Acelem yok tradutor Francês
248 parallel translation
Önemli değil. Acelem yok.
Je ne suis pas pressé.
Acelem yok. Roy hakkında konuşmamı istemiyor musunuz yoksa?
Parler de Roy vous gêne-t-il?
Acelem yok.
Rien ne presse.
Acelem yok. Bugün ofisteki rahat günlerimden biri.
Helen, je veux mettre une chose ou deux en ordre avant le retour de Wick.
Hem bileğim incindi hem kafam şişti. Bundan sonra dostlarım benim acelem yok.
Je me suis tordu la cheville et on m'a frappé sur la tête, maintenant je vais doucement.
Acelem yok. Kulüp bir hafta daha kapalı.
La boîte n'ouvre que dans huit jours.
Aslında şu an hiç acelem yok.
Non, je ne suis pas pressé.
Benim acelem yok. Sizin varmı?
Je ne suis pas pressé.
Kahvemi bitirmek için acelem yok, ayrıca senin düşüncenle de çok ilgilenmiyorum.
Je ne suis ni pressée de finir mon café, ni très intéressée par ton opinion.
Hayır, acelem yok.
- Non.
Acelem yok.
Je ne suis pas pressé.
Acelem yok.
Allons! Je ne suis pas du tout pressé.
Hiç acelem yok.
Absolument rien.
Acelem yok.
Hé bien il n'y a pas le feu.
Benim acelem yok.
J'ai tout mon temps.
- Hayır, benim acelem yok.
Je n'ai pas envie de me préparer.
- Benim acelem yok.
Moi non plus.
- Acelem yok.
Je ne suis pas pressé.
- Acelem yok.
- Je ne suis pas pressée.
- Hükümet binası, ama acelem yok.
- Au Palais, mais rien ne presse.
Acelem yok demiştim.
Je vous ai dit que rien ne presse.
Benim de acelem yok.
Moi non plus, merci.
Şimdilik acelem yok.
Je ne suis pas particulièrement pressé.
Burada tatilde misin? Ne demek, acelem yok?
Tu es en vacances, pour ne pas être pressé?
Acelem yok.
Et bien, j'ai tout mon temps!
Acelem yok, an azından şu anda.
Je ne suis pas pressé, du moins pour l'instant.
Benim acelem yok.
Je ne suis pas pressée.
Bekliyorum. Acelem yok.
- Je vous attends, j'ai le temps.
- Hayır, acelem yok.
Non, je ne le suis pas.
- Benim acelem yok canım.
- Ne vous pressez pas.
Benim ise hiç acelem yok, Henry.
Je ne suis pas pressé, Henri.
Acelem yok.
Je suis moins pressé.
- Hiç acelem yok.
- Je suis pas pressé.
Acelem yok arkadaşım.
Je ne suis pas pressé.
Acelem yok, belki de öğrendim...
Rien ne presse, Maintenant je comprends
Acelem yok, kodese hep girer çıkarım.
Pas besoin de pressé. J'ai toujours le temps.
- Acelem yok.
- Je ne suis pas pressé.
Ama eğer kalmamı istiyorsan, hiç acelem yok.
- Mais je peux rester si tu veux.
Hiç acelem yok, seni ukala herif!
Je suis pas pressé, petit malin!
- Benim acelem yok.
- Non, non, après vous.
Acelem yok.
Rien.
- İnanmıyorum. Hem acelem var. Bizim yok.
Je n'en crois rien et je suis pressée.
Hayır, yok, acelem var.
Non, merci.
Gerçekten çok acelem var. Merhaba, hoşça kal için zaman yok.
Quelqu'un m'attend!
- Acelem yok.
- Je prendrai tout mon temps.
- Önemli değil, acelem yok.
- Je ne suis pas pressé.
Bir sorun yok dedim, sadece acelem var ve beni oyalıyorsunuz.
Je vous ai dit que ça allait. Mais je suis pressée et vous me retardez.
Benim acelem yok.
Je ne suis pas pressé.
Acelem yok.
Moi, je ne suis pas pressé.
Fazla zamanın yok benim de acelem var sayılır.
T'as plus trop le temps, et je suis pressé moi aussi.
- Benim acelem yok.
Cessez de faire les pitres!
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65