Bir şey söylesene tradutor Francês
205 parallel translation
Bir şey söylesene.
Réponds, enfin.
- Bir şey söylesene. - Bir anlamı yok artık Taipe. Oğlum 7.
Mon fils a choisi de mourir avec le 7e de Cavalerie.
Anne, bir şey söylesene.
Maman, dis quelque chose.
Bir şey söylesene.
Qu'en dites-vous?
Bir şey söylesene.
Tu vas dire quelque chose?
Bana bir şey söylesene.
Dis-moi...
Bir şey söylesene! Konuşmaktan korkuyor musun?
Pourquoi ne dis-tu rien?
- Yeni bir şey söylesene.
Je connais la chanson!
Bir şey söylesene!
Dis quelque chose, toi!
Bir şey söylesene, seni küçük orospu!
Dis quelque chose, connasse!
- Ona bir şey söylesene?
- Parle-lui, veux-tu?
Dilini mi yuttun? Bir şey söylesene!
Allez, dis quelque chose!
Bir şey söylesene!
Alors parle!
Bana bilmediğim bir şey söylesene.
Merci. Comme si je ne le savais pas.
Sen de bir şey söylesene, Heather.
Pas vrai, Heather?
Bir şey söylesene.
Dis quelque chose.
Bir şey söylesene.
Dites quelque chose, au moins.
Bir şey söylesene.
- Dis quelque chose...
Bir şey söylesene!
Dis quelque chose!
Bana bir şey söylesene, ne kadar zamandır onunla yatıyorsun? Aslına bakarsan bir kaç yıldır.
Depuis combien de temps tu te le tapes?
- Abi söylesene. Bir şey söylesene ya!
Frèrot, dis leur!
Watanabe, bir şey söylesene.
Watanabe, dites quelque chose.
Söylesene Stevie seninle aramızda nasıl bir şey mevzubahis olabilir?
Dis-moi, Stevie... quelle sorte d'affaire on pourrait bien faire ensemble?
Bir sey söylesene!
Parle-moi, quoi!
Yanlış bir şey mi yaptım? Ne yaptım söylesene?
Qu'est-ce que ça veut dire?
Söylesene değerli engereğim.. ... senin de şikayet ettiğin üzere sana bir şey anlatmadığım halde buraya geldiğini nasıl bildin?
Dis-moi, ma précieuse vipère, comment savais-tu qu'il venait, puisque, comme tu l'as dit avec tant d'irritation, je ne te dis jamais rien?
Bir şey söylesene!
Dites quelque chose.
Ehhh, şunu baştan söylesene. Yani... en azından belli edecek bir şey yapabilirdin.
Il fallait me le dire, me le faire comprendre.
- Söylesene, bir şey bulabildiler mi?
- Ils en ont trouvé?
Söylesene dostum bu eğlenceli bir şey mi?
Dis donc, collègue, ça t'amuse? Quoi donc?
Esslin, söylesene, sadece bir şey daha soracağım. - Sana hep sormak istemiştim.
Esslin, il y a une question que je voulais vous poser, une question.
Hey, söylesene, Ponyboy, kahraman olmak nasıl bir şey?
Dis, Pony, quel effet ça fait d'être un héros?
Söylesene, Therese onun için elimden gelip de yapmadığım bir şey var mı?
Dis-donc, Thérèse, ai-je selon ton opinion manqué de faire quelque chose pour lui?
Söylesene, nasıI böyle bir şey oldu?
Dis-moi... comment est-ce arrivé?
Bunun yanısıra, söylesene bana : Sonuçta biz ne yaşadık ki? Ve bir şey olsaydı, neydi o?
Et puis, après tout... s'était-il passé quelque chose entre nous?
Aşağılık bir iştir, böyle şey duyulmuş mudur... söylesene, duyulmuş mudur?
C'est la plus parfaite infamie, entendez-vous... qu'on puisse perpétrer. En votre conscience, ne le croyez-vous pas?
Görümce... Söylesene. Bir şey söyle.
Belle-soeur, dites quelque chose!
Söylesene, özürlü olmak nasıl bir şey?
Dis-moi, ça fait quoi d'être handicapé?
Kahretsin, bir şey söylesene. Haydi! -
Dis quelque chose.
Bir şey söylesene.
Mais laisse tomber!
Senin için anlami olan bir sey söylesene.
Citez une chose qui ait un sens.
Söylesene, bu sanal güverte duvarlarından çıkmamı sağlayacak bir şey bulundu mu?
Dites-moi, peut-on sortir du holodeck?
Seni rahatsız eden bir şey mi var Connie? Söylesene Connie!
Quelque chose te dérange, Connie?
Söylesene, Musa. Sen bir şey yapmaya kalkınca..... başı derde giren neden sadece ben oluyorum?
Pourquoi, quand tu déclenches quelque chose, c'est moi qui finis par avoir des ennuis?
Lanet olsun Hirsch, bir şey söylesene.
Nom de Dieu, Hirsch, dites quelque chose.
Söylesene... - sana enjekte ettiği tehlikeli bir şey mi?
Non mais... t'es vraiment sûre qu'il t'as injecté un truc dangereux?
Söylesene Crick, Merak ettiğim bir şey var.
Tu sais quoi, Crick? Je me demandais un truc :
- Söylesene, kötü bir şey mi oldu?
Dis-moi la vérité. Il est arrivé quelque chose?
Bir şey söylesene.
Dis quelque chose!
Söylesene Brian, hatırladığın son kazada bunu tetikleyen sıradışı bir şey olmuş muydu?
Dites-moi, Brian. Lors de votre dernier accident, rien d'inhabituel n'est arrivé?
Dinle sana bir şey olursa benim ona bakacağımı söylesene.
Ecoute... tu la fais asseoir, et tu lui dis... que s'il t'arrive quelque chose, je m'occuperai d'elle.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şey söyle 257
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şey söyle 257
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46