Bir saat mi tradutor Francês
539 parallel translation
Bir saat mi? Saat tam 3.00.
Il est près de 15 h!
Beyefendilere içki ikram etmek için çok mu erken bir saat mi?
Il est tôt pour vous offrir à boire.
- Bir saat mi?
- Une heure?
Janoth beni ne sanıyor? Et ve kan yerine yayları ve çarkları olan bir saat mi?
Qu'est-ce qu'il croit, Janoth... que je suis une horloge avec un mécanisme et des ressorts?
Arabayla oraya gitmeniz ne kadar sürdü? Bir saat mi? İki mi?
Ça vous a pris combien de temps en voiture, une heure, deux?
Elmas ve platinden bir saat çalınmış. Haberin yoktur herhalde, değil mi?
Tu ne sais rien au sujet de la montre en platine et diamants qui a été volée, bien sûr?
Anladın değil mi, gemi yanaştıktan bir saat sonra.
C'est compris? Environ une heure après notre arrivée.
Yeni bir tür çalar saat mi?
Un nouveau réveil?
Nasıl? Bir saat kadar önce bir İngiliz... bayanla çay içiyordum. Onu gördünüz değil mi?
Je prenais le thé, il y a une heure... avec une dame anglaise.
- Evet. Yaşınızdaki bir bayan için saat geç değil mi?
Vous veillez bien tard.
Silah sesini duymadan bir saat evvel yatmıştınız, öyle mi?
Vous dormiez depuis une heure?
Söylesene bir kızı aramak için tuhaf bir saat, değil mi?
Je voulais te le dire... malgré l'heure tardive.
Bir saat mi?
Une heure?
Güneşli bir öğleden sonra saat 3'te mi?
Un peu tard? Tard? 3h?
- Bir saat önce mi?
- Il y a une heure?
- Sizin için biraz geç bir saat değil mi?
- Plus tard que je ne pensais.
Bir mektup yollamış. Onu da gelinliğini giyerken saat 8.40'ta almış, değil mi?
Qu'elle reçut alors qu'elle s'habillait à 9h moins 20?
- Çok basit. İlaç bir saat içinde mi etkisini gösteriyordu?
Le poison met une heure à agir.
Virginia. Virginia, sana bir saat önce o bebeği Janey'ye götürüp kendininkini getirmeni söylemedim mi?
Je t'ai dit de rendre cette poupée et de rapporter la tienne.
- Eve gelmek için geç bir saat değil mi?
- Bonsoir, Barney. - Vous rentrez tard.
Beni şaşırttınız? Bir saat önce geleceğimizi bile bilmiyorduk, öyle değil mi?
Il y a une heure, nous n'y pensions pas...
Sarah, som altın bir saat bükülebilir mi dersin?
Sarah, peut-on tordre une montre en or massif?
- Bir dolarlık som altın saat almak gibi mi?
- Une montre en or pour un dollar?
Ballard'ı görmeye mi gittin mi? Herşey ayarlandı. Saat 3'te, Nan Hogan aşağıdaki pencerede bir silahla hazır bulunacak.
À 3 h, Nane Hogan sera sous cette fenetre avec un revolver.
Biliyorum ama sonuçta bu bir Davud Yıldızı, değil mi? Annele, saat neredeyse 8 oldu.
Mais c'est quand même l'Etoile de David... ll va être 8 heures, Annette.
Bu bir hafta için mi, yoksa bir saat için mi?
C'est à la semaine, à l'heure?
Ben hiç kimseye saat sormadım değil mi? Asla kimseden bir şey istemedim.
Jusqu'ici je ne t'ai jamais rien demandé, pas vrai?
- Bir saat yeter mi?
Dans une heure, ça te va?
Yarım saat önce burada çatal değnekle * kızımı bulmak isteyen bir adam vardı. Anlıyorsunuz, değil mi?
On vient de nous proposer de retrouver Amanda à l'aide d'une baguette magique.
Garip bir saat değil mi?
Curieuse horloge, non?
Calder sana bir saat verdi, öyle mi?
Calder t'a donné une heure, hein?
Bir saat içinde mi?
Dans une heure!
Bir dakika. Bayan Easton bir yanlışlık mı var? Saat kaçta duş alıyordum, 7 : 35 mi, 7 : 37 mi?
Mlle Easton, à quelle heure puis-je me laver?
O zaman saat on bir diyelim mi?
Disons vers 11 heures?
Van Morgan. Bir peder için de geç bir saat değil mi?
Van Morgan. ll n'est pas un peu tard pour un pasteur?
Esas amaç birliğin bir saat izin almasını engellemek değil mi?
N'est-ce pas plutôt d'éviter qu'on ait une pause?
İçinizden biri, Mangafranni adında bir kadını bekleme odasından alıp, saat 10 : 00 gibi Holly 5'e götürdü mi?
L'un d'entre vous a-t-il pris une patiente nommée Mangafranni dans la salle de repos pour la ramener à Holly 5 vers 10 h?
Saat 5 mi dedin? O zaman biz bir yemek daha yiyelim.
Si vous avez dit 5 heures, on va pouvoir déjeuner aux frais du gouvernement.
Bir saat içinde mi?
Restez ouvert. Dans une heure?
Bir kaç saat mi? Bu bir felaket olabilir.
Il sera peut-être trop tard!
Dinle, saat 08 : 00 ya da 09 : 00 gibi kapıdan bir araba geldiğini farkettin mi?
Vous n'avez pas remarqué... une voiture sortir par ici entre 20h et 21 h?
- Hidrolikleri kontrol ettin mi? - Bir saat önce.
- Et la direction?
- Bir kaç saat mi? - Neden onlara istediği şeyi vermiyorsunuz?
Donnez-leur ce qu'ils veulent!
Merak ediyordum, acaba bana söyleyebilir misiniz, saat 17 : 00, 17 : 30 bir boğa güreşi için bıraz geç bir zaman değil mi?
Est-ce prudent de toréer le soir vers 17h30?
Rüzgara karşı osursaydım, bir saat içinde işsiz kalırdım, değil mi?
J'ai qu'à péter contre le vent et je serai viré en une heure.
- Çok güzel bir saat değil mi?
- Elle est ravissante, non?
Neredeyse bir saat oldu ; artık çıkması gerekirdi değil mi?
- Ça fait presque une heure, elle devrait être sortie.
- Yani saat, doğru zamanda çaldığında kapağı açılacak ve gizli bir geçit mi çıkacak diyorsun?
Tu veux dire que, lorsque le cadran pointe sur la bonne heure, elle s'ouvre sur un passage secret?
- Güzel bir saat, değil mi?
- Elle est belle, non?
- Bir saat içinde mi?
- En une heure?
Ve siz de bu kabul formuna sayıyla "bir" mi yazdınız? Bu "bir saat" anlamına mı geliyor?
Et avez-vous porté le chiffre "un" sur la fiche, ce qui signifiait une heure?
bir saat sonra 47
bir saat 138
bir saat önce 42
bir saat kadar önce 20
bir saat içinde 57
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
bir saat 138
bir saat önce 42
bir saat kadar önce 20
bir saat içinde 57
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004