Ölur tradutor Espanhol
213,449 parallel translation
Belki bir şeye ihtiyacı olur.
Por si alguna vez...
Joe'ya Phil'le Claire baksa nasıl olur?
¿ Y si Phil y Claire cuidan de Joe?
Uğraşıyorduk desek daha doğru olur.
Los manejábamos.
Eğer panoya bir dart atarsan ondan daha isabetli olur.
Una tirada de dardos sería más exacta.
Buluşsak güzel olur.
Deberíamos quedar ".
Bunu Bay Boseman'a sormanız daha uygun olur.
Creo que es mejor que pregunte al Sr. Boseman.
Çıkarlarımız için yapıyormuşuz gibi olur, böyle olmasını istemezsin.
Haría que esto pareciese un "quid pro quo" y no quieres eso.
- Nasıl teselli olur bilmiyorum.
Ella estaba desconsolada. Lo sé.
Danny, seni sonra arasam olur mu?
Danny, ¿ puedo llamarte yo después?
- Bu akşam okusam olur mu?
¿ Te viene bien esta noche?
İtiraz ediyorum sayın yargıç. Kötü söz kullanmasak olur mu?
- ¿ Podemos evitar el lenguaje soez?
Hayır, Amy'nin yanına gitsem iyi olur.
- No, yo... será mejor que vuelva con Amy.
Tamam, olur, görüşürüz.
¿ Vale? Vale. Adiós.
Bu küçük gösteriniz size belli sınıra kadar yardımcı olur.
La pequeña actuación que están realizando solo les ayudará hasta cierto punto.
- Bu benim sonum olur.
Esto me arruinará.
Olur şöyle oturayım o zaman.
- Claro. Me sentaré aquí.
Olur, tamam, şimdi eve geldim, görüşürüz.
Sí. Vale. Estoy en casa.
- Hiç zahmet olur mu!
No es molestia.
Tahminim öyle olur ama bazen tecavüzümü tartışmakla o kadar meşgul oluyorlar ki mantıklı bir açıklama yapmak için pek zamanları kalmıyor.
Esta es mi suposición, pero a veces están tan ocupados hablando de mi violación que... que no tienen tiempo de indicar sus razones.
Dünyadaki tüm rap şarkı sözleri o zaman yok olur Diane.
- No, no. Todas las letras de rap del planeta desaparecerían, Diane.
- Hayır, yüz yüze konuşursak daha iyi olur.
No, es mejor en persona.
Bu hepimiz adına uygun olur mu?
¿ Estamos de acuerdo en eso?
Yardımcı olur mu bilmiyorum ama Kresteva'nın patronu ki kendisi bakan yardımcısıdır bu soruşturmanın ırkçılıkla ilgili olduğunu görüyor.
No estoy segura de que sirva, pero... al jefe de Kresteva, el ayudante del fiscal general, le preocupaba que la investigación pareciese... racista.
Kendisi patronum olur.
Es mi jefa.
Mesleki rekabet ortamında avantaj sağlamanızda Adrian Boseman'ın meslekten men edilmesini istediğinizi söylesem yanlış olur mu?
¿ Es cierto decir que... en un esfuerzo por ganar alguna ventaja competitiva, ha buscado que Adrian Boseman sea inhabilitado?
- Yanlış olur mu?
¿ Es cierto? No, no es cierto.
Evet olur. - Anlıyorum.
Ya veo.
Reddick Boseman müvekkillerini çalmak amaçlı aradığınızı söylesem yanlış olur mu?
¿ El cierto decir que llamó a clientes de Reddick / Boseman para tratar de robárselos?
- Evet bu da yanlış olur.
No, eso tampoco es cierto.
O halde söylenene uysan iyi olur.
Entonces mejor que lo hagas.
Ailenle ya da amcan Jackson'la ilgili aklına herhangi bir şey gelirse benimle paylaş olur mu?
Y cualquier cosa que te venga a la cabeza sobre tus padres o su tío Jackson dila, ¿ vale?
Maia annenin programına kabaca göz atmanı istiyorum olur mu?
Maia, quiero que le eches un vistazo a la agenda de tu madre, ¿ vale?
Olur, siz öyle istiyorsanız.
Claro. Si insiste.
- Olur.
- Vale.
- Para ödesek olur mu?
- ¿ Podemos pagarle?
Üyeliğin ayrıcalıkları olur.
Ser miembro tiene sus privilegios.
Günah çıkarıyor olsan sorun olmaz ama burada gerçek etkileri olur.
Eso está bien para el confesionario, pero aquí, tiene repercusiones reales.
Bu bize PTK konusunda da yardımcı olur.
Eso también nos ayudará con la OCRP.
Olur mu? - Güzel olur.
Estaría genial.
- Sessiz olur musunuz?
- ¿ Queréis callaros?
Bak, ya ikinizin de birer sağlıklı oğlu olur... ya da iki ölü çocuğunuz.
Miren, pueden tener un hijo sano... o dos muertos.
Tamam o zaman. Sana biraz daha kasabayı gezdirsem nasıl olur?
Bueno... ¿ Qué tal si te enseño un poco el pueblo?
Muhafızlar, bu adamı öldürürseniz... ödül parası sizin olur.
- Guardias, la recompensa será suya... - si matan a este hombre. - ¡ No!
Kazadan sağ çıkma ihtimalini şansa bırakmasak iyi olur.
Mejor nos aseguramos que no sobreviva a la caída.
Kimmy, beni en yakın Kinko's'a götür. - Olur mu?
Kimmy, me llevarás al Kinko's más cercano, ¿ sí?
Olur mu öyle şey!
¡ Santo Dios, no!
Waffle'lar yolda ne olur bilemedim, balıklı taco da aldım.
No sabía si los panqueques aguantarían, así que también traje tacos de pescado.
- İyi bir açıklaman olsa süper olur adamamım.
Tienes que dar algunas explicaciones importantes, tío.
Fakat bu sınırı aşmak olur.
Pero eso sería cruzar una línea.
- Ödeştik diyelim olur mu?
Digamos que estamos en paz, ¿ vale? Sí.
- Olur. - Vakti gelmişken...
Eso me recuerda que...
olurdu 43
olur mu öyle şey 39
olursa 17
ölürsem 25
olur efendim 53
olur mu hiç 40
olur biter 25
ölürse 17
ölürüm daha iyi 51
olur tabii 48
olur mu öyle şey 39
olursa 17
ölürsem 25
olur efendim 53
olur mu hiç 40
olur biter 25
ölürse 17
ölürüm daha iyi 51
olur tabii 48