Zaman kaybı tradutor Espanhol
1,868 parallel translation
Şimdiye kadar geçirdiğim her dakika zaman kaybıymış!
¡ Todo lo demás había sido una pérdida de tiempo!
Sadece zaman kaybını telâfi etmek istiyorum. 523 00 : 38 : 43,134 - - 00 : 38 : 46,479 Ne yapmamızı öneriyorsun?
Sólo quiero recuperar el tiempo perdido.
Bu, zaman kaybı.
Esto es una pérdida de tiempo.
Bana zaman kaybı gibi geliyor.
Me parece una pérdida de tiempo.
İntikam zaman kaybıdır.
- Eso es una pérdida de tiempo.
Zaman kaybı.
Una pérdida de tiempo.
Seninle tartışmak her daim zaman kaybı oldu.
Discutir contigo siempre es una pérdida de tiempo.
Ne zaman kaybı.
Eso fue una perdida de tiempo.
Boşa zaman kaybı bu.
Es una pérdida de tiempo.
Zaman kaybından başka bir şey değil.
Qué pérdida de tiempo.
Kongre ek parasal yardımı onayladı bu nedenle bilmenizi isteriz ki FEMA, zaman kaybı.
El Congreso ha aprobado asistencia financiera adicional, así que lo que quieren saber es FEMA de recuperar el tiempo perdido.
Bu sadece zaman kaybı.
Perdemos el tiempo.
Boşuna zaman kaybıydı.
Bueno, eso fue una pérdida de tiempo.
Bunun zaman kaybı olduğunu biliyordum.
De acuerdo, sabía que esto era una perdida de tiempo.
İğrenç bir maskaralık ve koskoca bir zaman kaybıydı.
Ha sido una farsa un tanto enfermiza y una enorme pérdida de tiempo.
- Zaman kaybı. İşe yaramaz.
Una pérdida de tiempo, no ayuda.
Bu zaman kaybı.
Es una pérdida de tiempo.
Zaman kaybı oldu.
Ha sido una perdida de tiempo.
Bay Mcalpine, öncelikli olarak beni bu yere müziğiniz getirdi, açıkça söylüyorum, gerçekten zaman kaybıymış.
Sr. McAlpine, su música me trajo aquí, en primer lugar, y, francamente, sólo ha sido un desperdicio de mi tiempo.
Bu şey tamamen zaman kaybı.
Esto es una pérdida de tiempo.
Bu zaman kaybı.
¿ Los extranjeros quieren hacerle llorar?
Beni bir sürü zaman kaybından kurtardınız!
Será un gran ahorro de tiempo.
İçgüdülerim bana diyor ki, bunu size anlatmak zaman kaybından başka bir şey olmayabilir.
Pero mi instinto me dice que explicárselo podría ser una pérdida de tiempo, así que...
Zaman kaybı.
Esto es una pérdida de tiempo.
Sadece zaman kaybı.
Qué perdida de tiempo.
Sadece zaman kaybı.
Qué desperdicio.
Tüm bu olanların zaman kaybı olduğunu düşünmeye başlamıştım ama en azından sahnede rezil olmuyordum.
Estaba comenzando a pensar que todo eso era una pérdida de tiempo, pero por lo menos no estaba en el escenario siendo humillado.
Hey, bu tamamen zaman kaybı.
Esto es una pérdida de tiempo.
Bir grup terapisi var ki sadece zaman kaybı değil, bir de rahatsız edici.
La cual es una pérdida de tiempo, es inquietante.
Nerede olduğunu bilsek bile bu bir zaman kaybı olur.
Aún si no sabemos dónde está, sería una perdida de tiempo.
Biftek fazla pişmişti. Hem tenis ayakkabısı çalmak benim için zaman kaybıdır.
Y nunca me ensuciaría echándola a perder con algo tan trivial como zapatillas de tenis.
Tamamıyla zaman kaybı olan öfke kontrolü dersleri de cabası.
Más terapia de manejo de ira, las cuales, eran una total pérdida de tiempo.
Demek istediğim, kimin suçlu veya masum olduğunu kanıtlayamayız, bu yüzden bunu denemek zaman kaybından ibaret.
Mi punto es que no podemos probar la culpa o inocencia... de nadie así que intentarlo es una pérdida de tiempo.
Bunu reddetmek sadece zaman kaybından ibaret.
Más negativas sólo nos harán perder más tiempo.
Umarım sizin için zaman kaybı olmamıştır ama BJ çok ısrar etti.
Espero que no haya sido una pérdida total de tiempo pero BJ insistió muchísimo.
MR sadece zaman kaybı.
La resonancia es una pérdida de tiempo.
MR'ın zaman kaybı olduğunu söylemiştin.
Dijo que una resonancia sería perder el tiempo.
Bu tam bir zaman kaybı.
Es una absoluta pérdida de tiempo.
Sadece zaman kaybı.
Es una pérdida de tiempo.
Şu anda yaptığımız da, zaman kaybı.
Lo que hacemos ahora es perder el tiempo.
Sonra da film hakkında yanıldığımı... ve filmin ne büyük bir zaman kaybı olduğuna dair yorumları okuyorum.
Y entonces quiero leer todos los comentarios que me digan por qué estoy equivocado y tengo tan mal gusto
Zaman kaybısınız.
No tienes nada.
Zaman kaybıyız demek.
No tenemos nada.
Zaman kaybıyız demek.
- ¡ No tenemos nada!
- Yok. Tamamiyle zaman kaybı.
Una completa pérdida de tiempo.
Herhalde sadece zaman kaybı olurdu.
Probablemente, sólo es una gran pérdida de tiempo.
Bence tam bir zaman kaybı.
Creo que es una pérdida de tiempo.
Yani ona işkence etmek sadece zaman kaybı.
Así que torturarlo es solo una pérdida de tiempo.
Bu zaman kaybı olur.
- Es una pérdida de tiempo.
O zaman eminim kaybını pişmanlıkla hatırlayacak.
Bueno, estoy seguro que él considera esto perdido con arrepentimiento.
- Yardım telefonlarına zamanında yanıt vermediği için maktülün kan kaybından öldüğü şeklindeki iddialar hakkında yorum yapar mısınız lütfen?
¿ Qué dice de los rumores de que murió desangrada mientras sus coinquilinos llamaban a la policía en vano?
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144