English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Benden pas

Benden pas tradutor Francês

11,573 parallel translation
Benden mucize bekleme.
Je ne fais pas de miracles.
- Benden daha iyi değil.
Hum, il n'est pas meilleur que moi.
Tamam ama cumartesiye kadar benden haber almazsan tur otobüslerine bindiğimi anlarsın.
Bien, mais si tu n'as pas de mes nouvelles d'ici samedi, tu sauras que je suis montée dans leur bus de tournée.
Benden sakladığın her neyse geç kalmanı istemiyorum.
- Je ne veux pas que tu sois en retard pour quelque soit ce que tu me caches.
En azından yaşadığım sürece benden yardım kabul etmeyecektir ve yazarlıktan kazandığı para da iki kişi için yeterli gelmeyecektir.
Elle n'acceptera aucune aide de ma part, pas tant que je serai en vie. Et l'argent qu'elle gagne en écrivant ne suffira pas pour deux.
Benden vazgeçemezsin.
Tu ne peux pas me laisser tomber.
Lütfen benden bunu esirgemeyin.
S'il te plaît ne m'enleve pas ça.
Benden kaçamazsın!
Tu ne peux pas t'échapper.
Bir daha benden alamayacaksın.
Tu ne vas pas encore me l'enlever?
Benden nefret etmeyen bir kadın var hayatımda.
J'ai une femme qui ne me déteste pas,
Bak, bana göre de değiller, ama ne kadar kulağa saçma gelse de, bu Teddy'nin benden istediği bir şey.
Ecoute, ce n'est pas mon truc, mais aussi bête que ça en a l'air, c'est ce que Teddy voulait de moi.
Hayır, benden hiçbir şey beklememelisin.
Non, tu ne devrais pas attendre quelque chose de moi.
- Benden hiçbir şey istemedi sadece laflıyoruz.
Il n'a pas me demander quoi que ce soit. - Nous sommes juste avoir un chat.
Neden ona benden bahsetmek istemediğini itiraf etmiyorsun sadece?
Pourquoi t'admets juste pas que tu veux pas lui parler de moi?
Benden spermimi bağışlamamı istemedi bile.
Elle n'a même pas eu à me demander mon sperme.
Eğer sizi uyuşturmak isteseydim benden şüphelenmemeniz için bir bardak da ben alırdım.
Si je voulais vous droguer, j'aurais pris un verre aussi pour ne pas me faire suspecter.
Ş ž imdi cinayetle yargılanmayacağım ve bu şekilde hem popüler kalıp, hem de kariyer hedefimde kalabilirim ve Chad Radwell de benden ayrılmaz.
Je ne serai pas poursuivie pour meurtre, je pourrais rester populaire, suivre mon plan de carrière et Chad Radwell ne me larguera pas.
Bak şimdi, Eğer bir saat içinde benden haber alamazsan, bu numaradan Robertson'ı ara. - Anladın di mi?
Si t'as pas de nouvelles de moi dans une heure, appelle Robertson à ce numéro.
Benden daha güzel burunlu ve daha kötü bir garsonun olabileceğini hiç düşünmemiştim, ama bakınız şekil A.
Je ne croyais pas qu'il puisse exister quelqu'un qui ait un plus joli nez ou qui soit moins doué que moi pour servir, mais nous y voilà.
O, benden genç ve herkes biliyor ki anne olayı artık seksi değil.
Elle est plus jeune que moi, et tout le monde sait que la maman c'est pas sexy.
Kahkaha gazı benden komik değil, hiçbir şey yok üstümde.
Le gaz hilarant n'est pas drôle, il me fait rien.
Benden nefret ediyor ama yine de deneyeyim.
Il ne peux pas me blairer, mais je vais quand même lui parler.
Evet ama ben senden ayrılacağım, sen benden değil.
Je me sépare de toi pas l'inverse.
Bu fikrin benden çıktığını da söylemeyeceksin.
Ne dis pas que c'est moi.
Çok değerli cumartesimi benden daha iyi bir hayata sahip olabilmeleri için o çocuklara sürücülük yapmayacağım.
Je ne vais pas gâcher mon samedi à conduire ces enfants gâtés vers une vie meilleure que je n'ai jamais eue.
Ve bana davranış tarzın yüzünden benden hâlâ özür dilemedin. - Hadi ama Lois.
Et tu t'es pas excusé pour la façon dont tu m'as parlé.
Dur biraz, benden bahsediyorsun değil mi?
Attends, tu es entrain de parler de moi, n'est-ce pas?
Saat altıdan sonra izin verilmiyor ama Salmaan benden hoşlanıyor.. ... o yüzden kullanmama izin veriyor.
Il n'a pas le droit après six heure, mais Salmaan m'aime, alors il m'as laisser avoie ça.
Sen benden sır saklamayan tek insansın, ve ben de sana aynısını borçluyum.
Tu es la seule personne dans ma vie qui n'a pas de secrets pour moi et je te dois la même chose.
Umarım benden nefret etmezsin.
J'espère que tu ne me détestes pas.
# Muhteşem akortum için benden nefret etme. #
♪ Ne me détestez pas pour ma parfaite hauteur ♪
Evet, kız arkadaşımın benden daha güçlü olması pek hoş bir şey değil.
Ouais, avoir une copine plus forte que soi, c'est pas vraiment cool.
Bilmiyorum ve bunlar kokain yüzünden olmadıysa benden çıkmış demektir.
Je ne... Et si ça ne venait pas de la poudre alors ça venait de moi.
Benden bahsediyor musun?
Tu lui parles pas de moi?
Benden ne istediğini anlayamıyorum.
Je ne comprends pas ce que vous attendez de moi.
Benden hoşlanmadığını biliyorum Daisy. Benim senden hoşlandığım gibi.
Vous ne m'aimez pas, Daisy, pas de la même façon que je vous aime.
Arkadaşınla olmamı istiyorsan, benden senin yanında kalmamı isteme.
Si vous voulez que je courtise votre amie, ne me demandez pas de passer un autre moment avec vous.
Zaman geçtikçe, kalbin benden uzaklaştı.
Le temps n'a pas rapproché ton cœur du mien.
Winston, hayatımda ilk kez tam anlamıyla çulsuz değilim ve ve benden paramı saçmamı mı istiyorsun?
On doit faire quelque chose. Winston, pour la 1ère fois de ma vie, je ne suis pas fauché, et tu voudrais que je dilapide mon argent?
Onu benden uzak tut Nick.
Ne la laisse pas m'approcher, Nick.
Ama sonu pek iyi olmadı çünkü Grimm ve arkadaşları onu benden çaldı. Sean da dâhil. Grimm'in annesi de var bir de.
Mais ça ne s'est pas bien passé, parce qu'elle a été enlevée par le Grimm et ses amis, y compris Sean, et la mère du Grimm qui, au passage, t'a tuée...
Gibbs'in benden neler aldığını bilmiyorsun galiba Ajan Fornell.
Peut-être que vous ne savez pas, Agent Fornell, ce que Gibbs m'a pris.
Bunu benden duymadın.
Et ça ne vient pas de moi.
Bunu yaparak benden kurtulamazsın.
Joshua : Ça ne va pas me faire partir.
Chavez'in benden haberi yok.
Chavez ne sait pas pour moi.
Biliyorsun, Senin için kılımı bile kıpırdatmam adamım... Benden birşey dileyene kadar.
Je ne ferai rien pour vous tant que vous ne m'offrirez pas une chose.
Patronunun benden hoşlandığını sanmıyorum.
Je crois que ton patron ne m'aime pas.
Ama geri döndüm. Ve benden habersiz işiniz yok.
Je suis de retour, et vous n'aviez pas à passer au-dessus de moi.
Birinin bana ihtiyacı yok. Diğeri de benden nefret ediyor. Ben de Res'i düşünmeye başladım.
L'un n'a pas besoin de moi et l'autre me déteste, je pensais donc à la réserve.
Sen benden para almamıştın.
Tu ne nous as pas fait payer.
Benden bunu isteyemezsin.
Tu ne peux pas me demander ça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]