Gerçeği söylemek gerekirse tradutor Francês
424 parallel translation
Gerçeği söylemek gerekirse, bana vereceğiniz pek bir şey yok.
Vous n'avez pas grand-chose à offrir.
Gerçeği söylemek gerekirse, bir idealim var, bir gün oraya gidip, onu kendim arayacağım.
À vrai dire, je pensais y retourner le chercher moi-même, un jour.
Gerçeği söylemek gerekirse sayfiyeye bunun üzerinde düşünmek için gidiyordu.
Elle voulait aller à la campagne pour réfléchir.
Sana gerçeği söylemek gerekirse kendisinin bir me...
- Julia, pour tout te dire... Il prétend être un an...
Sakıncası var mı? Teşekkür ederim. Gerçeği söylemek gerekirse ben de tam gidiyordum.
Je te remercie mais, à vrai dire, j'allais partir.
Gerçeği söylemek gerekirse, her işim rast gitti.
La vérité est que tout a été facile pour moi.
Ve gerçeği söylemek gerekirse bu beni biraz korkuttu.
Je dois admettre que ça m'effraie un peu.
Gerçeği söylemek gerekirse bu ülkede bizler başarılı insanlarımızın geçmişleri hakkında konuşmayı pek sevmeyiz.
À vrai dire, ici, on parle peu du passé de ceux qui ont réussi.
- Hayır, sanmıyorum. Gerçeği söylemek gerekirse, ölmekten korkuyorum.
Vous voulez un café?
Gerçeği söylemek gerekirse, Sandy.
Je vais être franc, Sandy. Je suis perdu.
Gerçeği söylemek gerekirse, sizinle evlendiğimde bir seçim yapmıştım.
A vrai dire... au moment de vous épouser, j'ai pris une ferme résolution.
Gerçeği söylemek gerekirse, bu Yae'nin fikriydi.
A vrai dire, l'histoire vient de Yae.
Gerçeği söylemek gerekirse, Eiko... Sana bunu anlatmak istememiştim... ama geçen akşam baban buraya geldi.
À vrai dire, Eiko... je ne voulais pas t'en parler, mais l'autre soir, ton père est venu ici.
Gerçeği söylemek gerekirse, Mr.Mullen... Şimdiye kadar cinayet sırasında sinemada olmayan katil görmedim.
En vérité, M. Mullen, j'ai rarement rencontré... un assassin qui n'était pas au cinéma à l'heure du crime.
gerçeği söylemek gerekirse ben de boşanmak istemiyordum.
Pas que je veux divorcer, pour tout te dire.
Gerçeği söylemek gerekirse, ben nişanlıyım ve evleneceğim.
La vérité... c'est que je suis fiancée.
Gerçeği söylemek gerekirse efendimiz... Ne olmuş efendine? ... bana sürekli eziyet ediyor.
A vrai dire... le Maître... me tourmente et veut m'acheter une maison... pour pouvoir abuser de moi.
Ama gerçeği söylemek gerekirse düşününce çok güzel geliyor.
Mais je vais vous dire, quand même. C'est agréable, quand on y pense.
Gerçeği söylemek gerekirse, üç gündür limanda kalıyorum.
Vous savez, à vrai dire, je ne suis au port que depuis 3 jours.
Gerçeği söylemek gerekirse acıyorlar.
Comme tu peux le voir.
Gerçeği söylemek gerekirse, yandıklarını görünce... rahatladım.
Pour te dire la vérité, quand ils les ont brûlées, j'étais soulagé.
Gerçeği söylemek gerekirse, sayın hakim. Mahkemeyle ilgili hikayelerimi kimseye satamıyorum.
À vrai dire, je me vois mal écrire un article sur le procès de Nuremberg.
Bilmiyorum, Gay. Gerçeği söylemek gerekirse, rodeolar hakkında bile daha fazlasını bilmiyorum.
Pour tout te dire, je ne suis plus sûr pour les rodéos non plus.
Gerçeği söylemek gerekirse, medeni dünyadaki her bir ülke burada temsil edilmektedir.
Chaque pays du monde civilisé y est représenté.
Gerçeği söylemek gerekirse çiftlik dışında başka bir şey ilgimi çekmiyor ama babam...
Pour vous dire la vérité, monsieur le doyen, j'ai toujours rêvé de m'occuper du ranch. Mais, mon père...
Gerçeği söylemek gerekirse bilmiyorum, Deanle.
Si tu veux la vérité, je n'en sais rien.
- Gerçeği söylemek gerekirse hiç alakanız yok.
- Vous êtes très différente.
Gerçeği söylemek gerekirse kılıçtaki ustalığını... sadece hanımlar arasındaki ünü geçebilir.
Il est encore plus réputé pour ses succès féminins.
Gerçeği söylemek gerekirse henüz kahvaltı yapmadım.
A vrai dire, on n'a pas encore déjeuné.
Gerçeği söylemek gerekirse hâlâ cazibesi olan biri.
parse qu'à vrai dire, elle est toujours belle...
Fazla düşünmemiştim, gerçeği söylemek gerekirse.
J'y ai pas vraiment pense.
Gerçeği söylemek gerekirse, güvendiğime inanıyorum.
Maintenant que j'y pense, oui.
Gerçeği söylemek gerekirse sen çok aşağılık bir adamsın, Kurt.
Au fond, tu es bien plus méprisable, Kurt.
Gerçeği söylemek gerekirse, buraya gelmeye başladığında burasının uydurmaca, bir yer olduğunu düşünmüştüm.
Quand il a commencé à venir ici, je croyais qu'il affabulait. - Affabulait?
Gerçeği söylemek gerekirse orasında burasında biraz fazlalığı olan kızları severim.
Pour être honnête, je préfère les femmes bien en chair.
Gerçeği söylemek gerekirse, Karin bu sabah beni aradı.
Je serai franche. Karin m'a appelée ce matin.
Gerçeği söylemek gerekirse ne olduğunu bilmiyorum.
A vrai dire... Je ne sais pas ce qui se passe.
Gerçeği söylemek gerekirse, burası sıkmaya başladı.
A dire vrai, je commence à m'ennuyer ici.
Gerçeği söylemek gerekirse, bana aşık hem de çocukluğumuzdan beri.
A vrai dire, il est amoureux de moi... depuis notre enfance.
Gerçeği söylemek gerekirse, kısa saç sana daha çok yakışıyor.
- Tu es bien mieux comme ça.
Gerçeği söylemek gerekirse.
La vérité?
Gerçeği söylemek gerekirse, benden ve Helena'dan nefret ediyorsun.
Au fond, tu nous détestes, Héléna et moi.
Gerçeği söylemek gerekirse... Gerçeği söylemek gerekirse, bunu ikimiz planladık.
La vérité est que c'est nous deux qui avons organisé cela.
Gerçeği söylemek gerekirse, başka birini seviyorum.
Pour être honnête, j'aime quelqu'un d'autre.
Gerçeği söylemek gerekirse, onu hiç görmedim.
Il est tellement absent, que je ne l'ai jamais vu.
Ama gerçeği söylemek gerekirse, tekrardan dinlemek istemiyorum. Dün geceyi duymak istemiyorum.
Mais j'ai pas très envie de me faire le remake d'hier soir.
- Görevim bitene kadar. Gerçeği söylemek gerekirse, buradan çıktığım için çok mutluyum.
À dire vrai, je suis heureux de sortir d'ici.
Gerçeği söylemek gerekirse hakkında çok hikaye duydum.
J'ai entendu beaucoup d'histoires à son propos, pour ne rien te cacher.
Bu herif sıradan bir sirk sihirbazı değil Cully. Gerçeği söylemek gerekirse ne olduğunu bilmiyorum.
Ce n'est pas une magicien comme les autres Cully je ne sais pas ce qu'il est vraiment à vrai dire.
Gerçeği söylemek gerekirse gelmedi.
Je n'y avais pas pensé...
- Gerçeği söylemek gerekirse, dediğimden çok da emin değilim.
Je ne sais pas trop ce que je raconte.
gerekirse 81
gerçekten 4665
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçek 469
gerçeği 152
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekler 57
gerçekte 109
gerçekten 4665
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçek 469
gerçeği 152
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekler 57
gerçekte 109
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gerçekten sen misin 47
gerçekten çok kötü 18
gerçek mi 111
gerçekten bilmiyorum 225
gerçekten öyle mi 37
gerçekten çok iyisin 21
gerçekten çok komik 20
gerçekten güzel 104
gerçekten çok güzel 132
gerçekten sen misin 47
gerçekten çok kötü 18
gerçek mi 111
gerçekten bilmiyorum 225
gerçekten öyle mi 37
gerçekten çok iyisin 21
gerçekten çok komik 20
gerçekten güzel 104