English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ A ] / Aldım onu

Aldım onu tradutor Francês

2,392 parallel translation
Bu sabah işe aldım onu.
Je l'ai engagée ce matin.
Ne diyorsun be. İlk ben aldım onu.
Déconne pas, moitié pour moi, je l'ai fait cracher.
bana tamir işlerinde yardım etmesi için aldım onu.
Je l'ai engagé pour les travaux.
Onu pahalı bir evcil hayvan dükkanından aldım.
Je l'avais acheté dans un chic magasin d'animaux dans mon quartier.
Onu da tarafımıza aldık.
On l'amène de ce côté.
Onu yanıma aldım.
Je l'ai emporté avec moi.
Onu bıçakladığını, parasını ve mücevherlerini aldığını söyledi.
Il m'a dit qu'il l'avait poignardée et qu'il avait pris son argent et ses bijoux.
Hatunun tekinden bir e-posta aldım. Bir adamın onu iş çıkışından evine kadar takip ettiğini söyledi.
J'ai reçu un mail d'une fille qui se fait suivre par un gars en rentrant du boulot.
Angela'yı aldığımı ve onu yemeğe çıkardığımı hatırlıyorum.
Je me souviens d'avoir pris Angela et de l'avoir emmenée souper.
Anka'dan davetiye aldığı için onu kıskandığımı....... henüz kurmadığım bir şirketle kazık atmaya çalıştığımı söylemek istiyor.
Étant jaloux qu'Eduardo soit au Phoenix, je l'aurais évincé d'une société qui n'existait pas.
Onu daha şimdi aldım.
Ouai. Je viens de l'acheter.
Ambulans şoförü arabayı kullanırken, onu yumrukladı ve bana da gerçek inci bir kolye aldı.
Il tapait sur l'ambulancier pendant qu'il conduisait et il m'a acheté un collier de vraies perles.
Gelmeden önce onu işe ben aldım, tamam mı?
Je l'ai engagé avant notre arrivée.
Onu Goodman satışlarından çok ucuza aldım.
Je l'ai récupérée aux enchères gouvernementales pour deux sous.
Onu tüm o pislikten çekip aldım. Ona bir yuva verdim.
Je l'ai sortie de la poubelle, et... je l'ai hébergée.
Babam, aldığı yabani midillileri getirmesine yardım etsin diye onu Fort Smith'e çağırmıştı.
Papa l'avait engagé pour ramener de Fort Smith une file de poneys mustangs qu'il avait achetés.
Bu arada, onun adı Madison, birazdan onu ve cüzdanımı niye aldığını anlatacağım.
C'est Madison, Je vous expliquerai pourquoi elle a mon portefeuille.
Onu avucuma aldım.
Je l'ai eu.
Onu aldırmayacağım.
Je vais le garder.
Basına, onu gözaltına aldığımızı yayıp kurtulduğunu söyleyebiliriz.
On dit à la presse qu'on l'a attrapé, et qu'il a survécu.
- Farkında mısınız bilmem ama ben hâlâ B.M'nin güvenliğinden sorumlusuyum. Ayrıca bütün kaynaklarımı aldınız.
J'assure encore la sécurité de l'ONU et vous monopolisez mes ressources.
Basına, onu gözaltına aldığımızı yayıp kurtulduğunu söyleyebiliriz. Yeni bir hamle yapmak zorunda kalırlar.
Dites à la presse que nous le tenons en garde à vue, et qu'il a survécu, et ils feront tout pour le retouver.
Hemen BM güvenliğini arayıp biz oraya gelene kadar Bay Faroush'u gözaltına aldırmalısınız.
Vous devez appeler la sécurité de l'ONU et leur dire qu'ils gardent M. Faroush en détention jusqu'à ce qu'on arrive.
Onu ben aldım.
C'est moi qui l'ai pris.
Onu aldığını gördüm ama engel olacak bir şey yapamadım.
Je suis désolé. Je l'ai vu la prendre, mais je n'ai rien pu faire.
Onu indirimden aldım.
Je l'ai achetée en vente.
Bu gezi için yeni bir bikini aldım, su soğuk da olsa onu giymem lazım.
Je veux essayer mon nouveau bikini, que l'eau soit froide ou pas.
Onu bilgi almak için işe almıştım. İstediğim bilgileri aldım.
J'ai eu les infos que je voulais.
Sonra da onu bayılttım paramediklerden parmağı aldım ve yerine diktim.
Après, je l'ai endormi. J'ai récupéré le pouce et je l'ai recousu.
Evi korumak için onu yanımda aldım.
Je l'ai emmené pour protéger l'appartement.
Onu müdür Raker'ın odasından içeri girmesi için sırtıma aldım, Ve senin tüm oylarını kardeşimin oylarıyla değiştirdim.
Il est entré dans le bureau du proviseur et a interverti les résultats.
Sadece onu arıyordum ve son zamanlarda ondan haber aldınız mı merak ettim. Üzgünüm.
- Je le cherche et je voulais savoir si vous aviez des nouvelles.
Mesela Gretchen. Tanrı'm, senden aldığım tüm bu anıları onu bağlarken bilseydim ne kadar farklı bir bağlam oluştururdu. O odadaki her şey tereddütlerle dolu.
Toute cette pièce, si pleine de... pauses.
Bu yüzden onu evime aldım.
C'est pour ça que je l'ai hébergée.
Bu onu benim aldığım, senin avucunu yaladığınla ilgili.
C'est juste, que moi je l'avais et pas toi.
Vasillis onu aldığımızı biliyor ve geri istiyor.
Vasillis sait qu'on l'a. Il le veut.
Bu mesajı aldıktan sonra, onu geri aramaya çalıştım.
Depuis que j'ai eu ce message, j'essaie de l'appeler.
Lafımı yedim ve onu geri aldım.
En gros, oui.
Yin'in bir sonraki ipucunu aldım. Onu eşiğimde, zeytin yağı içinde bir kutu Matizallego Sarnes ile birlikte buldum.
J'ai reçu un indice devant ma porte, dans une boîte de sardines à l'huile.
Para içinse kocanın benden aldığı şey lazım. Ya alırım ya da onu öldürürüm.
Donc j'ai besoin de ce que votre mari m'a volé, alors soit je récupère ça, soit je le tue.
Adamın verdiği mesaj onu gerdi, ve ben de bunu aldım.
Je l'ai pris.
Darbe aldım. Onu ilk gördüğümde bir şey vardı. Bir şey.
Ça m'a fichu un coup quand je l'ai vu la première fois, il y a eu quelque chose... je ne sais quoi...
Bir gazeteci skandal kokusunu aldı mı onu kimse durduramaz.
Quand un journaliste sent quelque chose de grand, personne ne peut l'arrêter.
Aslında onu babanın ofisinden aldım.
- Il me semblait la reconnaître. - C'est ma mère qui l'a peinte.
Onu kanatlarımın altına aldım.
Je l'avais prise sous mon aile.
Hayır. Hatta onu işe aldım.
Non, en faite, je l'ai embauchée.
Tam iki saatimi aldı... oraya gitmek ve onu ordan almak.
Ça m'a pris deux heures pour aller le chercher là-bas.
Onu hemen içeri aldım ama çoktan ölmüştü.
Je l'ai ramené, mais il était déjà mort.
Arkadaşlara söyledikten sonra onu içeri aldım ama çoktan ölmüştü.
Comme je l'ai dit, on l'a ramené mais il était déjà mort.
Arabayla onu aldım. Sadece o ve ben vardık. Heyecanlıydım çünkü Disneyland'e gidiyordum.
On s'est préparé, juste lui et moi j'étais un peu excité : j'allais à Disneyland!
Onu aldım.
Il est avec moi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]