Sıkı tradutor Espanhol
320,838 parallel translation
Sıkıntı veriyordu ancak Herb tamir etti.
Me seguía dando problemas, pero Herb lo dejó genial.
Bak, son günlerde sıkıcı şeyler oldu.
Mira, tú sabes que las cosas han estado apretadas últimamente.
Denedim ama beni köşeye sıkıştırdı, mazeret bulmaya başladım.
Bueno, lo intenté, pero me arrinconó, así que empecé a inventar excusas.
Yıllarca bizimle sıkışıp kaldığı için Brick'e üzülüyorum.
Me siento mal por Brick que ha estado con nosotros por todos estos años.
Bunu düşündüm ve onlar aslında biraz sıkıcı.
Lo he pensado, y son un poco aburridos.
Hayatım boyunca bir sınav için hiç bu kadar sıkı çalışmadım.
Nunca estudié tanto para un examen en toda mi vida.
Ama hayatının geri kalan sıkıcı hayatına başlayacak.
Pero él tiene el resto de su aburrida vida para empezar el resto de su aburrida vida.
Başlangıç olarak, zor bir sıkıntıdır,
Para empezar, difícilmente esto sea un problema
Ama bir durakla yapardım. 56 mph. Gelecek sıkıcı geliyor, James.
Pero habría llegado allá con una sola parada 90 km / h... el futuro suena aburrido, James
Oradaki su birikintisine benziyor..... sıkıştıklarından sonra kendilerini kurtarmak için.
En algo como ese charco de allá... Hasta quedar atascados y poder salir usando cabrestantes
Sıkıştığında
- Si Cuando uno se atasque...
Çünkü sıkışacaksın...
Porque nos vamos a atascar...
Tekrar sıkıştık.
Estamos atascados de nuevo
Ben... 50'lik bir sıkıştım.
Nos hemos... quedado atascados unas 50 y algo de veces
Kask, minnetle, motoru başıyla sıkıştı.
El casco ahora ha trabado al motor con su cabeza
Evet. Şimdi, bana sıkı. Sıkı mıyız İyi.
Si... ahora, enfóquenme a mi ¿ Está enfocado?
Bu görünüşü gerçekten can sıkıcı kolaylaştıracak mısın?
¿ Vas a hacer que esto se vea irritantemente simple?
Son sınıftayız ve zirveye çıkıyoruz.
Nuestro último año... vamos bien.
O kız biraz fazla mı kaçırmış?
¿ Ella bebió demasiado?
Patlamış mısırı paylaştık mısırı MM'S'le karıştırdı ki bu harika bir fikirdi. Bunu daha önceden düşünmediğime inanamıyorum, aman Tanrım çok aptalım!
Compartimos palomitas, y le revolvió MM's lo cual es una buena idea, no puedo creer que no se me haya ocurrido antes, y... ¡ Dios mío, soy tan estúpida!
Kütüphanenin yarısını kapatıyorlar çünkü insanlar artık telefondan kitap okuyor.
Cerrarán la mitad de la biblioteca porque ahora la gente lee desde sus teléfonos.
Sen söyle, ayrılmış mıydık?
Tú dime. ¿ Terminamos, en realidad?
Öğle yemeğinde tost ekmeğinin kıyısı bana denk geldi.
Lo que comí fue un sándwich hecho con las tapas.
Gerçekten bu kadar kızgın mısın?
¿ De veras estás enojado por esto? Sí.
Bill tesisatçısını kullandım diye çok kızmış.
Bill está molesto porque usé a su plomero.
İspanyolca sınıfının yanındaki tuvalet karmaya döndü artık işimi hızlı yapmalıyım.
Bueno, el baño junto a mi clase de español ahora es mixto, así que ahora tengo que apresurarme cuando lo uso.
Yok artık, kardeş olmalısınız.
Por favor. Deben ser hermanas.
Sırık gibi mi?
¿ Es demasiado alto?
Hadi kımıldamamaya çalış.
Solo intenta no moverte.
Artık özel işler yapmıyormuş ama şansımıza bu hafta İsa Doğa Grubu'na ev sahipliği yapacakmış.
Aunque no da clases privadas, pero tenemos suerte porque esta semana dirigirá la Banda de Jesús en el Desierto.
Artık yatıya çağırmak, taco ve sevilen sitcomların açılışını yapmak yok.
No más pijamadas, no más tacos, y no más reinterpretar la secuencia de entrada
Burt Reynolds kısımlarını atlardım.
Me saltaba las partes con Burt Reynolds.
Sanırım en son karavandayken bir ilişki aramadığını söylemiştin ve bence buna sadık kalmalısın.
Creo que la última vez estábamos en mi Winnebago, decías que no estabas buscando una relación, así que creo que deberías apegarte a eso.
Biraz ağırlık çalışıyorum.
He estado haciendo levantamientos.
Ödeme dışında her şeyi yaptık.
Hemos cumplido con todos los pagos.
Bedava premium kanallarımız var, mikrodalga çalışıyor, kız arkadaşının uzaması durdu.
O sea, canales premium gratis, el microondas funciona, tienes una novia que ya no crecerá.
Ama onların yazı bizim kışımız olabilir, emin değilim.
Pero su verano puede ser nuestro invierno, así que no estoy muy seguro.
Artık sırt ağrısı yok.
No más dolor de espalda.
Araba günlerdir kıpırdamamış.
El auto no se ha movido en días.
Neden Bago'yu evin çıkışına park ettin?
¿ Por qué estacionaste el'Bago frente a la entrada?
Meteliksiz kızı "iç çamaşırı" içinde sarılmış bir şekilde- - bataklıkta buldu.
Y cuando el "indigente" encuentra a la chica "mango" con su "combinación", flotando "anonadada", bueno, la policía no tendrá que ir muy lejos para buscar al culpable, ¿ verdad?
Fens'in dışına gidip zeki öğrenciğimizi çok sevdiği deniz yaşamıyla tanıştırdık.
Un pequeño viaje a los pantanos, con los que nuestra brillante estudiante está familiarizada por su amor por la vida marina.
Bu dağınık, mantıksız ve kontrol dışı.
Esto es un desastre ilógico y fuera de control.
Sırf intikam almak için tek kızını feda mı ettin?
¿ Has sacrificado a tu única hija solo para vengarte de mí?
James kısa bir yarış istedi...
James quería una carrera corta...
Evet, çok alışılmadık. Ama mesele şu ki,
Si, es muy inusual, pero el punto es que...
Uçakta sıcaklık hakkında ilgileniyoruz.
Solo nos importa la temperatura dentro del avión
Sıkıştırın onu.
- Buena idea
Artık sınırlanmış olmasına rağmen, yeteneklerinizi sürükleyerek,
Que ahora tengas aunque sea limitadas habilidades de derrape
- Kırık tahta getirirsen sürahi bedava! - Bu gece uğramaya çalışırım, dostum.
- Intentaré ir esta noche, tío.
Ne yani, artık iş yapmayacak mısın?
¿ No más trabajos?
sikiş 22
sıkıldım 86
sıkıntı yok 23
sikik 16
sıkıcı 188
sıkışmış 85
sıkıştım 80
sıkıştı 50
sıkıldın mı 31
sikiyim 18
sıkıldım 86
sıkıntı yok 23
sikik 16
sıkıcı 188
sıkışmış 85
sıkıştım 80
sıkıştı 50
sıkıldın mı 31
sikiyim 18
sıkıştık 20
sıkıştır 23
sıkıca 22
sıkı tut 111
sıkı dur 107
sıkı tutun 424
sıkı çalış 16
sıkı tutunun 129
sıkı durun 73
sıkıştır 23
sıkıca 22
sıkı tut 111
sıkı dur 107
sıkı tutun 424
sıkı çalış 16
sıkı tutunun 129
sıkı durun 73