English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ G ] / Gitmek zorunda değilsin

Gitmek zorunda değilsin tradutor Francês

322 parallel translation
Yani muaf olursan gitmek zorunda değilsin.
Si tu l'as, tu ne vas pas à la guerre.
- Onlarla gitmek zorunda değilsin. Ama eyalet seni salıveriyor.
Vous pouvez ne pas les suivre, mais la ville n'a pas à vous garder.
Gitmek zorunda değilsin.
Tu n'as pas à y aller.
- Gitmek zorunda değilsin.
N'y allez pas!
Vicdanını benden kurtarmak için, Chungking'e kadar gitmek zorunda değilsin.
Inutile d'aller à Tchoung King pour vous libérer.
Hayır tatlım. Şimdi gitmek zorunda değilsin.
Non, ce n'est plus la peine.
Gitmek zorunda değilsin.
Ce n'est pas nécessaire.
Söylemek istediğim, istemiyorsan gitmek zorunda değilsin David.
Tu n'es pas obligé d'aller habiter à l'école.
- Gitmek zorunda değilsin, Irene... - Irene, gitmek zorundasın.
- Tu n'es pas obligée d'y aller, Irene...
Oraya gitmek zorunda değilsin.
Tu n'as pas à y retourner.
Gitmek zorunda değilsin.
Rien ne vous y oblige.
Hiç bir yere gitmek zorunda değilsin.
D'ailleurs, vous n'avez pas besoin de partir.
Gitmek zorunda değilsin. Zaten orada büyük yılanlar yok.
Tu n'aurais pas dû y aller, et puis il n'y a pas de gros serpents ici.
Ama işe gitmek zorunda değilsin.
Mais tu n'es pas obligé d'aller travailler.
Gitmek zorunda değilsin.
Tu n'as pas à partir.
Gitmek zorunda değilsin. Sen gitmek istiyorsun!
Non, tu ne dois pas partir, tu veux partir.
Gitmek zorunda değilsin.
Je ne crois pas que tu devrais partir.
Gitmek zorunda değilsin.
Allez. Qui... Qui t'oblige à partir?
O kızı görmeye gitmek zorunda değilsin.
Fallait pas aller la voir!
Gitmek zorunda değilsin.
Vous n'avez pas besoin d'y aller!
Gitmek zorunda değilsin.
Vous n'êtes pas obligé d'y assister.
- Hemen gitmek zorunda değilsin. - Evet, zorundayım.
- Tu n'es pas obligée de t'enfuir.
Şu an gitmek zorunda değilsin, değil mi?
On ne part pas à l'instant?
Gitmek zorunda değilsin.
Pourquoi?
İstemiyorsan gitmek zorunda değilsin. Sana göz kulak olurum.
Tu n'es pas obligée de venir.
- Gitmek zorunda değilsin.
- Tu n'es pas obligé.
Gitmek zorunda değilsin.
Vous pouvez rester.
Gitmek zorunda değilsin.
Non, ne partez pas.
- Gitmek zorunda değilsin.
Tu n'es pas obligée de partir. Je ne voulais pas...
Gitmek zorunda değilsin!
Tu n'as pas à partir avec elle.
- Hemen gitmek zorunda değilsin. - Kafanı karıştırdıysam özür dilerim.
Je veux pas te mener en bateau, mais je veux pas rester.
Bugün gitmek zorunda değilsin.
Rien ne t'oblige à y aller.
Gitmek zorunda değilsin.
Tu n'es pas obligé.
- Hayır! Gitmek zorunda değilsin.
Non, tu ne dois pas y aller.
İstemiyorsan Cliffside'a gitmek zorunda değilsin.
Tu n'iras pas à Cliffside si tu ne le veux pas.
Gitmek zorunda değilsin.-DeGaulle de orada olacak.
- Tu n'es pas obligé d'y aller. - De Gaulle y sera.
Gitmek zorunda değilsin, Tom. Hiç bir hakkı yok.
- Restez, Tom. ll n'a pas le droit.
Gitmek zorunda değilsin, Tom.
Restez, Tom.
Gitmek zorunda değilsin, Talus.
Tu n'es pas obligé de venir.
Sen gitmek zorunda değilsin.
Ne venez pas. Pas besoin de votre OK.
Herhangi bir otele gitmek zorunda değilsin.
Tu n'as pas besoin d'aller à l'hôtel.
Gitmek zorunda değilsin, geri döneceğim.
Si tu ne veux pas y aller, je peux faire demi-tour.
Kefaret ödemek için New South Wales'e gitmek zorunda değilsin.
Vous n'êtes pas tenu à la pénitence en Nouvelle-Galles du Sud.
- Gitmek zorunda değilsin.
- On ne vous a pas forcé?
Yalnız gitmek zorunda değilsin.
Vous n'êtes pas obligée d'y aller seule.
Bekle! Müfettiş Chalmers öyle söyledi diye gitmek zorunda değilsin.
Vous n'avez pas à partir car le directeur vous l'a dit.
Biliyor musun, Harry gitmek zorunda değilsin.
Tu sais... rien ne t'oblige à partir.
- Gitmek zorunda değilsin.
Vous savez...
Dinle, kuru temizlemeye bugün gitmek zorunda degilsin.
Ne passe pas chez le teinturier.
Gitmek zorunda değilsin.
Rien ne t'oblige à partir.
İstemiyorsan gitmek zorunda de... değilsin
Ne me touchez pas. Vous n'êtes pas obligée d'y aller si vous ne voulez pas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]