Uzun tradutor Espanhol
107,198 parallel translation
Çünkü hakkında yanıldığın şeylerin listesi uzun.
Porque la lista de cosas que has hecho mal es,
- Evet, uzun liste.
- es, es larga. - Sí, larga.
Gözümü kırpmamı bekliyorsan çok uzun bir gün olacak.
Si esperas que parpadee, va a ser un día largo.
- Neden? Uzun hikaye.
¿ Qué quieres decir?
O çok uzun bir yoldan geldi.
Bueno, él ha recorrido un largo camino.
- Çok uzun zaman oldu.
- Ha pasado tanto tiempo.
- Uzun sürmez.
- No pasará mucho tiempo.
Bu kadar uzun süredir kalbimdeki bu kocaman boşluğa sahiptim.
Simplemente tuve este enorme hueco en mi corazón por tanto tiempo. Nunca pensé...
Uzun süredir kendi başımaydım ve...
He estado sola por mucho tiempo y...
Aslında o tür cezalandırma uzun zaman önce kalktı.
Bueno, ese tipo de castigo en realidad ya no existe desde hace mucho tiempo.
Uzun sürmeyecek.
Pero no por mucho tiempo.
Ve Clark Lex'e en uzun süre inandı.
Y Clark creyó en Lex por mucho tiempo.
İhtiyacımız olursa uzun süre yaşamamıza yetecek yeterince şey var, fakat ihtiyacımız olacağına şüphem var.
Hay suficiente aquí para mantenernos por mucho tiempo si lo necesitamos, pero sospecho que no lo haremos.
Seni görmemişim uzun, esmer, sıkıcı tip.
No te vi allí, alto, moreno y algo desabrido.
Açıkça görülüyor ki arkadaşın uzun zamandır Dünya'dan ayrılmamış.
Claramente tu amigo no ha sido extraterrestre por un tiempo.
Seninle o kadar uzun süredir takılıyor ki, dışarıda olan güzelliklerin farkında değil.
Se ha rebajado por ti tanto tiempo, que no se ha dado cuenta lo que hay afuera.
Uzun süredir ortada yoktun.
Estuviste ausente por un largo tiempo.
Eski DEO ajanı, Alex ve Kara'nın uzun süredir kayıp babası Jeremiah Danvers'ın Cadmus gözetiminden, düşmanımızın Kara'nın dünya ötesi ısı görüşünü kullanarak bir nükleer füzyon patlaması geliştirdiği haberiyle döndüğünü... ve onu National City'e atıp hepimizi öldüreceğini mi demeye çalışıyorsun?
Entonces, lo que me están diciendo es que Jeremiah Danvers, antiguo agente del DOE y el padre perdido de Kara y Alex ha vuelto de su custodia en Cadmus con noticias de nuestros enemigos han desarrollado un explosivo de fusión nuclear usando la radiación de la visión calorífica de Kara, ¿ y que ahora van a soltarlo en National City para matarnos a todos?
Çok uzun süredir uzaktaydım...
He estado ausente por mucho tiempo.
Jeremiah uzun süredir Cadmusla birlikteydi.
Jeremiah estuvo con Cadmus un largo tiempo.
Jeremiah çok uzun sürdü.
Jeremiah, ha pasado mucho tiempo.
Sebebi olduğu için uzun süreli ilişki denir.
Se llama una gran estafa por una razón.
Mandrax Fort Rozz'un uzun süredir kalan sakiniydi.
Mandrax fue residente de Fort Rozz durante bastante tiempo.
- Uzun...
- Han sido...
Seni ince uzun küçük bir mıknatıs gibi kendimden çekerek çıkartırdım.
Tenía que despegarte de mí como a un pequeño imán desgarbado.
Ve 5 yıldır birlikteydik, sahip olduğum en uzun ilişki buydu.
Y estuvimos juntas durante cinco años, fue la relación más larga que he tenido.
Artık farketmez, çok uzun bir zaman önceydi.
Ya no importa, fue hace mucho tiempo.
Çok uzun zaman önceydi, korkunç bir şey yapmıştım.
Eso fue hace muchísimo tiempo. Hice algo horrible.
Ama uzun süre değil.
Pero no por mucho.
- Ama çokta uzun olmasın.
- Pero no tardes mucho.
En iyi arkadaşa sahip olduğumdan beri uzun zaman oldu.
Ha pasado un tiempo desde que tuve un mejor amigo.
Uzun bir süre değil.
No en mucho tiempo.
Uzun süredir buradayız.
Llevamos aquí mucho tiempo.
Evet, bu çok uzun zamandır bende.
Sí, la he... la he tenido siempre.
Çok uzun zaman önce değildi, değil mi?
Eso no fue hace tanto tiempo, ¿ no?
Tüm Wall Street uzun pozisyon aldı ama Bobby Axelrod haberler duyulmadan hemen önce kısa pozisyon almıştı.
La compañía era fuerte, tenían preparado el camino, excepto por Bobby Axelrod, que vendió justo antes de que se supiera.
Yara bandını söküp alarak uzun vadede onlara iyilik yapmış olursun. Onları sonuca ve yapmaları gereken şeye bir adım daha yaklaştırırsın.
Hazles el favor a largo plazo de quitarles esa venda y acercarlos más a su destino, a lo que deberían estar haciendo.
O palyaço arabasından kurtulman uzun sürmeyecek.
¡ Pronto ya no manejarás esa basura!
Uzun zamandır böyle görünmüyordun.
Ha pasado tiempo.
Sonra sen de "Bu kadar uzun süredir içeride ne yapıyordun?" oluyorsun.
"¿ Qué hacías ahí dentro tanto rato?"? ¿ Sabes?
Uzun lafın kısası Kuzey Amerika'daki Hardee's mağazalarında lavaboyu kullanmam yasaklandı.
En pocas palabras, tengo prohibido usar el baño en cualquier restaurante Hardee de EE. UU.
Çok uzun zaman önce.
Hace mucho tiempo.
Bu uzun bir savaş.
Esta es una larga lucha.
Uzun zaman önceydi.
Eso fue hace mucho.
- Ya daha uzun sürerse?
- ¿ Y si tardas más?
- Bu uzun bir liste olabilir.
Podría ser una lista muy larga de cosas.
Uzun sürmez.
No por mucho tiempo.
Uzun zaman sonra. Öldünüz zannediyordum.
Al fin.
Çok uzun sürdü.
Os ha tomado bastante tiempo. Sí, el tráfico era brutal.
Asla uzun sürmeyecekti.
Nunca iba a durar.
Uzun zaman oldu.
Ha pasado mucho tiempo.
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun bir zaman 22
uzun mu 25
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun bir zaman 22
uzun mu 25