English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Bir şey daha vardı

Bir şey daha vardı tradutor Francês

340 parallel translation
Devam et. - Evet, bir şey daha vardı.
Comment on peut avertir des marches?
Ve bir şey daha vardı hayatım boyunca hissetmediğim bir şey.
Et il y avait autre chose, une chose que je n'avais jamais connue...
Başka bir şey daha vardı.
Il y avait autre chose.
Size sormak istediğim bir şey daha vardı?
Il y a une chose que j'aimerais vous demander.
O arabada başka bir şey daha vardı.
Il y a eu autre chose de transporté.
Okyanusun dibinden alınan, yeni güçlü enerji Atlanti artık bilim adamlarının elinde! Ama hepsi bu değil.Bir şey daha vardı.
La nouvelle et puissante énergie de l'Atlanti, arrachée aux profondeurs de l'océan, est maintenant entre les mains des scientifiques.
Aldo, dün akşam konuşmamız gereken başka bir şey daha vardı.
Hier soir, on avait d'autres choses à se dire.
Bir şey daha vardı ama unuttum.
Si, mais je ne m'en souviens plus.
Belki gelen başka bir şey daha vardır.
Il y a peut-être autre chose qui pousse aussi.
İkisi de Picasso seviyordu. Bir şey daha vardı.
Ils aimaient Picasso et il y avait autre chose :
Başka tuhaf bir şey daha vardı.
Il y avait une autre chose étrange.
- Bir şey daha vardı.
- Il y a autre chose, monsieur.
Başka bir şey daha vardı...
J'ai aussi découvert autre chose.
Sonra... dikkatini dağıtan başka bir şey daha vardı. Çok daha dikkat dağıtıcı...
Quelqu'un d'autre le troublait cependant bien plus :
Belki başka bir şey daha vardı.
Peut-être y avait-il autre chose, aussi.
Bir şey daha vardı.
Encore une chose.
Bir şey daha vardı, ışık gibi.
Et il y a eu autre chose. Comme une lumière.
- Bir şey daha vardı.
- Et il y avait autre chose.
Ama o mektuplarda başka bir şey daha vardı.
Mais il y avait autre chose.
Hayır, ondan önce bir şey daha vardı.
- Non, il y avait autre chose avant.
Ama başka bir şey daha vardı... daha derinde. Daha çirkin.
Mais il y avait quelque chose... de plus profond, de plus moche.
Burada başka bir şey daha vardı.
Il y avait quelque chose, là.
Orada başka bir şey daha vardı.
Il y avait autre chose ici.
Ona eklenmiş bir şey daha vardı.
Un outil était fixé au bout.
Körlükten daha kötü şeyler vardır. Hiç kimse bir şey yapmazsa, bilgi cahillikten daha korkunç olabilir.
Savoir est encore pire que de ne pas voir quand on ne peut rien faire.
Kafamda daha önemli bir şey vardı.
J'avais de plus grandes ambitions.
İyi bir silahtan daha güzel olan sadece iki şey vardır.
Il y a seulement deux choses plus belles qu'une arme.
Bütün kanunlardan daha güçIü bir şey vardır. O da aile onurudur.
Il y a une loi- - plus forte que toute loi écrite- - l'honneur familial.
Bir başkasının ölümünü görmekten daha cesaret ve gayret verici çok az şey vardır.
Rien n'est aussi encourageant et stimulant que de voir quelqu'un mourir.
" Daha yanına alacağın bir sürü şey vardı ;
" II y a beaucoup de choses que tu aurais dû amener.
Philadelphia'lı bir avukattan daha kurnaz olan bir tek şey vardır... İrlandalı bir avukat.
Si vous croyez m'avoir en cherchant á piquer mon amour-propre, cher confrère, vous faites fausse route.
Sizden daha fazla bir şey istemeyeceğiz, ama... her zaman bir ama vardır, ve eminim, siz de bunun bilincindesinizdir,
nous ne vous demandons rien de plus, mais, il y a toujours un "mais", et je suis sûr que vous en êtes conscient?
Bir şey daha vardı.
Il y avait autre chose.
Dile düşmekten daha beter bir şey vardır o da, dile düşmemek.
Il n'y a qu'une chose pire que de faire parler de soi, c'est de ne pas faire parler de soi.
Kafamda bundan daha etkili bir şey vardı.
Ben, je pensais à quelque chose de plus convaincant.
Orada bataklıkları kurcalayan birkaç akılsız holigan daha vardı ama onlar bir şey bilmiyordur.
Quelques hommes de main fouillent les tourbières, mais ils ne sont au courant de rien.
Yoksa yapacağı daha önemli bir şey mi vardı?
Ou avait-il autre chose à faire?
Sanırım yapacağı daha önemli bir şey vardı.
Je pense qu'il avait une chose importante à faire.
Kirli bir mutfak, çok eski bir tava ve bir kaç şey daha vardı.
À l'intérieur, il y avait une cuisine sale avec une vieille poêle et des casseroles.
Subay istihkakını yürütmekten daha kötü bir şey vardır
Une seule chose est pire que de dérober les rations des officiers.
Adanın diğer tarafına, Martı Koyundan otele... giden patikaya doğru koştu. Bu arada yapması gereken bir şey daha... vardı.
Elle traverse l'île en courant, gagne le sentier... qui mène de Gull Bay à l'hôtel... mais il lui reste une dernière tâche :
Çok genç olmak diye bir şey yoktur dostum sadece daha yaşlı olmak vardır.
Trop jeune, ça n'existe pas. C'est juste toi qui es trop vieux.
Bir şey oldu da. Ama birkaç sorum daha vardı Sayın Başkan. Size ailesinden, babasının mezarından filan söz etti mi?
J "ai beaucoup d" autres questions... ll vous a parlé de ses parents et du cimetière?
Bir bacağı kalmıştı. Ama onda daha önemli bir şey vardı.
Il n'avait qu'une jambe, mais il avait autre chose.
Sana söylemek istediğim daha bir sürü şey vardı.
J'ai encore tant de choses à vous dire.
Bir şey daha. Eve vardığımızda, Anneme kaçırmayla ilgili tek kelime etmek yok.
Quand on reviendra, pas un mot du kidnapping à maman.
Bilirsin, belki de orada daha önce olmayan bir şey vardır.
Ah oui ah oui y a quelque chose qui hier encore n'existait pas
Bu arada, dünyaya daha çok benzemesi için yapabileceğimiz bir şey varsa her köşede dilek-şikayet kutuları vardır.
Nous faisons tout pour que ce soit comme sur Terre. Si vous avez des suggestions...
Bir şey daha mı vardı?
Tu as perdu quelque chose.
Bir şey daha vardı.
Il y avait quelque chose d'autre.
İnsanlar osurmanın kötü bir şey olduğunu düşünürler fakat ondan daha kötü şeylerde vardır.
Les gens disent que péter c'est mal élevé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]