English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ V ] / Ve babam

Ve babam tradutor Espanhol

13,170 parallel translation
Annem hakkında her şeyi öğrendikten sonra FBI veri tabanını aradım ve babamı buldum.
Y después de aprenderlo todo sobre mi madre, busqué en la base de datos del FBI... y encontré a mi padre.
- FBI veri tabanını taradım ve babamı buldum.
Busqué en la base de datos del FBI...
Onlar annem ve babam değildi.
- No eran mis padres.
Gerçek anne ve babam yanarak öldüler.
Sé que mis padres biológicos murieron en un incendio.
Ben kimim, annem ve babam kim?
¿ Quién era yo, quiénes eran mis padres?
Öldürün ve babamı kurtarın!
¡ Maten a ese tipo y salven a mi papá!
İlk kez savaşa gittiğimde 12 yaşındaydım ve babamın öldürülüşünü gördüm.
Tenía doce años cuando fui a la guerra por primera vez. Vi cómo mataron a mi padre.
Hayatım boyunca tanıdığım bir adamı öldürdü hayatım boyunca tanıdığım aileye bunun kefaletini ödemeyi reddediyor ve babamın kurulmasına yardım ettiği köy artık ondan "Kâfir Uthred" diye bahsediyor.
Mató a un hombre que he conocido toda mi vida, se niega a pagar compensación a una familia que he conocido toda mi vida, y la aldea que mi padre ayudó a construir ahora lo llama Uhtred el impío.
Bak. Annem ve babam bana bir gram sihir öğretmemiş işe yaramaz, deli insanlar tamam mı?
Mira, mis padres son unas personas locas e inútiles que nunca me enseñaron ni una pizca de magia, ¿ vale?
Anne ve babam yüzünden.
Son mis padres.
Fark ettin mi bilmiyorum ama annem gitti ve babam odasından dışarı çıkmıyor, peki kim benimle kalacak?
No sé si te has dado cuenta, pero mamá se acaba de ir y papá no sale de su cuarto, así que, ¿ quién está aquí para mí?
Annem ve babam... Beni evlat edinenler 15 yaşımdayken trafik kazasında öldüler.
Mis padres... mis padres adoptivos... murieron en un accidente cuando yo tenía 15 años.
Alex'i severim ama bir annem ve babam var.
Quiero a Alex, pero tengo una madre y un padre.
Gördüğümde de yine sarhoştu ve babamı öldürüp öldürmemesi umurunda değildi.
Y cuando lo vi, que era sólo una Un idiota borracho y no cuestión de matar a mi padre
Annem ve babam, kardeşimi üniversiteyi götürüyordu ve sarhoş bir sürücü onlara kafadan girdi.
Mis padres estaban llevando a mi hermano pequeño al colegio cuando les embistió de frente un conductor borracho.
Annem ve babam ölmüş.
Por Dios. Mamá y papá están muertos.
Annem ve babamı çok özlediğim zamanlar oldu.
Sí. Hubo veces que de veras extrañé mucho a mamá y papá.
Az önce bir tane gördüm ve babam oradaydı.
Pero acabo de tener una... ahora mismo, y... salía papá.
Annem ve babam yanıma geldikleri zaman onları hep Sethi'nin Körü Evi'ne götürürüm.
Los llevo a Sethi's Casa del Curry.
Evet. - Emma Powell'ı görmeye gittim ve anlaşma hakkında ne düşündüğünü sordum. - Babamı görmeye mi gittin?
Si.
Babamın vatandaş olabilmesi, tüm birikimine ve 10 yıldan fazla zamanına mâl oldu.
A mi padre le costó más de una década... y todos sus ahorros convertirse en ciudadano.
Bizimle olmak istemeyen babamızın yeni ailesini ve adresini buldum mu diyecektim?
¿ El tipo que no quiere tener nada con nosotras... tiene una nueva dirección y familia?
Kendisi üvey babam olur ve annem onun soyadını aldı.
Él es mi padrastro y mi madre adoptó su apellido.
Bu annem, bu da babam, bu ben, ve bu da...
- Eso es mamá, eso es papá, ese soy yo, y eso es...
Annemi, babamı ve beni.
Mamá, papá y yo.
Bir yelken kanat ve apış arası açık Sam Amca kostümü lazım. Ve en büyük stadyumun, baştan sona çıplak kızıl saçlılarla kaplı olsun. Tribünler de babamı andıran adamlarla dolu olsun.
Necesitamos un ala delta, y un disfraz del Tío Sam sin entrepierna, y que el césped del estadio más grande esté lleno de pelirrojas desnudas, y que en las gradas estén todos los hombres que se parezcan remotamente a mi padre.
11. yüzyıldaydık. Babamız bizi acımasızca avlıyordu. Bu yüzden onları etki altına aldım ve sonra kaçmalarını söyledim.
Era el siglo XI, padre nos perseguía sin piedad, así que los obligué, y luego les dije que huyeran.
- Babam ve ablamla.
- Padre y hermana.
- Ve niye babam gibi giyiniyor?
¿ Y por qué esta vestido como papa?
Sana ne düşündüğümü söyleyeyim : İki babamın olduğunu ve hiçbirinin beni Bud'ın önemsediği gibi önemsemediğini.
Estoy pensando que tuve dos papas y ninguno de ellos se intereso por mi tanto como Bud.
Savaşta olan bir abim var. Babam ona katılmadığım için beni eleştiriyor. Ve güçlü ve kibar bir annem vardı.
Tengo un hermano que está fuera en la guerra, un padre que me juzga por no unirme a él, y una madre que era fuerte y amable.
Babam olmayan ve annemle takılan tuhaf çocuk.
El tío raro que sale con mamá que no es papá.
Babamın işinin varlık sebebi uygun zemin hazırlayarak politikacıların ve şirketlerin tüm dünyada operasyon yapabilmesi.
El negocio de Padre existe para engrasar los engranajes y así esos políticos y las corporaciones operan a nivel global.
Babamızı, annemizi ve ailemizi öldürebileceğime inanıyorsan intikamını al.
Si crees que podría haber asesinado a nuestro padre... a nuestra madre, a nuestra familia... Toma tu venganza.
Kilise kanundur ve kanun babamın kiliseye yüklü miktar borcu olduğuna hüküm verdi.
La iglesia es la ley, y la ley decretó... que mi padre les debía una enorme suma... bastante más allá de su capacidad de pago.
Babam bana uzay ve zamanın efendisini bulma görevini verdi.
Mi padre me dio la misión de encontrar al Maestro del Tiempo y del Espacio.
Babam ve ben...
Mi papá y yo...
- Evet. - Sonra babam geldi ve. başınız dertte mi diye sordu.
- Y luego sale papá, y dice : "Disculpa, ¿ estás en problemas?"
- Babam onu kaçırmakla ve ölümüyle suçlanıyordu.
A papá lo acusaron de secuestrarla, de matarla.
Babam kabilenin şefi ve kumarhanenin CEO'suydu.
Mi padre era jefe y director ejecutivo del casino.
Bana babamı hatırlattı eskiden nasıl tehlikeli, güçlü ve acımasız olduğunu.
Me recordaste a mi padre, como solía ser peligroso, fuerte, brutal.
Robby'den ilham aldım, babam olacak yaşta ve hala aktif, gittikçe de güçleniyor.
Robby es mi inspiración, podría ser mi padre y aún es más fuerte que nunca.
Sadece annemle babam ve bütün sülalem.
Sólo mis padres y toda mi familia.
Babam gençleşmiyor. Yeteri kadar uzun süre beklersem düğünde beni damada götürdüğünü ve muhteşem olduğunu söylerim.
Ya saben, mi papá no se está volviendo más joven, así que si espero lo suficiente, sólo le diré que caminó conmigo por el altar y que fue mágico.
- Ne yaptık ki? Babamı aramadan önce domuzum yaşıyordu, mutluydu ve çamurda yuvarlanıyordu.
Antes de hacer esa llamada mi cerdo estaba vivo y feliz y revolcándose en el lodo.
Tek bildiğim babamı öldüren kişinin benden birkaç sene yaşlı olduğu ve adının da Chad Wolcoff olduğuydu.
El tipo que mató Mi padre conocía que era unos años más me y se llamaba Chad Wolcoff
Eğer benim babam ölseydi ve dışarıda onun yaptığı bir şeyler olduğunu öğrenseydim sanırım görmezden gelemezdim.
Si mi padre se había ido, y he aprendido había algo ahí fuera que había hecho, Yo no creo que pueda ignorarlo.
Ve evet, korkutucu çünkü o benim babam.
Así que sí, asusta porque es mi padre.
Benim babam iyi bir polisti ve daha da iyi bir babaydı.
Bueno, el mío era un buen poli y aún un mejor padre.
Benim babam ölseydi ve yaptığı bir şey olduğunu öğrenseydim sanırım bunu bastıramazdım.
Si mi padre muriera... y yo descubriera que había algo que había hecho, no creo que podría ignorarlo.
FBI'a sadık olmaya çalıştım ve sonuç olarak babam hastanede.
Intenté ser leal al FBI, y ahora mi papá está en el hospital.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]