Zaman geçiyor tradutor Espanhol
873 parallel translation
Ne diyebilirim ki. Zaman geçiyor, hayat devam ediyor.
Bueno, ya sabes el tiempo pasa, la vida continúa.
Hikâyemiz nerde ve ne zaman geçiyor?
¿ Dónde tiene lugar lugar nuestra historia... y cuándo?
Bunu istemiyorum ama sürekli zaman geçiyor.
No quiero hacerlo, pero el tiempo se acaba.
Hadi, zaman geçiyor.
Vamos, el tiempo corre.
Zaman geçiyor.
El tiempo vuela.
Zaman geçiyor, biliyorsun, fakat kafada ve hayal gücünde geçmiyor.
El tiempo pasa, lo sé. Pero en mi mente, en mi imaginación, no ocurre lo mismo.
Zaman geçiyor.
El tiempo pasa rápidamente.
Zaman geçiyor, David.
Pierdes tiempo, David.
Senyor Don Roque, zaman geçiyor.
Señor Don Roque, el tiempo pasa.
Açıkça zaman geçiyor.
Es evidente que intentan ganar tiempo.
Fakat zaman geçiyor ve seni koridorun karşı ucunda buluyoruz.
Pero pasa el tiempo y la encontramos en el lado opuesto del corredor.
Zaman geçiyor!
Decide rápido, decide rápido.
Otobüsler ne zaman geçiyor?
¿ Cuándo pasan los autobuses?
Zaman yolculuğu nelerin olması gerektiği hakkında düşüncelerimizle dalga geçiyor.
El viaje en el tiempo arruina nuestras nociones sobre lo que debería suceder.
Ev sahibi ne zaman parazit için hayvandan araç konumuna geçiyor? - Gracie?
¿ Cuándo este huésped deja de ser un animal y simplemente se convierte en un vehículo...
Bilirsin ya, zaman su gibi akıp geçiyor.
Ya sabe cómo vuela el tiempo.
Zaman çok çabuk geçiyor.
El tiempo vuela...
Zaman çok çabuk geçiyor.
El tiempo ha pasado muy rápidamente.
Konağım oradan bir mil ötede. Yönetim kurulu başkanı olarak zamanımın çoğu orayı idare etmekle geçiyor
Mi propiedad está dentro de una milla, y como jefe de la junta, empleo mucho tiempo supervisándola.
Elbette ki biz savaşın gerisindeydik, ama zaman çok hızlı geçiyor.
Estamos en plena prosperidad de la posguerra, pero se acabará pronto.
Akşam olunca zaman çabucak geçiyor.
Sin embargo, por la noche se dan prisa en recuperar el tiempo.
Baylar, bu işi ele alma zamanı geldi geçiyor.
Caballeros. Debemos arreglar esto.
Zaman su gibi akıp geçiyor.
¡ Cómo pasa el tiempo!
Saat 5'i çeyrek geçiyor. Bu kızların gemiye binmeden önce çoçuklara veda etmek icin çok az zamanı var.
Señores, son las cinco y cuarto... y estas chicas tienen el tiempo... justo para llegar al barco y despedirse de los chicos.
- Zaman akıp geçiyor.
- El tiempo vuela.
Zaman boşa geçiyor.
No perdamos el tiempo.
Zaman nasıl geçiyor.
Sí, ¡ como pasa el tiempo!
Zaman nasıl geçiyor. Koichi evli ve çocukları var.
Koichi se casó y tiene dos niños
Çok iyi # - Nasıl tüm zamanın dolu mu geçiyor?
¿ Tienes planes en el marco social?
Zaman ne çabuk geçiyor!
¡ Cómo pasa el tiempo!
Dinle çocuğum, evlenme zamanın geldide geçiyor.
Escucha, hija mía. Es hora de que te cases.
- Zaman ne de çabuk geçiyor. - Evet.
Cómo pasa el tiempo.
Zaman çok çabuk geçiyor. Geç kalmak istememiştim.
El tiempo pasa muy rápido y no quería llegar tarde.
Evlenip bir aile kurmanın zamanı geldi de geçiyor bile.
Ya es hora de que te cases y formes tu propia familia.
Ben derim ki, madem Kralın gözüne girmenin yolu o kadına yaranmaktan geçiyor, o zaman biz de onun adamı olalım, onun kıyafetini giyelim. *
Os diré lo que, creo, es nuestro camino para conservar el favor del rey : servirla y llevar su librea.
Zaman akıp geçiyor.
El tiempo vuela.
Yanındayken zaman ne çabuk geçiyor.
Qué rápido pasa el tiempo cuando estoy contigo.
Zaman ne hızlı geçiyor!
Parece mentira cómo pasa el tiempo.
Ayrıca, evde zaman çok ağır geçiyor.
De todos modos, se hace pesado estar en casa.
Zaman yavaş geçiyor, ha?
EI tiempo pasa despacio.
Yedi yıl olmuş. Zaman akıp geçiyor.
Eramos estudiantes hambrientos y pobres en ese entonces.
Zaman su gibi geçiyor.
Sí, es verdad.
Zaman çok çabuk geçiyor.
El tiempo pasa deprisa.
- Zaman çok çabuk geçiyor.
- Es una mala época para irse.
Zaman çabuk geçiyor... Ne dedin?
El tiempo pasa muy... ¿ Qué?
- Zaman çok hızlı geçiyor.
- El tiempo pasó deprisa.
Zaman, bir rüzgar gibi geçiyor.
Los siglos huyeron a los lejos como tormentas.
Yapma, aklından neler geçiyor biliyorum ama ne yeri ne de zamanı.
Sé lo que tienes en mente, pero no es el lugar ni el momento.
Hayatınızın 16 ayı geçiyor... rahatlık olmadan, para olmadan, aşk olmadan ve boş zaman olmadan.
- Usted sabe. Meses de carencias económicas y amorosas.
Yanındayken, bilmiyorum ne oluyor Farkedemiyorum, zaman nasıl geçiyor Gel diye gözlerim hep kapıyı gözlüyor
Contigo, yo no sé porque sólo espero que llegue el momento en que te vayas.
Zaman geçiyor!
Que dentro de un minuto será tarde.
geçiyor 19
geçiyordum 27
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
geçiyordum 27
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zaman geldi 92
zamanı gelince 71
zamanın var 16
zamanı geldi 236
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zaman geldi 92
zamanı gelince 71
zamanın var 16
zamanı geldi 236