Yakınlaş tradutor Espanhol
754 parallel translation
Biz babasını hırpalarken sen onunla biraz daha yakınlaşır yanında gayet mutlu bir şekilde tutarsın.
Así podrán conocerse mejor. Ella estará feliz a su lado mientras apaleamos a su padre.
Bir anda kız kardeşin Tommy ile yakınlaşıyor.
Tu hermana está cariñosa con Tommy.
- Daha yakınlaş o zaman.
- Entonces estréchame más.
Sen ve küçük kardeşim gittikçe yakınlaşıyorsunuz.
Parece que tú y Sis os estáis haciendo muy íntimos.
Bu kadar yakınlaşılabilecek gibiyse hemen saldıralım.
Si es tan accesible... Ataquemos.
- Birbirlerine yakınlaşıyorlar iyi bu.
- Se llevan muy bien.
Eğer yakınlaşırsa beni derhal bilgilendir. Emredersiniz kaptan.
Si se acerca, me despierta inmediatamente.
- Ben şimdi ne yaptım ki? - Yakınlaşın.
De acuerdo con la ley, son suyos aún.
Bir ev döşeyen iki insan birbirine yakınlaşır. - Çok yakın olur.
Dos personas que decoran una casa, es muy íntimo.
O hızlandıkça daha gürültülü ve daha yakınlaşıyordu.
Cuanto más rápido más ruidosa y cercana estaba.
Yakınlaşınca, gelecek adımı hissediyorum.
Así sé qué paso va a dar.
Uranus yakınlaşıyor.
Nos acercamos a Urano.
Büyük oranda Dr Radcliffe sayesinde hidrojen atomlarındaki füzyonun ve buna benzer dünyadaki bütün enerji kaynaklarının kontrolü kayda değer düzeyde her gün daha da yakınlaşıyor.
Gracias al Dr. Radcliffe, el control de la fusión de los átomos de hidrógeno y todo lo que ello implica para los recursos energéticos está cada día más cerca de convertirse en realidad.
Yani, kavrayamayabilir ama tanımlayabilirim. Gittikçe şiire yakınlaşıyorum, ve bu, yaşama zannettiğimizden daha yakın olmak gibi görünüyor.
Bien, si no lo comprendo pero puedo definirlo, me estoy acercando más a la poesía, que parece estar más cerca a la vida de lo que sospechamos.
Yürümeye devam ettim oysa yine ayak sesleri, üstelik sürekli yakınlaşıyor gibiydi.
Seguí caminando y me siguió.
- Mesafe kalmayacak kadar yakınlaş.
- Un grado para sobreponer.
Sanırım seni daha iyi anlıyorum. Giderek yakınlaşıyoruz.
Creo que te comprendo mejor, que estoy más unida a ti.
John'la ne kadar yakınlaş...
¿ Estáis muy unidos tú y John...?
Bulutların arasında yakınlaşıyor.
No tardaremos en establecer contacto.
Yakınlaşıyoruz.
Démonos prisa.
Bundan sonraki geçen her süreçte ölüme daha da yakınlaşıyor olacağım.
Todo lo que sigue a partir de ahora va en caída hasta mi tumba.
Beyinlerimiz yakınlaşıyor.
Nuestras mentes se acercan.
İşte böyle, yakınlaş, yakınlaş.
que el derecho, más cerca, más cerca.
Yakınlaş!
cerca!
Kim kampa yeterince yakınlaşıyor?
¿ Quién vive lo suficientemente cerca?
Yakınlaş.
Amplía la imagen.
Giderek yakınlaşıyorlar, eminim.
Estoy seguro de que se acercan.
Gittikçe daha da yakınlaşıyor.
Se acerca más y más hacia ti.
Sanırım yakınlaşıyoruz.
Hace un momento, tenía ganas de estar más cerca de ti
Ve böyle olduğunda yani böyle olduğumuzda başka insanlara yakınlaşırız.
Y sé que cuando te pones... Cuando nos ponemos así, nos volcamos a otra gente.
Hadi, iyice yakınlaş!
Vamos, quédate cerca.
Burada bir sürü erkek var. Sığınak çukurlarında, tanklarda ve savaşlarda çok yakınlaşırlar!
Hay muchos hombres y todos muy apretados en trincheras, tanques y en combate.
Sadece onunla fazla vakit geçir. Gerçekten yakınlaş.
Pasa mucho tiempo con él, acércate de verdad.
Annene yakınlaş.
Connie, ponte más cerca de tu madre.
- Sonra ben yayına gireceğim. - 2, yakınlaş.
Dos, primer plano.
Kızlarla yakınlaşıp iyi... bir eğitim vereceğinizden eminin.
Les creo capaces de ser corteses con las mujeres.
Sana daha çok yakınlaşırsam, şayet sana bağlanırsam, ve sende diğerleri gibi canımı yakarsan, bununla başa çıkamam.
Si dejo que seamos íntimos, si hiciera ese compromiso... y me hirieras como los otros, no podría afrontarlo.
Böyle yakınlaşınca hep ciddileşiyorum.
Siempre soy muy crítica cuando me encariño.
Yakınlaşıyorlar.
Se acercan.
- duş alırız, yakınlaşırız...
-... nos ducharemos...
Ray Brower'ın gerçekliği yakınlaşıyor ve o sıcakta bize yürüme gücü veriyordu.
Cada vez estábamos más cerca de Ray Brower y eso nos mantenía avanzando a pesar del calor.
Yakınlaş.
Ve a por él.
Açıklık yakınlaşıyor gibi Kaptan.
La abertura parece estar más cerca, capitán.
düşman yakınlaşıyor.
Ese hombre siempre toma la ofensiva.
Yakınlaş.
Acerquese.
O anda, tam o satış anında... bir insanoğluna başka türlü mümkün olmayacak şekilde... yakınlaşıyorum. Hiç engel olmadan.
Hasta ese momento, ese punto de venta... no puedo estar mas cerca de otro ser humano... sin protección.
Kamera yakınlaşır.
La cámara cierra zoom.
Başka kızlarla olduğumda, sana yakınlaşıyorum.
Aunque haga el amor con otras chicas, me siento atraído hacia ti. Hace mucho daño que hagas el amor con otras chicas.
Yakınlaşıyor.
Se está acercando... cada vez mas...
Yakınlaş!
Acércate
[Sızlanma ] Fay. [ Ayak sesleri yakınlaşıyor]
¡ Fay!