English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ A ] / Allah bilir

Allah bilir tradutor Francês

455 parallel translation
Annem seni sever, Gypo. Nedenini Allah bilir.
Elle t'aime bien, Dieu sait pourquoi.
Sürdüğüm hayat bile. Allah bilir -
Même la vie que je mène et pourtant...
Allah bilir şu an ne felaketler oluyor sen burada oturmuş konser dinliyorsun
Dieu sait quel désastre est en cours et vous écoutez la TSF tranquillement.
İki mezuniyete de katılsaydı nasıl olurdu Allah bilir.
Imaginez, si elle avait assisté aux deux distributions!
Otel komisini, geçen yazki can kurtaranı da unutamadın Allah bilir başka kimleri de.
Tu n'oublies pas non plus le groom, le maître-nageur... ou le gars de Saratoga et qui sait combien d'autres.
Pekâlâ. Scotland Yard'daki yabancı bürosunu aramam gerekecek. Bu saatte orada kimse var mıdır, Allah bilir.
Je téléphone tout de suite aux affaires étrangères et à Scotland Yard en espérant qu'il y ait quelqu'un à cette heure-ci.
Allah bilir, ne hesapları vardı verilecek.
Avec quelles charges, Dieu seul le sait :
- Nerde saklandığını Allah bilir.
Je ne comprends pas son retard.
Çocuk bezleri, işemeler, bakım derdi bakıcı tut, beşik salla ve Allah bilir daha neler.
Les couches, l'odeur de pipi, les tétées, le berceau, les biberons, les cris, le bruit...
Uçağa binseydik 15 saatte orada olurduk, şimdiyse Allah bilir.
Si nous prenions l'avion, nous y serions en 15 heures avant lui.
Allah bilir o da senin gibiydi.
Je parie qu'il n'était pas mieux que vous.
Ne zaman döneceğimizi Allah bilir.
Dieu sait quand nous rentrerons!
Allah bilir o günlerde nasıl katlandığını.
Dieu sait comment elle a survécu à ces quelques semaines.
Allah bilir.
Qui sait?
O ne zaman bağırarak savaş narası atarsa, ne yapacağını Allah bilir!
Quand il pousse son cri de guerre, il faut s'attendre à tout!
Stroud şartlı tahliyeyle çıkıp, laboratuarı da olursa neler keşfeder allah bilir.
Si Stroud est libéré et trouve un labo, que ne fera-t-il pas!
Allah bilir.
Dieu seul le sait.
Allah bilir, nereye götürdüler seni.
T'es pas comme les autres, toi.
Tek başına büyüdü, yavru bir serçe gibi,.. ... etrafına bakınarak,.. ... ve Allah bilir, neyi arayarak.
Il a grandi, seul comme un pauvre moineau... regardant autour de lui... cherchant qui sait quoi... tout seul...
Ne yaptığını, ne düşündüğünü Allah bilir.
Dieu seul sait ce qu'il fait et ce qu'il pense.
Yalnız Allah bilir, ha?
Allah seul le sait, hein?
Kızın aklını, ruhunu almış Allah bilir daha nelerini de - Aynı diğerleri gibi.
Il s'est emparé de son esprit, de son âme... et Dieu seul sait de quoi d'autre!
Bütün sabahı yatağında harcıyor. Allah bilir saçlarını tarayıp, yüzünü mıncıklıyordur.
"à se coiffer, à faire des grimaces."
Bubber Reeves disarida serbestken. Allah bilir nerede.
Bubber Reeves s'ébat en liberté, Dieu seul sait où.
Kızlar sana deli oluyorlardı ve Allah bilir sen ne durumdaydın.
Les filles étaient folles de toi et tu le leur rendais bien!
İskoçya'da neyle karşılaşacağımı Allah bilir.
J'ignore ce qui m'attend en Ecosse.
Allah bilir, sabaha elimizde kaç uçak kalacak.
Dieu sait combien d'avions nous aurons au matin.
Allah bilir sen "yapıciym" "ediciym" filan diye konuşuyorsundur.
J'imagine que vous dites "on-veloppe" et "lan-gerie", et "sondouiches sur le sofah".
Allah bilir ne kadar yatar.
Dieu sait jusqu'à quand.
Motivasyonu nasıl sağladığını Allah bilir.
Dieu sait quelles sont ses motivations.
Hepsi yaşandı, hepsi gerçek oldu. Nasıl oldu, Allah bilir.
Tu es venu et tu as exaucé, Et n'attends pas de réponse,
Bu zırzoplar nereye gidiyor Allah bilir.
Ce ne sont pas mes amis. Quand ils sortent comme ça, les ennuis ne sont pas loin.
Allah bilir sonraki kim olacak.
Il va arriver ici pour cette fille et après Dieu seul sait qui sera le prochain.
Otobüsü bekleyemem, Allah bilir ne zaman gelir.
Je ne puis attendre, qui sait lorsque le bus arrivera.
Keşke burada olsaydı. Geleceğini yazmış, ama Allah bilir nerdedir şimdi.
Qu'il se dépêche de rentrer celui-là, parce qu'il écrit qu'il arrive et pendant ce temps il court le diable sait où.
Allah bilir zavallı Emily'e ne yaptı.
Dieu seul sait ce qu'il a fait à cette pauvre Emily!
Allah bilir kimin başına neler geldi?
A qui est-il arrivé quelque chose?
Artık ne olduysa Allah bilir, çok tuhaf bir görünümde buraya geliyorsun, kardeşin daha defnedilmedi bile... Baba... Ve nişanlısı ile yatmak için flört etmeye başlıyorsun.
Tu viens ici en ressemblant à un moins que rien... ton frère même pas encore dans sa tombe... et tu commences à te vanter d'avoir fait l'amour avec sa fiancée.
Arkadaş sivil yaşamda ne yapacak, Allah bilir.
Dieu sait ce qu'il fera dans la vie civile.
Allah bilir ki, bu iki elim yakandadır.
Dieu m'est témoin. Je ne te lâcherai pas.
Brasov'daydım... Sendikacıları, gazetecileri, yahudileri, Çingeneleri tutukluyorlar başlarına ne geliyor Allah bilir!
À Brasov, ils ont raflé syndicalistes, journalistes, juifs, tziganes.
Ancak iki kilo verdim ve Allah bilir ne kadar çok serbest radikalden kurtuldum.
Mais en fait, j'ai perdu deux kilos et Dieu sait combien de radicaux libres.
Allah bilir içeride neler oluyor.
Dieu sait ce qu'ils fabriquent là-dedans.
Allah bilir burayı severim, bir kadın severim. Burada tilki olsan tavuk bulamazsın.
Il suffit d'être très discret.
Olup olmadığını Allah bilir.
Je pense que c'est bon...
- Çünkü nerede olduğunu Allah bilir.
Et tu seras dieu sait où!
Sabah sekizden önce yatağa girdiğim olmadı. Kaç fincan zehirli kahve içtiğimi Allah bilir.
Qui sait combien de cafés noirs j'ai pu avaler?
- Allah bilir daha neler olacak.
Allons-y.
- Allah bilir, Allah.
Dieu seul le sait.
Biz belemeyiz, Allah bilir.
On n'en sait rien.
Olabilir, ama Allah bilir onlar seni tanıyorm u.
Mais eux, ils te connaissent?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]