English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ A ] / Anlamı yok

Anlamı yok tradutor Francês

3,658 parallel translation
Hiçbir anlamı yok. Abuk subuk bir şey.
C'est du charabia.
Bundan bahsederek insanları incitmenin bir anlamı yok.
Il n'y a aucune raison d'en parler si ce n'est pour faire du mal aux autres.
Bir anlamı yok, bırak artık.
ça n'a pas de sens, laisse tomber.
Bana şikayet etmenin bir anlamı yok. Ben sadece güçsüz ve yaşlı bir kadınım.
Vous trouvez cela normal?
Pişman olmanın bir anlamı yok.
Je ne peux pas vivre sans elle.
Bu gençliğinin ilk çağlarındaki, sahte duygularının bir anlamı yok.
Ta profondeur infantile et factice, c'est du vent.
Tamam ama ben çalışmıyorum, bu yüzden söylediğinizin bir anlamı yok.
Mais je n'étudie pas, alors ça n'a pas vraiment de sens.
Hiçbir anlamı yok.
Ça n'a pas de sens.
Hiçbir anlamı yok.
Quel intérêt?
Ama bu tartışmayı yapmanın anlamı yok zaten yemek neredeyse hazır.
Inutile de discuter davantage, le dîner sera bientôt servi.
Bunların bir anlamı yok Mike.
C'est pas nous.
Bu herifle yüz yüze çarpışmanın hiçbir anlamı yok, bunu yapamayız.
On n'a aucune chance de les battre dans un affrontement direct.
Hiçbir anlamı yok.
Il ne vaut rien.
Bunun hiç anlamı yok.
Oh, ça ne change rien.
Hiçbir anlamı yok.
C'est absurde.
Yaşamın hiç bir anlamı yok.
- La vie n'a pas de sens.
Bunların hiç birinin benim için bir anlamı yok. Ben Doug Quaid'im, tüm bildiğim bu.
Je suis Doug Quaid, j'en sais pas plus.
Bir anlamı yok. Başka bir şey yok.
Il n'y a rien de plus à comprendre.
Hiç bir anlamı yok!
Ça ne signifie rien!
Bir anlamı yok.
Rien du tout.
Benim için anlamı yok.
Il ne signifie rien pour moi.
Onlar için hiçbir anlamı yok ama bizim için öyle şirin ki...
Ça ne leur sert à rien, mais c'est trop mignon.
Bunun hiç bir anlamı yok.
Cela ne fait aucun sens.
Suzy olmadan hiç anlamı yok.
Je vois pas l'intérêt, sans Suzy.
Gülmenin bi anlamı yok. Sik kafalı!
Et arrête de te marrer, ducon.
Gülmenin bir anlamı yok!
Arrête de te marrer.
Operasyonel eylem yapmanın bir anlamı yok.
Une action opérationnelle est vide de sens.
Bunun hiçbir anlamı yok.
Ca n'a même pas de sens.
Her şey bittiğine göre sürdürmemizin bir anlamı yok...
Donc, maintenat que c'est finit, on a plus à continuer de faire, vous savez...
Aman tanrım. Çileden çıkmanın bir anlamı yok "bundan dolayı" gibi bir kelime kullanarak.
Pourquoi tu es choqué et tu dis "d'où"?
Mahkeme onaylamadığı sürece bunları gözaltına almamızın bir anlamı yok.
À quoi bon faire des arrestations si le juge rejette les inculpations.
Bilmiyorum ama hiç anlamı yok.
Mais ça n'a aucun sens.
Yani, bir Clair-Dylan öpüşmesinin hiçbir anlamı yok.
c'est vrai, un baiser de Clair et Dylan ne signifierai rien du tout.
Hiç bir anlamı yok, ama sanki evrakları imzaladığım zaman, bir şey için kapıyı kapatacakmış gibi hissediyorum ve henüz bunu yapmaya hazır değilim.
C'est idiot, mais j'ai l'impression qu'en signant ces papiers je perdrai une chose à laquelle je tiens encore.
Satışlara bakmanın bir anlamı yok çünkü ilk saatlerde bakıp nasıl olduklarını bilmemin imkanı yok.
Ça ne sert à rien parce que je ne suis pas capable d'estimer la réception des joueurs dans les quelques premières heures.
Lider tablolarını indirip kontrol etmemin anlamı yok.
Ça ne sert à rien que je le télécharge pour regarder les tableaux de classements.
Bunun bir anlamı yok.
- Ça veut rien dire.
Bunun anlamı var mı? Elbette yok. Torpilli değil madem o zaman senin tarafından gönderilmiş bir ajan.
Il me semble qu'il faut des spécifications pour être embauché chez DN Group. tout le monde a des diplômes ici.
Hayır. Beni anlamıyorsun ki, partnerim olmana ihtiyacım yok.
Non, je ne te veux pas toi comme partenaire.
Bunun hiçbir anlamı yok.
Qu'est-ce que ce bordel encore?
- Herhangi bir anlamı bile yok.
- Ça ne veut rien dire.
Niye böyle bir şey Antwerp'te yok anlamıyorum?
- On devrait avoir ça à Anvers.
Bunun anlamı işkence yok, tecavüz yok, derisini yüzmek yok. Kafasına göğsüne birkaç mermi sadece.
Donc, pas de torture, pas de viol, pas de dépeçage.
Hayatımdaki hiç kimsenin bana bunun anlamsız olduğunu söylemesine ihtiyacım yok çünkü benim için anlamı var.
Qu'on ne me dise pas que ça vaut rien parce que ça compte, pour moi.
Baba, bunun anlamı daha fazla dini öğreti yok mu demek?
Papa, ça veut dire que nous n'irons plus au catéchisme?
Kitlesel yok oluş demek, gezegenimizdeki türlerin yarısı ya da dörtte üçünü kaybetmemiz anlamına gelir.
Cela signifie que nous perdrons la moitié, peut-être les trois quarts des espèces présentes sur la planète.
Bunun bir anlamı yok.
Corey!
Belki de tam anlamıyla yapmamışlardır, kan yok baksana.
Peut-être qu'ils ne l'ont pas fait. Il n'y a pas de sang sur le matelas.
Anlamıyorsun, başka bir seçeneğim yok.
Tu ne comprends pas. Je n'ai pas le choix!
Onun hâlâ çözemeyip de senin çözebildiğin tek bir senaryo dahi yok. Dediğimi anlamıyor musun?
Il n'y a pas un de vos scénarios auquel il n'ait pas déjà pensé, vous saisissez?
Bizim hiç.. ... bizim pazar alanında hiç yerimiz yok ki bu satışın tüm anlamı bu salak kampanyanın tüm amacı buydu.
Nous n'avons aucun nous n'avons aucun placement sur le Marketplace c'était la raison pourquoi nous avons fait cette vente pourquoi nous sommes entrés dans cette promotion stupide.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]