Şey ben tradutor Espanhol
31,744 parallel translation
Evet, şey ben kendimi suçluyorum.
Ya, bueno... Yo a mi mísma, si.
şey ben — kusura bakmayın lütfen.
Senpai, Yo... Sólo he dicho un montón de cosas extrañas, perdón por todo lo que ha soportado hoy.
Şey... Ben kadınlara göre değilim.
El caso es que... en realidad no me gustan las mujeres.
Ben bunu daha yüce bir şey için reddettim.
Renuncié a ello por algo aún mayor.
Onu görünce, sadece, garip işte çünkü ben gideceğim ve her şey çok karışık.
Es solo que cuando lo veo, es raro, porque me voy a marchar y es complicado.
Bir şey olmadığından değil, daha çok olmaya başlıyor yarı yola kadar sıkıntı yok, ondan sonra birden "Yok, ben gidip yatayım" diyor.
No es como si pasara algo, es más como que empieza a pasar, llega a mitad del camino y... "No, me voy de vuelta a la cama"
Ben sarhoşken bir sürü şey yaptım, hepsi de sayıldı yani.
Yo he hecho mogollón de cosas borracha y todas cuentan :
Ben bir şey duymuyorum.
No oigo nada.
Ben sadece... Sana bir şey olmasını istemiyorum.
Es que... no quiero que te pase nada.
Ve ben de sana bir şey olmasını istemiyorum.
Y yo no quiero que te pase nada a ti.
Kızım uyuyor ve ben de bu saçma galaya hazırlanıyorum, yani bekleyemeyecek kadar önemli olan şey nedir?
Mi hija está durmiendo y me estoy preparando para esta ridícula gala, ¿ qué es eso tan importante que no puede esperar?
Önemsediğim tek şey anlaşmadan 30 bin almak. Ben alırsam sen de 5 bin alacaksın anladın mı?
Lo único que me preocupa es lograr un acuerdo por 30 de los grandes, de los cuales, cuando los tenga, tú puedes llevarte cinco, ¿ vale?
Evet ben... onun gibi bir şey.
Sí... soy algo más.
Beynim beni ben yapan şey.
Mi cerebro es mi personalidad.
Onun için her şey kolay olmuştur tıp, kızlar, her şey. Ben...
Yo...
Ben sana bir şey sorayım.
Déjame preguntarte algo.
Çok güzel ve genç ama ben biraz daha farklı bir şey arıyorum.
Ella es horrible y no muy joven, pero estoy buscando algo un poco diferente.
Ben kesinlikle öyle bir şey gördüm.
Porque claramente vi algo.
Şahsen ben, kafana bir şey koyarsan her şeyi yapacağına inananlardanım.
Ahora, personalmente, me inclino a pensar que si mantienes la cabeza fría, no hay nada que no puedas hacer.
Ama ben bir sey yapmadim.
¡ Pero yo no hice nada!
Bu şey... Birlikte yaptığımız şey... Sen ve ben...
Lo que... lo que hicimos juntos, tú y yo...
Eğer sen bir şey söylemezsen ben de söylemem.
No diré nada si tú no lo haces.
Beni cesaretlendiren şey ise başkaları ne yaparsa yapsın ben kendi yaptığım işten para alırım.
Me anima que... lo que sea que hagan otros, me pagan por el trabajo que hago.
Ben bir şey yapmadım.
Yo no he hecho nada.
Tek yapman gereken şey, ben de istiyorum demek.
Todo lo que tienes que hacer es decir Estoy dispuesto.
Ama ben bir şey demedim ki.
Pero yo no dije nada.
Şey acıkmaya başlamış olmalı çünkü ben de acıkmaya başladım.
Bueno, debe tener hambre porque yo también tengo hambre.
Ben bir şey değilim, dedik... Dediko...
No soy una... ¿ flib, flib...?
Ben biraz daha au courant bir şey istiyorum.
Me gustaría algo más "au courant".
Emin olduğum tek şey... Ben korkuyorum, sen ise korkmuyorsun.
Una cosa asegurada es que... yo estoy asustado y tú no.
Ben hiçbir şey yapmadım!
¡ Yo no he hecho nada!
Ben de şey zannetmiştim... ÇoÇoKol için geldin değil mi? - Evet.
Lo siento, creía que... Cierto, así que el D'Dew.
- Ben bir şey görmedim. Sen?
No lo hacen.
Peder Anan bana daha önce pek bir şey söylememişti, çünkü ben intihar ettiğine çok emindim.
El padre Anan no me dijo nada porque... estaba tan segura de que lo hizo.
Çünkü eğer ben bir şey yaparsam tam yaparım.
Porque si tú caes, yo caigo.
- Ben hiç öyle bir şey demedim.
Eso no es lo que digo... para nada. Sí lo es.
"Her şey yolunda. Ben Ajan Miller, FBI."
Soy el agente Miller, del FBI.
Çok tatlı ve harika bir şey söylemişti, ben de yazdım.
Al igual, dijo algo totalmente lindo e impresionante, y yo escribí.
Ben bir şey yapmadım.
Yo no sigo haciendo nada.
bazen diyorum, ne gereği var ki... belki de vazgeçmeliyim.. söylesene, dünyadaki her şey neden benim suçum ben ölünce kimin yası tutulacak?
a veces me pregunto por qué lo intento... tal vez sólo deberíamos rendirnos... dime que todo en este mundo es culpa mía
Ben de "Yapacağımız her şey D'Amato'nun, tekrar onu araştırdığımızı anlamasına neden olur" dedim.
Y le digo, "es cualquier cosa... que haga saber a D'Amato que lo investigamos".
Şey, ben henüz hissetmiyorum.
Bueno, yo no.
12.16, Ben başka bir şey izliyorum.
12 : 16 "Yo estoy mirando otra cosa".
Ben büyükannemi son gördüğümde en eğlenceli şey sigarasının külünün uzayışını seyredip pudingine düşecek mi diye merak etmekti.
La última vez que vi a mi abuela lo más emocionante fue ver la ceniza de su cigarrillo preguntándome si caería en su pudín.
Ben sonra gelirim. Her şey için teşekkürler.
Yo regresaré después, gracias.
Ben ne yaptım? Benim için küçük bir şey yaparsan neden olmasın dedim. Tamam mı?
¿ Sabe que le dije? "Claro, pero tienes que ayudarme con algo". ¿ Bien?
- Yok bir şey. Gittim ben.
Nada, ya me voy..
Başından o kadar çok şey geçmesine rağmen hâlâ yerimde sayıyorum ben.
Has pasado por tanto, Mientras que yo no he cambiado ni un poco.
Mm-hmm, onun hakkında diyebilceğin başka bir şey var mı evet adam kabanın tekiydi hayır cidden o en kaba müşterimizdi o her zaman beni kız olduğum için beni aşağılardı sanki ben çoklu yakıt enjektörlerini bilmiyorum tamam zaman ayırdığın için teşekkürler bekle bu ne böyle?
¿ Alguna otra cosa más que puedas decirme de él? Sí. El tipo era como un dictador.
tamam mı ben kafatasında bulduğum partikülerle ilgili konuçcam göğsündeki yaralanmaya neden olan üçgensel nesne bir çok şey olabilir tamam mı golf sopası bahçe küreği veya çekicin arkası olabilir farkettiysen tam söylediğim şeylerin ortasındaydım tamam demek istediğin?
Angela, intenta seguir el ritmo, ¿ de acuerdo? Estoy hablando de las partículas que encontré en el cráneo.
bu yüzden ondan kurtulamaya karar verdin bakın emil'in aracına barbarlık yapmak en gurur duyduğum şey değildi fakat bu adamı öldürdğüm anlamına gelmez aslında ona karşı agresifliğimi attıktan sonra emil ve ben tüm bu şeyler hakkında ufak bir knuşma yaptık
No podría soportar la idea de que Bradford destruyera su práctica médica, así que decidió deshacerse de él. Mire, destrozar el auto de Emil no es mi momento más orgulloso, pero eso no quiere decir que lo maté. De hecho, después de terminar todas mis agresiones,
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
benes 21
ben seni seviyorum 69
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
benes 21
ben seni seviyorum 69
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
benim 5594
ben seni istiyorum 18
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
benim 5594
ben seni istiyorum 18