Bilirsin işte tradutor Francês
3,483 parallel translation
Bilirsin işte, sana tüm söylemem gereken, sevgilim.. Senden çok etkilendim..
Je dois avouer, ma biche, tu m'as vraiment impressionné.
- Bilirsin işte. Çok iyi arkadaş.
De grands amis, quoi.
Hasarlıdır. Bilirsin işte, tehlike işareti arıyorum.
Et bien, tu sais, je cherche le drapeau rouge
Bilirsin işte, koz falan.
levier et tout
Bilirsin işte ev hapsi gibi olacak. Hafifinden.
Tu sais, ça ressemble à une assignation à domicile.
Bilirsin işte.
Tu sais.
Yani bu muhtemelen program ile ilgili sürekli tartıştığımızdandır. Ama bilirsin işte.
Peut-être à cause du temps qu'on passait à se chamailler pour le moindre cadrage, mais...
Bilirsin işte, "hey, Fargo."
Vous... oh... "Oh, Fargo."
Bilirsin işte kızsal şeyler. Gülücük : ).
Tu vois, du bazar de fille normale L-O-L
Yani bilirsin işte yani...
Comme, tu vois...
Şu bahsettiğin toplumda bayanlar daha çok bunun gibi mi, yoksa bilirsin işte biraz daha Nick gibi mi?
La communauté dont tu parles, est-ce que les filles ressemblent... plus à ce genre ou tu vois... - plus genre Nick? - La ferme, Schmidt.
Bilirsin işte her zamanki şeyler.
- Comme d'hab.
Gerçekten nazik ve anlayışlı, bilirsin işte.
Elle est très gentille et pleine de compréhension.
Şirketler için bağımsız yazarlık yapıyor bilirsin işte.
Elle est rédactrice freelance pour la société.
Campbell'la şöyle bir şey düşünmüştük bilirsin işte, zor zamanlarda istediğin yere gidebilirsin.
Campbell et moi avions l'idée que cela pourrait être, vous savez, combien les temps sont durs et on ne peut aller nul part.
Bilirsin işte, Grey Poupon yazar üstünde sarı renklidir?
Vous savez, Grey Poupon ( marque de moutarde ), jaune?
Bilirsin işte, kafayı yemiş olarak.
Vous savez, fou.
Bilirsin işte.
oh, tu sais...
- Ah bilirsin işte.... - Çok heyecanlı olmalısın. Evet....
Combien vous devez être impatiente...
Bilirsin işte, kafamın içine yer etmişti.
- Et ça m'a pris la tête.
Bilirsin işte.
Tu comprends?
Bilirsin işte, ikinizin böyle güzel bir şeyi kaçırmanızı istemem.
Je n'aimerais pas que vous manquiez quelque chose tous les deux.
Bara gidersin, bir kızla tanışırsın, bilirsin işte bir kaç içki içersin ona da iki tek ısmarlarsın, biraz güldürürsün.
Tu peux y aller, rencontrer une fille, boire quelques verres, tu lui en paies deux, tu la fais rire.
- O, bilirsin işte o -
- Elle est...
Bilirsin işte, sanki birbirimiz için yaratılmışız.
C'est comme si on était faits l'un pour l'autre.
Bu... Bilirsin işte, neyse o.
C'est... tu sais, c'est ce que c'est.
Bilirsin işte, aynen söylediğin gibi...
c'est comme, tu sais, comme tu as dis...
Bilirsin işte.
Ben, tu vois.
Bilirsin işte, alışverişe ortak olabilirsin.
C'est juste, tu sais, tu pourrais aider un peu pour les courses
Kusura bakma ama normal bir muhabbet edebilir miyiz anlamaya çalışıyorum, bilirsin işte, göz teması filan.
Je suis désolé, mais j'essaye de voir si on peut avoir une conversation normal tu sais, avec, genre, un contact visuel et tout.
Bilirsin işte o, sert olanımız. Ben, şapşal olanım.
Tu sais elle est la sèche et je suis la maladroite.
Mike Chang ya da bir başkası değilim, ama bilirsin işte bunu yapabilirim- -
Je suis pas mike chang non plus, mais vous savez, je peux faire...
Bilirsin işte, burada müzik yapmak istiyorum.
J'ai envie de faire de la musique, et vous savez, être là.
Bilirsin işte...
Tu sais.
Yani, bilirsin işte.
Je veux dire, tu sais.
bilirsin işte onun için kadeh kaldırmak veya onun gibi bir şey he?
Tu sais, porter un toast ou quelque chose du genre pour célébrer sa vie, Tu vois?
Bilirsin işte başta espri olarak V.P. kullanıyorsun.
Vous savez, comme utiliser les initiales V.P. en plaisantant.
Orada benden iki üç seviye daha yüksek hatunlar kaldırdım. Yani bilirsin işte, dördüncü seviye.
J'ai réussi à choper des filles qui étaient 2 à 3 points plus belles que moi et voir même... des 4.
Bilirsin işte!
Tu comprends?
Bilirsin işte, politika.
Tu sais, c'es juste de la politique.
Bilirsin işte, sadece bir öpücük.
- Juste un baiser.
Anladım, gayet güzel, bilirsin, idare ediyorum işte.
Oh, oui, oui, bien, tu sais, je gère.
- Bilirsin işte, konuşma, hareket kabiliyeti idrar tutma.
Quels autres trucs?
Şey, dostum, bilirsin, ofisteyim işte. Bitirmem gereken bir evrak işi var.
Ouais, mec, je suis juste, tu sais, ici au bureau, rattrapant le retard sur la paperasse.
İş güç işte, bilirsin.
Les affaires tu sais
Bilirsin işte :
Du genre...
Bea, hastanede çalışıyor, biz de işte bilirsin...
Bea travaille juste à l'hôpital, donc nous sommes juste, tu sais...
- Ben traktör falan sürerken işte, bilirsin, şarkılar, dans etmeler falan.
En fait, je conduis des tracteurs... Chantant et, vous savez, la plupart des comédies musicales et vous savez
- Bilirsin, böyle şeyler işte. - Peki, birdenbire benim günüm o kadar da kötü gelmedi.
- tu sais, les choses comme ça. eh bien soudainement, ma journée n'a pas été aussi nul que ça après tout
Bilirsin, hazırlanıyoruz işte..
La routine. Je m'entraîne.
Bilirsin. Entrikalar işte.
Tu sais, la politique...
işte 8558
iste 115
ister 23
istediğim 46
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste 115
ister 23
istediğim 46
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
isterdim 117
işte böyle 2360
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
isterdim 117
işte böyle 2360