Benden tradutor Francês
64,669 parallel translation
Sayıya oynamak bir yana, benden kaybetmemi istedi.
Savonner des points était une chose, mais il voulait que je perde.
Benden korkuyorlar.
Je leur fais peur.
Neye olduğunu söyleyeyim, benden hoşlanıyor gibi görünmüyorsun.
Je dis ça parce que t'as pas l'air de m'adorer.
Benden seni Bonnie'yi rahat bırakman için ikna etmemi istedi, biraz konuştuk ve...
Il voulait que tu lâches un peu Bonnie.
Size benden tavsiye, vaktinizi harcamayın.
J'ai un conseil pour vous. Ne perdez pas votre temps.
Fakat buraya gelip benden çok daha beterini yaşamış başka insanlar görüyorum.
Mais je viens ici, et je... Je vois que d'autres sont dans de pires situations que moi.
Babandan kopardığım için benden nefret ediyor musun?
Tu me détestes de t'avoir prise à ton père?
Ben de benden korkuyorum.
J'ai peur de moi.
Benden daha iyi olduğunu sanıyorsun.
Tu as penses être mieux que moi.
Benden kurtuldun.
Tu t'es débarrassé de moi.
Benden daha iyi görünüyorsun.
Tu as l'air... mieux que moi.
Seni ekibime alıyorum ve benden çalıyorsun, öyle mi?
Je t'ai fait rentrer dans mon équipe, et tu me voles?
Benden daha iyi atıcısın.
Tu tires mieux que moi.
Bana Spode'i veren kimse benden iyilik bekleyebilir.
Celui qui me livrera Spode recevra un traitement de faveur.
Benden tekliflere açık olmamı istedi.
Il voulait que je sois "plus ouvert" aux propositions.
Tüm harcamalar benden, VIP geçişler ve aletler. - Karlar Ülkesi için sahne arkası.
Je paierai tout, je prendrai des tickets VIP, des passes backstage pour La Reine des neiges.
- Birkaç gün önce benden ayrılacağını söyledin.
Il y a peu, tu as dit que tu me quitterais.
Sonra bunu bir daha yaparsam benden ayrılacağını söyledi.
Elle a dit que si je recommençais, elle partirait.
Direnmeye çalıştım ancak benden çok daha iriydi.
J'ai voulu me débattre, mais il était beaucoup plus grand que moi.
Benden vazgeçme bebeğim.
Ne perds pas espoir en moi.
Çocuğumuzu boğazlayan bir piç kurusu varken sinirini benden mi çıkaracaksın?
C'est contre moi que tu t'énerves? Pas contre le petit connard qui la frappe?
- Benden hoşlandığını biliyorum.
Tu as des sentiments pour moi.
Benden nasıl bir şey yapmamı bekliyorsun Celeste? Yardım etmenizi.
- Qu'attendez-vous de moi?
Benden daha çok yararı dokunacaktır.
J'espère que ça vous aidera plus que moi.
Görüyorsun, Julia... Görme yeteneğimi benden alan o değildi.
Vois-tu, Julia, elle ne m'a pas privé de la vue.
Zararlı maddelerden arınır ve odanın benden uzak köşesine oturur, çok çok uzağıma.
Il serait décontaminé, et à l'autre bout de la pièce, très, très loin.
- Benden daha yeteneklisin.
Vous êtes doué. Moi, j'ai deux talents.
Ama benden daha şanssız biri için çalışmayacağım.
Je bosserai pas pour un mec malchanceux.
Pek mümkün olmayan vefatım durumunda da nöbeti benden devralacaksın.
Dans l'improbable éventualité de ma mort, vous vous chargerez de me veiller.
- Benden kaynaklı bir sorun mu?
Avec moi?
Benden söylemesi, öyle böyle işe yaramıyor yani.
Elle a mis au point une méthode, et ça marche comme un charme.
Burada sadece biz varız ve öğrenmek benden aşağıdakiler için.
Il n'y a que nous, et l'apprentissage est en dessous de moi.
Cevaplarını testi yapan kişiden, yani benden başkası bilmeyecek.
Personne d'autre que moi ne connaîtra vos réponses.
- Bunu benden saklayacak mıydın?
- Tu allais me le cacher?
Bu benden çok annem için bir kayıp oldu.
C'est plus une perte pour elle que pour moi.
Zaten benden nefret ediyorlar.
Je sais ce que je vaux.
Benden bu kadar. " O zaman Vivid Video ile sözleşmem vardı.
J'avais signé un contrat avec Vivid Video à l'époque.
Bir filme seçilmiştim. Kalbimi hisset. Benden önce bir sahne çeken biri vardı, sektörde çok iyi tanınan, ünlü bir aktris, yakın arkadaşım.
J'ai été choisie pour un film et quelqu'un faisait la scène avant moi, un actrice très connue dans le milieu, une bonne amie à moi.
"Benden bu kadar." dedim.
J'en ai fini avec ça.
Yaptığı ilk iş, oğlumu alıp benden kaçırmak oldu. Bu, kalbimi kırmıştı.
La première chose qu'elle ait faite, c'est prendre mon fils et l'éloigner de moi, ça m'a brisé le cœur.
Benden kendiliğinden ayrıldı yani.
Il a rompu avec moi tout seul.
Benden bir şey saklıyorsun!
Tu me caches quelque chose!
Jessica benden çok daha güzel.
- JESSICA Jessica est bien plus jolie que moi.
Orada benden bahsediyor mu?
Elle parle de moi?
Benden kendiliğinden ayrıldı yani.
Il a rompu tout seul.
Çikolata benden.
Je paie le chocolat.
İkisi de benden.
Je paie les deux.
Sadece kim olduğunu duymak için başlarını dinleyip benden sonrakini öğrenince kasetleri ona verdim.
Dès que j'ai compris de qui ça venait, j'ai cherché le suivant et j'ai fait suivre.
Benden uzak dur, tamam mı?
Ne t'approche pas de moi.
Benden daha büyük bir yalancı.
Un plus gros menteur que moi.
- Benden yaşlı.
- Elle est plus vieille que moi.
benden bu kadar 130
benden uzak dur 398
benden ne istiyorsun 357
benden hoşlanıyor musun 28
benden olsun 24
benden sana 27
benden korkma 17
benden nefret ediyor 82
benden korkuyorsun 19
benden hoşlanıyorsun 20
benden uzak dur 398
benden ne istiyorsun 357
benden hoşlanıyor musun 28
benden olsun 24
benden sana 27
benden korkma 17
benden nefret ediyor 82
benden korkuyorsun 19
benden hoşlanıyorsun 20