Zamanlama tradutor Espanhol
2,854 parallel translation
Patronum ve gelecekteki menajerim, eskiden nasıl kokain fahişeliği yaptığını anlatıyor. Bence zamanlama çok iyi.
Mi jefe y futuro representante está ahí hablando de que era un drogón, y yo diría que es muy oportuno.
Mükemmel zamanlama.
Justo a tiempo.
Kötü bir zamanlama.
Es un momento difícil.
Bence harika bir zamanlama.
Este es el mejor momento.
Doğru zamanlama.
Justo a tiempo.
Rebecca sanırım harika zamanlama!
¡ Rebecca, eso suena a un tiempo maravilloso!
Kötü zamanlama, Üzgünüm.
No es un buen momento, disculpa.
Hannah bu çok kötü bir zamanlama.
Este es el peor momento posible.
Zamanlama harika.
Es un gran momento.
Evet, aslında Chuck destek olacaktı ama zamanlama pek uygun değildi ve hazırda yeteri kadar nakit parası yoktu.
Sí, Chuck iba a invertir, pero se acabó el tiempo y no tenía suficiente liquidez.
Müthiş zamanlama, çocuk!
Buen tiempo, muchacho!
Mükemmel zamanlama!
¡ Sra. Perfecta!
- Ne kadar kötü bir zamanlama.
Es sólo un mal momento.
Anlarsın ya, zamanlama çok önemlidir, Habib. Çaktın mı?
Sabes, elegir el momento oportuno lo es todo, Habib.
Bu film gerçek olaylardan etkilenerek yapilmistir. Olaylar, Karakterler ve zamanlama dramatik amaçlar dogrultusunda degistirilmistir.
Historia inspirada en hechos reales - incidentes, personajes y hechos han... sido alterados con propósitos dramáticos.
Zamanlama belki yanlış, ama ana konuşma metinleri masada hazır bir şekilde duruyor.
Tal vez es un mal momento, pero el borrador de tu discurso está en tu mesa.
Mükemmel zamanlama oldu.
Llegas justo a tiempo.
Harika zamanlama.
Justo a tiempo.
Harika zamanlama.
- Justo a tiempo.
Yarın ki Tatlı Turta Dansı mükemmel zamanlama oldu. İlk katıldığımız zamanı hatırlıyor musun?
Por lo que es el momento perfecto para mañana el "baile del pastelito dulce". ¿ Recuerdas al primero al que fuimos?
Zamanlama ile ilgili mi arıyormuş?
¿ Es sobre la planificación?
Zamanlama hakkında mı?
¿ Es sobre la planificación?
Mükemmel zamanlama!
¡ Ooh, sincronización perfecta!
Güzel zamanlama.
Nos conviene.
Yer, zamanlama, eski kafalı şansı.
Situación, época y una mierda de aspecto de pasado de moda.
Zamanlama fotokimyasal renklendirmede çok yorucu bir işlem.
La coloración es un proceso fotoquímico muy frustrante.
Zamanlama her şey, Bob.
El tiempo lo es todo.
Kötü bir zamanlama mı oldu, yani
- ¿ Te hablo en mal momento?
Zamanlama güzel.
Es buen momento.
Zamanlama işinden anlıyorsun değil mi?
¡ Qué precisión! Lo calculaste bien, ¿ no?
Zamanlama biraz kötü ama gin yaptım.
Oh, un poco fuera de tiempo, pero... ¡ Gin!
Zamanlama konusunda iyi değildir.
- Él no es muy bueno con el tiempo.
Tabii, zamanlama her şeydir.
Sí, bueno, el momento oportuno lo es todo.
Gerçekten işemem lazım, çok kötü bir zamanlama.
Tengo que orinar de verdad, verdaderamente malo a veces.
Sadece doğru bir zamanlama olduğunu hissediyorum.
- Sí. Es que esto se siente como el momento adecuado.
Yemek için bir lokma kapmak istediğinizde zamanlama her şeydir.
Cuando quieres hallar algo para comer aquí la coordinación lo es todo.
Zamanlama, her şeydi. Ve benim zamanım gelmişti.
El tiempo lo es todo y mi hora ha llegado.
Belki de zamanlama en sonunda doğru.
Quizás al fin es el tiempo adecuado.
İyi zamanlama.
Justo a tiempo.
Kötü zamanlama.
- En buen momento.
ah annem arayacağım demişti bak sen mükemmel zamanlama tatlım.
Oh, mamá dijo que llamaría. ¿ Qué hay sobre eso? Sincronizacion perfecta, cariño.
- Merhaba hayatım, mükemmel zamanlama.
- Hola cariño, llegas a tiempo.
Pekâlâ, şimdi kötü bir zamanlama oldu ama sana yarın akşam, Bay'le benim Melody ve Emmett'lerin evine gideceğimizi söylemem lazım.
Hablando de tiempo perdido... tengo que decirte que Bay y yo... iremos a la casa de Emmet y Melody mañana.
Harika zamanlama.
El momento oportuno.
Kahretsin! Kötü zamanlama...
No en este momento maldito.
Birazdan. Kötü zamanlama mı?
En un minuto. ¿ Mal momento?
Her zamanki gibi müthiş zamanlama, Hall.
- Puntual como de costumbre, Hal.
- Will! Müthiş zamanlama A-Rod'la tanışacaksın.
Will, llegas a tiempo para conocer a Álex Rodríguez.
Harika zamanlama.
Mikey tampoco responde. Algo anda mal. Debería haber sabido que necesitarían que los rescatemos...
Kötü zamanlama.
Mal momento.
Aslında zamanlama da mükemmel.
De hecho es el momento perfecto.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37