Bakma tradutor Francês
20,134 parallel translation
Evet, kusura bakma.
Je devais choses à faire.
Kusura bakma, davaya farklı bir açıdan bakıyorum sadece.
Désolé, je regarde l'affaire d'un angle différent.
Kusura bakma.
Désolé.
Kusura bakma, bir saniye.
Excusez-moi juste une seconde. Allo?
Dinle, kusura bakma ama şimdilik gözün kapalı kalmak zorunda, tamam mı?
Ecoute, je suis désolé, je dois te laisser ton bandeau pour l'instant, ok?
- Paketleme için kusura bakma. - Hayır, en sevdiğim kısımdır o.
Non, l'emballage est ma partie préférée.
Kusura bakma...
Uh... - Brian... - Ho mon dieu.
Kusura bakma, tam gitmek üzereydik.
Je suis désolé, nous allions partir.
Kusura bakma, yanımda biriyle geldim.
Je suis désolé, je suis avec quelqu'un.
Kusura bakma.
Je m'excuse pour ceci.
Kusura bakma Rebecca ama gerçek bu.
Je suis désolé, Rebecca, mais c'est vrai.
Aşırı dürüstlüğüm için kusura bakma.
Désolé d'être si honnête.
Bana öyle bakma.
Ne me regardez pas comme ça.
Kusura bakma.
J'en suis désolé.
Kusura bakma, sadece senin gibi erkekler bunu bazen komik buluyor. Bir erkeğin dadı olmasını.
C'est juste que les mecs comme vous trouvent drôle qu'un homme soit nounou.
- Yapma şunu. - Kusura bakma.
- Ne faites pas ça.
Bana öyle bakma.
Ne me regarde pas comme ça.
Kusura bakma Dan, işe gitmem için mesaj geldi.
J'ai reçu un texto du boulot.
Kusura bakma canım ama artık gitmen gerekiyor.
Vous devez quitter les locaux.
- Kusuruma bakma.
C'est ma faute.
Kusura bakma çat kapı geldim.
Désolé d'être venu comme ça.
Gözünü dikip bakma, sorun yok.
Ne le fixez pas. Ça va.
Kusura bakma kanka.
Désolé, mon pote.
Kusura bakma.
Je suis désolée.
Sonra da beni hiç tanımıyormuş gibi giderdin. Doğru konuşmuyormuşum gibi bakma.
Et ce, sans sourciller, et ne me dis pas que c'est pas vrai.
Sana inanmadığım için kusura bakma.
Désolée de ne pas t'avoir crue.
Doğru, kusura bakma. Buranın nasıl bir yer olduğunu söyleyebilir misin?
Désolée.
Pekala, dostum oyuncaklarını alıp gittiğimiz için kusura bakma ama...
Très bien, mon pote, désolé de voler tes jouets et partir, mais...
Kusura bakma, bir dahaki sefere iç organlarının erimesine müsaade ederim.
Désolée, la prochaine fois je laisserai fondre tes organes.
Bana inanmıyorsan kusura bakma ama başka ne söylenir bilmiyorum.
Je suis désolé si vous ne me croyez pas mais je ne sais pas quoi dire d'autre.
- Kusura bakma kızıl.
Soit dit sans offense, rouquin.
Kusura bakma ama "biz" mi dedin?
J'ai cru mal comprendre, "on" peut le remonter?
Tekrardan kusuruma bakma, açıklayacak olursam mevta zayıftı.
Encore, pour ma défense, Je décrirais le décédé comme mince.
Affedersin delikanlı boktan Fransızcamın kusuruna bakma ama biraz önce beni tehdit mi ettin sen?
Pardon, jeune homme, excuse mon putain de langage fleuri, mais c'est une menace?
Hiç bana öyle bakma.
Me regarde pas comme ça.
Rahatsız ettiğim için kusura bakma.
Pardon pour le dérangement.
- Bir şey yok, kusura bakma.
- Non, rien.
Kusura bakma, topuk dikenim var.
- Désolée, j'ai une fasciite plantaire.
Kusura bakma.
Désolée.
Kusura bakma, alarm kurmayı unutmuşum.
J'ai oublié de régler mon réveil.
Kusura bakma, senin işini yapmaya vakit bulamadım.
Désolé, je n'ai pas eu le temps de finir votre travail.
- Ona bakma sen.
- Ne l'écoutez pas.
Kusura bakma. Takım çalışmasına ayıracak başka yerim kalmadı.
C'est déjà trop de camaraderie.
Tamam. Sakın bakma.
- Et... ne regardez pas.
Ne yaparsan yap arkana bakma.
Quoi que tu fasses, ne regarde pas derrière.
Kusura bakma, istesen de istemesen de onunla yarışacağım.
Désolé, mais je vais le faire, que vous le vouliez ou non.
- O zaman sen de kusura bakma.
- Alors je suis aussi désolé.
Kusura bakma.
Il vous ou moi.
Bu kadar geç uğradığımız için kusura bakma.
On est désolé de passer si tard.
Kusura bakma!
Désolé!
- Bakma fırsatın oldu mu?
Tu les as lues?