Aceleye gerek yok tradutor Francês
228 parallel translation
Aceleye gerek yok. - Hayır, Jimmy.
Allez-y doucement, ne vous pressez pas.
- Artık aceleye gerek yok zaten.
- et il est inutile de nous presser.
- Aceleye gerek yok canım.
Il n'y a aucune hâte.
Aceleye gerek yok.
Rien ne presse.
İyi o zaman, aceleye gerek yok.
Alors, rien ne presse.
Aceleye gerek yok Sayin Baskan.
Pas de précipitation, Mr. le Président.
Aceleye gerek yok. Şu an bulunduğu yerde gayet mutlu.
Rien ne presse, il prend du bon temps.
Sonra tekrar, biraz zeka yeter, aceleye gerek yok!
Mais encore, rien ne presse.
- Aceleye gerek yok, öyle degil mi
- Pas la peine de se presser, non?
Aceleye gerek yok.
Pas de précipitation Jeff.
Ama aziz dostum, aceleye gerek yok. Yok mu?
- Mon cher, il n'y a pas d'urgence.
- Aceleye gerek yok.
- Rien ne presse.
Aceleye gerek yok.
On n'est pas pressés.
- Aceleye gerek yok, Teğmen.
- Me bousculez pas.
Aceleye gerek yok.
Ne vous pressez pas.
Eğer ayin bittiyse aceleye gerek yok
J'ai trop dormi. Dans ce cas, vous n'êtes pas si pressée.
Her neyse, aceleye gerek yok, kalanını hallederim.
Ça me laisse le temps de me reposer.
Zaten aceleye gerek yok.
Nous ne sommes pas pressés, pour l'instant.
Aceleye gerek yok. Hiç yok.
Je ne suis pas pressé.
Aceleye gerek yok!
Ne sois pas impatient.
Aceleye gerek yok
Je veux te présenter des gens.
Boş ver. Aceleye gerek yok.
Ça n'est rien, ne te dépêche pas.
Aceleye gerek yok.
Ça ne presse pas.
- Aceleye gerek yok, vaktimiz var.
- on n'est pas pressés.
Zamanlamaya ve pozisyonunuza dikkat edin. Evet. Fazla aceleye gerek yok.
arabesque... battement quatrième, devant, puis derrière.
Oriskany'nin size ulaşması yaklaşık 1.30 saat sürer, o yüzden aceleye gerek yok.
L'Oriskany mettra une heure et demi pour arriver, donc, rien ne presse.
Aceleye gerek yok aslında.
Rien ne presse, en fait.
- Sakin olun. Aceleye gerek yok. - Evet, tabii.
Doucement, Madame, ce n'est pas l'heure de pointe.
Aceleye gerek yok. Sizi buradan atana kadar bir saatiniz daha var.
Rien ne presse, on vous chasse dans une heure.
Aceleye gerek yok.
Il n'y a pas d'urgence.
Aceleye gerek yok. Ama nedenini anlamak istiyorum.
J'essaie juste de comprendre.
Aceleye gerek yok.
Ça presse pas.
- Bekle, aceleye gerek yok.
- Attends, y a pas le feu.
Acele etme, düşün taşın, aceleye gerek yok falan dedi.
Réfléchis. T'es pas pressée "
- Aceleye gerek yok.
- Ça ne presse pas.
Aceleye gerek yok.
Ce n'est pas pressé.
Oh, peki, aceleye gerek yok.
C'est pas urgent.
Aceleye gerek yok.
Il n'y a aucune raison de te presser.
Aceleye gerek yok.
Il est inutile de presser les choses.
Aceleye gerek yok.
- On pourrait y aller doucement.
Aceleye gerek yok.
Nous ne devrions pas précipiter les choses.
Onu hemen buraya çağırın. - Bunu aceleye getirmeye gerek yok.
Rien ne presse!
Aceleye gerek yok.
Nous avons le temps.
Aceleye gerek yok.
Vraiment.
Aceleye etmeye hiç gerek yok dostum.
Il ne faut jamais être trop pressé, l'ami.
Oh, aceleye gerek yok.
- Quand pars-tu?
- Aceleye gerek yok Holly.
Il n'y a pas d'urgence, Holly.
Aceleye gerek yok, biraz bakınayım. O sadaka.
C'est la charité publique
Aceleye de gerek yok..
J'ai tout l'après-midi pour remplir le camion.
Aceleye gerek yok.
On a le temps.
Yavaşça yaklaş. Burada aceleye gerek yok.
Doucement.
gerek yok 917
gerek yoktu 39
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
gerek yoktu 39
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16