio.
Ses çıkarmak yok.
No hagan ru ¡ do.
Evet, tek ses bile yok.
Sí, no se oye nada.
Madem çekim yok. Kıyafet değişikliği için ses alalım.
Como no podemos rodar, hagamos los sonidos de la escena.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]