Onunla tradutor Francês
83,138 parallel translation
Konuşma onunla.
Ne lui parle pas.
Ama neden bahsettiğimi biliyorsundur. Onunla yattın, değil mi?
Mais tu sais de quoi je parle, tu as déjà dû te la taper.
Bir yıl daha onunla mahsurum. Yani...
Mais je n'ai plus qu'un an à la supporter.
Evet, kız kardeşime bu gece onunla takılacağıma söz verdim. Yani...
J'ai promis à ma petite sœur de passer du temps avec elle.
Onu diyorum. İçimde onunla ilgili bir his var.
Cette fille, je ne la sens pas.
Holly'ye onunla takılacağımı söyledim. Şu anda birine ihtiyacı var.
Je vais passer du temps avec Holly, elle a besoin de soutien.
Sevgilini niye onunla tanıştırmadın ki?
Pourquoi elle n'a jamais vu ta copine?
Bunca zaman onunla arkadaş olmama izin verdin.
Tu m'as laissée être amie avec elle tout ce temps.
Onunla tanıştığım an çok geç olmuştu bile.
Dès que je l'ai rencontré, il était trop tard.
Başta, onunla ilgili her şey mantıklı görünür.
Au début, tout nous paraît logique.
- onunla ilgilenmeyecekti.
- d'informatique ou que sais-je.
Seviş onunla.
Touche-moi ça.
Hadi seviş onunla.
Allez, touche-moi ça.
Onunla konuştuğunu bilmiyordum.
Je savais pas que tu lui avais parlé.
Aklıma gelen tek şey ; bu gece kaçtıklarında onunla buluşmamız gereken yer.
Je vois qu'une possibilité : où on doit le rencontrer après l'évasion, ce soir.
Daha önce de onunla iletişim kurmaya çalıştı.
Il a essayé de la contacter avant.
- Yıllarca hücrede kaldım onunla.
J'étais en isolement avec lui - pendant 4 ans.
Beni onunla gitmem için ikna etmeye çalıştı, yalnızca ikimiz.
Il a essayé de me convaincre de venir avec lui, que nous deux.
Sen, onunla koğuştaydın.
Tu étais en cellule avec lui.
Onunla muhatap...
Tu ne veux rien
- Onunla konuşacağım.
- Je vais aller lui parler.
Onunla konuşacağım.
Je lui parlerai.
Onunla evlenmemeli.
Il ne doit pas se marier.
Öyleydi. Onunla evlenmeliydim.
C'est elle que j'aurais dû épouser.
Lütfen, onunla konuşmam gerek.
S'il te plaît, je dois lui parler.
- Onunla ne yapacaksın?
Tu vas faire quoi, avec ça?
Onunla ne yapacaksın?
Tu vas faire quoi, avec ça?
Koz, sen onunla kal.
Whip, tu restes avec lui.
Onunla ne yapacaksın? Adamı kamçılayacak mısın?
Tu vas faire quoi avec ça, le fouetter?
- Oraya gidip onunla konuşacağım.
Je vais lui parler. Non.
O, odaya ne getirirse onunla çalışırsın. Hayal de olabilir, gerçek de.
Tu dois partir de ce qu'elle dit, que ça relève du délire ou du réel.
Arayan Frank'se onunla konuşmak istemiyorum.
Si c'est Frank, je ne veux pas lui parler.
Onunla fazla yakınlaşmışsın Magnus.
Tu t'es trop attaché, Magnus.
O kanın madalyona bulaştığı ve onunla mızrağa sihirli güçler verdiği söylenir.
Le sang est resté sur le médaillon et a conféré à lui et à la Lance des pouvoirs magiques.
Aramızda zihinsel bağ var ama onunla yok.
On partage une connection psychique, mais elle?
Onunla ilgili işlevini değiştirebilecek kadar çok şey biliyorsun.
Tu en sais assez pour altérer ce qu'il fait.
Sanırım onunla anlaşabilecek birini tanıyorum.
Je connais quelqu'un qui pourrait lui parler.
Sen ömrünün geri kalanını onunla birlikte geçirirken ben sana yüzük taktığımı hatırlayacağım.
Tu passeras le reste de ta vie avec lui. Je me souviens t'avoir donné cette bague.
Kan davan onunla bitmiyor.
Ta vendetta ne prend pas fin avec lui.
Sakın onunla konuşma!
N'ose même pas lui parler!
Hayalin nasıl başladığının bir önemi yok, hep onunla bitiyor.
Quel que soit le fantasme, elle est toujours là, à la fin.
Onunla konuşmaktan neden korkuyorsun Allison?
Pourquoi craignez-vous de lui parler, Allison?
Oliver, onunla bu konuda yüzleştiğini söyledi ve dediğine göre savuşturmuş ama Susan bu işin peşini bırakmayacaktır.
Enfin, il a dit qu'elle l'a confronté à ça, et qu'il a réglé le problème, mais elle ne va pas lâcher l'affaire.
Onunla bir hukukumuz var.
C'est juste qu'elle et moi avons une petite histoire.
Onunla iletişim kurmaya çalışırım. Kendi savunmanda ifade vermen için seni çağırtmasını sağlayabilirim belki.
Je vais la contacter, voir si elle peut t'appeler pour témoigner en ta faveur, ok?
Oliver, onunla bu şekilde halk arasında yüzleşmen çok amatörce.
Oliver, tu lui as facilité la tâche en le confrontant en public.
Quentin de onunla birlikte. Ama Doris hastaneye giderken yolda hayatını kaybetti.
Quentin est avec elle, mais Doris est morte durant le trajet vers l'hôpital.
- Onunla dövüşmeyeceğim.
Je ne vais pas la combattre.
Onunla omuz omuza çalışmak yerine mi?
Oh. Plutôt que de travailler main dans la main avec lui?
Sana onunla ilgili konuşmak istemediğimi söyledim sanıyordum.
Je croyais vous avoir dit que je ne voulais pas parler d'elle.
Yeni Lider olarak onunla görüşmek zorundayım.
je dois le rencontrer.
onunla konuşmak istemiyorum 23
onunla git 84
onunla konuştun mu 89
onunla yattın mı 71
onunla tanışmak ister misin 19
onunla evlenecek misin 25
onunla kal 64
onunla evlenmek istiyorum 29
onunla konuşacağım 108
onunla evleneceğim 45
onunla git 84
onunla konuştun mu 89
onunla yattın mı 71
onunla tanışmak ister misin 19
onunla evlenecek misin 25
onunla kal 64
onunla evlenmek istiyorum 29
onunla konuşacağım 108
onunla evleneceğim 45