Bakmayacağım tradutor Francês
292 parallel translation
Ve bir daha, en çok istediğim şeyi aramaya kalkarsam kendi arka bahçemden öteye bakmayacağım.
Si je decide de partir encore é la recherche de mes désirs, je chercherai dans mon proprejardin.
Evlenirsen de ben bakmayacağım.
Et je ne vous verrai plus si vous le faites.
Sana bakmayacağım. Buna ne diyorsun?
Je te couperai les vivres.
Davaya bakmayacağım.
Je ne m'en occuperai pas.
Hep istediğin gibi olmaya çalışacağım başka bir erkeğe bakmayacağım bile, asla!
Je ferai tout pour toi et je ne regarderai jamais un autre homme.
Başka bir kadına bakmayacağımı biliyorsun.
Tu sais que je ne regarderais pas une autre femme.
Arkama bile bakmayacağım çünkü beni sırtımdan vurmayacağını biliyorum.
Sans un regard en arrière, car tu ne me tireras pas dans le dos.
Hayır, bakmayacağım!
Pas question!
- Bakmayacağım.!
- Je ne la lirai pas.
- Hayır bakmayacağım.
Sortez. - Non.
Bakmayacağım.
Je ne regarde pas, sois tranquille.
Kesinlikle yok efendim, ama siz burası ile ne yapacağınıza karar verene kadar başka bir işe bakmayacağım.
Non monsieur, mais je ne peux rien planifier... tant que je ne saurai pas ce que vous voulez faire du château.
Geriye bakmayacağım... çünkü o zaman ne düşündüğümü anlarlar.
Je ne me retournerai pas, ils devineraient mes pensées...
Ona artık bakmayacağım.
Je ne veux plus m'occuper d'elle!
Ne olursa olsun, hiçbir kulübe hoşgörüyle bakmayacağımı söylemiştim!
Je vous ai dit que je ne pouvais tolérer aucune sorte de club!
- Kadınlara bakmayacağım, değil mi?
Je ne m'occupe pas des dames, non?
- Hayır, ben ona bakmayacağım.
- Non, je ne le regarderai pas.
Hayır, bakmayacağım.
Non, je n'allais pas répondre.
- Bakmayacağım, istemiyorum!
Laisse-moi...
Hayır bu kez ikinize de bakmayacağım.
Je ne m'occuperai ni d'elle ni de toi.
Ben... Ben bakmayacağım sana.
Je regarderai pas.
Sana bakmayacağım.
Je regarderai pas.
Buraya geldiğimde, Agnes'a bakıp bakmayacağımı sordu.
A mon arrivée, elle m'a confié Agnès.
Küçük Sam'e bakmayacağım.
Je regarderai pas ta zézette.
Özür için ararsa yüzüne bile bakmayacağım.
Même si elle m'envoie des fleurs, je lui pardonne pas.
O buralardan tüyünce, ayaklarıma kapanacaksın. O zaman da ben sana bakmayacağım.
Quand il aura foutu le camp moi, j'aurai plus envie, peut-être.
Davanıza bakmayacağım. Zaten bulaştınız.
Vous avez commencé.
Bakmayacağım.
Je ne vais pas regarder.
Ayaklarıma bakmayacağım, Başım yukarıda, gözlerim açık... kollar gergin, frame'i koru, kalçaları hareket ettir...
Ne pas regarder mes pieds, garder la tête haute, les yeux ouverts... Ies bras toniques, le maintien, les fesses relevées...
Söyledim sana, çocuğuna bakmayacağım, işte o kadar!
Je ferai pas la baby-sitter pour toi, un point c " est tout!
Tamam, bakmayacağım...
D'accord. Je ne regarde pas.
Aşağı bakmayacağım.
Et je ne regarderai pas en bas.
Ona ben bakmayacağım.
Je ne m'en occuperai pas.
Kendine iyi bak... artık. Çünkü ben sana bakmayacağım bu yüzden kendine iyi bakmalısın artık. "
Prends bien soin de toi, parce que je ne prendrai pas soin de toi.
- Baktın. - Bakmayacağım.
Tu as regardé!
Ben bakmayacağım. Çünkü kaybetmemiz imkansız.
Je vois pas comment on pourrait perdre.
Oraya bakmayacağım.
- T'es dingue? - Je vais pas aller voir.
Sana bakmayacağım.
Je ne te regarde pas.
Hatta ona bakmayacağım bile.
Je ne le regarderai même pas.
Sanırım oraya bakmayacağımızı düşündü.
Il a dû se dire qu'on n'irait pas lá-bas.
Sonbahara kadar bakmayacağını söyledin.
Tu m'as dit qu'il ne les regarderait pas avant l'automne.
Bir başka erkeğe göz ucuyla bile bakmayacağım.
Je n'en regarderai même pas un autre.
Ve biliyor musun, taksiye atlayıp, buraya davetsiz gelirken kusura bakmayacağınızı umut ettim.
J'ai dû prendre un taxi et venir ici... mais je veux pas m'imposer.
Kendi başımıza kalabileceğimiz, kimsenin bizi tanımadığı, kimsenin bize bakmayacağı bir yere.
N'importe où, où on sera seuls. Où personne ne nous connaît et ne nous dévisage.
Bu süre zarfında içkiye ve kadına bakmayacağız çünkü bunlar amacımıza zarar verebilir.
Deux : avant que la question soit réglée, nous renonçons à l'alcool... et aux femmes qui sont des articles dangereux.
Bakmayacağım.
Je ne regarderai pas.
O şeye bakmayacağına adım gibi emindim.
Je savais qu'il n'allait pas regarder.
Zengin ya da fakir olmasına bakmayacağım.
Riche, pauvre, je n'y regarderai pas.
Şimdi, Peg'in asla bakmayacağı bir yere saklamam lazım bunları.
Je dois trouver un endroit où Peg n'ira pas fouiner.
Mobilyaların arkasına bakmayacağım.
Je regarde pas au détail près.
Ona bakmayacağım!
Il est timide, c'est un débutant. Je ne le regarderai pas.
bakma 203
bakmadım 27
bakmak yok 20
bakmak ister misin 43
bakmama izin ver 24
bakmayın 26
bakmak ister misiniz 16
bakmaya devam et 34
bakma bana 21
bakmadım 27
bakmak yok 20
bakmak ister misin 43
bakmama izin ver 24
bakmayın 26
bakmak ister misiniz 16
bakmaya devam et 34
bakma bana 21