Dür tradutor Francês
90 parallel translation
Dür... Dürbünden olmalı...
Cela doit être de la télé...
Sen içeri git ve diğerlerinin defterini dür. Bauer'la ben konuşurum.
Va dégager ces momies, je parle à Bauer.
# Ooo, Sam Hall'dür, benim adım # Sam Hall,
" Oh, mon nom, c'est Sam Hall.
# Sam Hall'dür. # Evet, Sam Hall'dür benim adım
" Oh, mon nom, c'est Sam Hall, oui Sam Hall
Önümüzdeki iki hafta içinde bitmesi planlanan albümün adı'Dün ve Yarın, Bugün'dür.
'Hier, demain est aujourd'hui'... en vue de faire un album sous une quinzaine de jours.
Neden "temizle, hakla, tepele, defterini dür, gebert" diyorsun?
Pourquoi "remiser, ranger, liquider, buter, rayer"?
Bu nedenle, şöyle diyebiliriz : Dünyanın kendisi Kıyamet Günü'dür.
Si... je suis ridicule, bien sûr, ridicule...
Eğer Clouseau'yu ve onu öldürenleri bilebilecek birisi varsa, o, eski Baş Müfettiş Charles Dreyfus'dür.
S'il y a une personne à même de savoir qui a assassiné Clouseau, c'est bien l'ex-inspecteur en chef Charles Dreyfus.
Hepsi İngiliz Gülü'dür.
Des roses d'Angleterre.
Herhalde Lousie ve Fern'dür.
C'est sûrement Louise et Fern.
Asalak Günü değil. O da Anneler Günü'dür.
Ni la journée des parasites, c'est la fête des mères.
Paris'te sayıları yaklaşık 100'dür.
Paris en compte une centaine. Vous voyez là le frug.
Normalde bu iş için ücretim 4.500'dür. Ama anlaşılan, bu insanlardan büyük bir ödül alacağım.
Normalement, je vous prendrais 4.500, mais comme je vais toucher une grosse prime de ces gens,
- Umarım o park Wonder World'dür.
- Je parie que c'était Wonder World.
Yok artık! Gelmiş geçmiş en romantik şarkı "The Way We Were" dür.
Non... la chanson la plus romantique, c'est "The Way We Were".
En sık uğradığım yer Smokin Caz Kulübü'dür. Bu şehirde gittiğim nadir yerlerden birisi.
En fait dejazz-club enfumé, je ne connais que la cabine de disc-jockey de l'hôpital.
Düsturum,'her gün daha da büyü " dür.
Ma devise est "Demain sera meilleur".
Artık herşey'ekstra - güçlü'dür.
"Puissant" est dépassé Tout est "super-puissant".
"Mö" dür.
C'est "Meuh".
- Belki Paul değildir. - Will, benim, Paul! - Belki başka bir Paul'dür.
Si tu n'étais pas avec lui, j'aurais mes histoires?
Ona, mücadelesinde yardım eden ise, "Kahin" denilen... Batman'in ilk evlatlığı, Batgirl'dür.
Pour l'aider dans son combat, Oracle qui fut la protégée de Batman :
Ona, mücadelesinde yardım eden ise, "Kahin" denilen... Batman'in ilk evlatlığı, Batgirl'dür.
Se joint à elle dans cette lutte, Oracle, qui fut un temps la protégée de Batman,'Batgirl'.
Buralarda Bird'ün adı Bird'dür.
lci, Bird, c'est Bird.
Ama çöl "çöl" dür.
Mais désert, c'est "désert".
Paranın faizi, yüzde 200'dür.
L'intérêt est de deux cents pour cent.
Harvey. Kasabadan çıkınca kızın defterini dür.
Et Harvey, quand tu seras sauf hors de la ville retire-la de mes préoccupations.
Sanırım nereye gidersen git, Enkaz Bölümü, Enkaz Bölümü'dür.
Toutes les sections débris se ressemblent.
Bildiğimiz üzere, ölme oranımız % 100'dür.
Notre mort est inévitable.
Unutmayın millet. Olağan ve olağanüstünün arasındaki fark, o ufak "üstü" dür.
Souvenez-vous que la différence entre l'ordinaire et l'extraordinaire,
Unutmayın, olağan ve olağanüstü arasındaki fark o küçük "üstü" dür.
Souvenez-vous que la différence entre l'ordinaire et l'extraordinaire, c'est le petit "extra".
Vallah benüm tekkem Pervane'dür. Onun etrafında döneriz.
Allah soit mon témoin, je suis sous les ordres de Pervané.
Türkmen'dür. Pek zevk sahib sayulmaz amma ee.
Le Combattant en personne le fait savoir.
Belki NTAC'den nefret eden kızgın bir 4400'dür.
Peut-être que c'est un 4400 aigri, quelqu'un qui déteste le NTAC.
- Bilmiyorum. Belki NTAC'den nefret eden kızgın bir 4400'dür.
Peut-être un 4400 en colère, ou qui n'aime pas le NTAC.
Bizim de bir acil durum olmamızı istemiyorum bu yüzden 60'ın altında dür.
Et je veux pas devenir l'urgence, donc, pas plus de 90km / h.
Tamam, umuyorum ki bu listede 100.dür çünkü bu son derece aptalca.
J'espère que c'est le centième de ta liste, parce que c'est incroyablement stupide... quoi d'autre?
Josef'in adalet anlayışı, daha çok "göze göz" dür.
Le sens de la justice chez Josef, est plutôt du genre "œil pour œil".
"Rejuvenatör" kelimesinin kökü Latince'ye dayanmaktadır ve kelime anlamı, "gençliğin geri dönüşü" dür.
En latin, rajeunir veut littéralement dire "le retour de la jeunesse."
Bugün "bugün" dür ve zamanımızı tartışarak heba etmeyelim.
Et aujourd'hui, c'est aujourd'hui. Ne le gâchons pas en nous disputant.
Bağış miktarı 300'dür.
On prend des dons de 300.
Koltuğa kırmızı şarap döktüm " dür.
quand on défonce un pare-chocs, quand on renverse du vin rouge.
Sonuncu her zaman C4'dür.
Le dernier ne change jamais. C4.
Defterini dür şunun.
Nique cet enculé.
Gezegen üzerindeki tüm ülkelerin toplam enerji tüketimi yaklaşık yılda yarım jetajul'dür.
La consommation totale d'énergie de tous les pays de la planète est d'environ la moitié d'un zettajoule par an.
Bir cep telefonu çalar ve arayan Ölüm'dür.
Un portable sonne et la Mort est au bout du fil.
Bunların en önde geleni Herkül'dür.
Le plus grand étant Héraclès.
Bu slogan "Ya Vatan Ya Ölüm!" dür.
Ce mot d'ordre est : "La patrie ou la mort!"
Mark Whitacre şu an Cypress Systems, Inc.'in Baş İşletme Sorumlusu ve Faaliyetler Müdürü'dür.
Mark Whitacre est aujourd'hui directeur de l'exploitation de Cypress Systems, Inc.
Bir Bristol'dür. Pek fazla üretilmedi.
C'est une Bristol. ll y en a peu.
Bu Lady Bird'dür.
Lady Bird.
Övgüyü hak edenler Küçük Yaprak ve Dört Göz'dür.
Petite Ye Et Quatre Yeux
duruyor 34
dur bekle 38
dur bakalım 715
dur bi dakika 17
dürüstlük 41
durdur 139
durdu 87
dur bi 18
durumlar nasıl 26
durum nedir 160
dur bekle 38
dur bakalım 715
dur bi dakika 17
dürüstlük 41
durdur 139
durdu 87
dur bi 18
durumlar nasıl 26
durum nedir 160
durumu ne 21
dürüst olmak gerekirse 240
dürüst ol 95
durduk 23
durdum 42
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durum bu 36
durum şu 37
dürüst olmak gerekirse 240
dürüst ol 95
durduk 23
durdum 42
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durum bu 36
durum şu 37