Bir saat içinde tradutor Francês
3,300 parallel translation
Özel bir jet bir saat içinde sizi alacak ve onun seçtiği tarafsız bir bölgeye götürecek.
Un jet privé vous prendra dans une heure et vous déposera sur un site neutre.
Merak etme, iyiyim ama her ihtimale karşı, önümüzdeki bir saat içinde benden haber alamazsan, kraterin olduğu yere gel ve beni bulmaya çalış, tamam mı?
Je vais bien, mais si je ne rappelle pas d'ici une heure, viens me chercher au site du cratère, d'accord?
Henüz saat çok erken ama bir saat içinde tam tekmil orada oluruz.
C'est l'aube ici actuellement... mais nous pouvons nous démobiliser et nous rendre sur le site dans une heure.
Sahte gazeteci kimliğiyle yakalanırlarsa bir saat içinde Peter Jenning asılır.
Si on les arrête avec de fausses cartes, des journalistes vont payer.
Bir saat içinde ayrılıyoruz.
On largue les amarres dans une heure.
Bir saat içinde orada olacağız.
On sera là d'ici une heure.
Bir kilometre içinde herhangi bir polis ya da ajan görürsem kafasını postada bulursunuz. Bir saat içinde orada olun.
Si je vois le moindre agent, vous recevrez sa tête par la poste.
O bir saat içinde kurye tarafından merkeze başlar.
Ça part au siège par coursier dans une heure.
Bir saat içinde.
Dans une heure.
Gare du Nord, Pier 4, bir saat içinde.
Gare du Nord, quai 4, dans une heure.
Şimdi, Joyce bir saat içinde yanında yağsız sosla birlikte bu karışık salatayı...
Dans la prochaine heure, Joyce devra manger une salade avec vinaigrette à côté...
Hepsini bir saat içinde mideye indirmesi gerekiyor.
Il faut que ça descende et que ça ne remonte pas.
Bir saat içinde görüşür müyüz?
Donc on te revoit dans une heure?
Bir saat içinde, kamera karşısında olmam gerekiyor ve şu anda başım kanıyor.
Je dois être devant la caméra dans une heure et je saigne à la tête!
Evet. Pek, saç ve makyaj için bir saat içinde senin odanda olacak.
Ta coiffeuse sera là dans une heure.
Bir saat içinde düğün var.
Plus qu'une heure.
Bir saat içinde Diaz'da ol. Basın konferansı düzenlenecek.
Soyez là-bas dans une heure, pour la conférence de presse.
Bir saat içinde Kennedy Meydanında olmam lazım.
- Je dois être à Kennedy dans une heure.
Grimaldi'lerin kraliyet avukatlarıyla bir saat içinde görüşmeyi planlıyor bu yüzden şu waffle olayını başka zamana ertelesek?
Cyrus doit appeler leur avocat dans une heure. On sortira une autre fois.
Uçak bir saat içinde burada olacak efendim.
L'avion devrait être là dans une heure, monsieur.
Listemizi size bir saat içinde biriyle göndeririz.
j'enverrai quelqu'un avec notre liste dans une heure environ.
Adams bir saat içinde görevini teslim edecek.
Adams reconnaîtra sa défaite dans moins d'une heure.
Bir saat içinde harekete geçip seni resmen kapatmaktan başka çarem kalmayacak.
Dans une heure, je serai obligé de vous faire disparaître.
Bir saat içinde gelirseniz, yardımcı olabiliriz.
Il faut revenir dans une heure.
Ama bir saat içinde ofisimde ol, geç kalma.
Sois à mon bureau dans une heure.
Bir saat içinde bir aktrisle görüşmem var.
J'ai rendez-vous avec une actrice dans une heure.
Dans bir saat içinde falan başlıyor.
Le bal commence dans, quoi, une heure.
10 milyon dolar 24 saat içinde seçtiğin bir banka hesabına yatacak.
10 millions, virés sur le compte de votre choix en moins de 24 heures.
Altı saat içinde, seni Yemen'e giden bir uçağa bindireceğim.
Vous prendrez l'avion pour le Yémen dans six heures.
Bak, seni bir kaç saat içinde ben arasam?
Je peux vous rappeler tout à l'heure?
24 saat içinde bir şey getir, yoksa işinden olursun. Siktir!
T'as 24 heures pour me donner quelque chose si tu veux pas être viré.
Birkaç saat içinde uyanacaksın ve bir kez daha eski Hauser olacaksın.
Dans quelques heures, tu te réveilleras et tu redeviendras le Hauser que tu étais.
Kim'i 12 milyon kişinin yaşadığı bir şehirde 72 saat içinde buldun.
Tu l'a retrouvée dans une cité de 12 millions d'habitants en 72 heures.
İki saat içinde büyük bir basın toplantım var.
J'ai une conférence de presse dans 2 h.
Efendim, geçtiğimiz bir kaç saat içinde MS-BİR'de çok ciddi bir ihlal oldu.
Monsieur, depuis moins d'une heure, un incident majeur s'est produit... à bord de la prison Supermax M.S. 1.
Yemen'de bir sorgu elemanım var, 8 saat içinde orada olabilir.
Mon interrogateur y sera dans huit heures.
2 saat içinde orada olabilecek bir ekibim var, Jo'burg'da.
L'équipe à Johannesburg peut y être dans deux heures.
Bir kaç saat içinde ayrılıyoruz.
Nous partons d'ici quelques heures, Liv.
Koyda yuttuğu larva,... 8 saat içinde tam büyüklükte bir parazite dönüştü.
Les larves qu'il a avalé dans la baie ont grossis pour atteindre leur taille définitive en 8 heures depuis la soupe toxique.
Eğer bu adamın karısına bir kat inşa etmesi için sekiz saat içinde yeteri kadar parke ayarlayamazsam beni FTK'ya rapor edecek.
J'ai huit heures pour trouver du bois pour le patio d'une femme, sinon son mari me dénoncera à la CFC.
Bir kelimeyi hayatınız boyunca ilk kez duyduğunuzda, aynı kelimeyi yirmi dört saat içinde yeniden duyduğunuzu fark ettiniz mi hiç?
Vous avez remarqué, quand vous entendez un mot pour la première fois, vous allez le réentendre dans les 24 heures?
Belki benimle taşak geçmeye çalışmazsan sonraki yirmi dört saat içinde bir kez daha duyarsın.
Peut-être tu vas le réentendre dans les 24h. Si t'essaies pas de m'entuber.
- Bir saat içinde hazır olacaklar.
Ça sera prêt dans 1 heure.
Önümüzdeki 48 saat içinde kendimin ve oğlumun pılısını pırtısını toplayıp iyi havası ve ucuz içkileri olan ama suçlu iadesi olmayan bir ülke bulmak zorundayım ve siz bana kalkmış yanlış adamı mı getiriyorsunuz?
J'ai 48 heures pour me réunir avec mon fils et pour trouver un pays qui n'a pas de traité d'extradition, où il fait du beau temps et où il y a des boissons à petits prix, et tu me ramenes ce connard ici!
Bir kaç saat içinde evde olacakmış.
Elle sera là dans quelques heures.
Bir kaç saat içinde Viyana olmayacak.
Dans quelques heures, Vienne cessera d'exister.
Nate, taksi reklamları aldı ve bir tanesinin içinde fotoğraflanmamın eğlenceli olacağını düşündü yani saat 10'da blogumun yayınlandığı saatte.
Nate a acheté des publicités pour les taxis et pensait que ce serait rigolo qu'on me voit sur une de ces pubs. alors que mon blog est lancé à 10h.
Bu gece, yalnız bir iki saat içinde birkaç inç yağış düştü.
Plusieurs centimètres d'eau sont tombés en quelques heures ce soir.
Birkaç saat içinde tam bir rapor vereceğim. Harika.
je te donnerais un rapport entier dans quelques heures bien,
Bir kaç saat içinde seni arayacak ve sen de temsil etmemize izin vermesi için onu ikna edeceksin. Dur.
Dans quelque heures, elle va vous appeler, et vous devrez la convaincre de nous laissez la représenter.
Bir Tweet attığı an, istediği yere 2 saat içinde binden fazla kişi topluyor.
Qui peut poster un tweet et avoir plus de mille personne qui viendront n'importe où en moins de deux heures.
bir saat sonra 47
bir saat 138
bir saat mi 31
bir saat önce 42
bir saat kadar önce 20
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir saat 138
bir saat mi 31
bir saat önce 42
bir saat kadar önce 20
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028