Hayal kırıklığı tradutor Francês
9,020 parallel translation
Bütün spor bölümünü hayal kırıklığına uğrattın.
Vous avez détruit l'ensemble du département de sport.
Maddi düzensizlik yüzünden hayal kırıklığına uğradılar.
C'est pourquoi toute cette entière pagaille financière est si frustrante.
Lütfen umudunu yitirme çünkü sen hayal kırıklığından korkarsın Brandon.
S'il te plaît, n'abandonne pas ça parce que tu as peur d'être déçu.
Stef, Lena'la ile çok hayal kırıklığına uğradığınızın farkındayım.
Stef, je sais que toi et Lena êtes très déçues.
Hayal kırıklığına uğramadık, Rita.
On n'est pas déçues, Rita.
Ama sen mücade etmekten bıktıysan ve öz baban olduğu için Robert ile kalmak istiyorsan bizi hayal kırıklığına uğrattığını düşünmeni istemeyiz.
Mais si tu es fatiguée de te battre et... que tu veux vivre avec Robert parce que c'est ton père biologique, alors, on ne veut pas que tu aies l'impression que tu nous abandonnes.
Beni hayal kırıklığına uğratmayıp ikimizi de kurtaracağına yemin eder misin?
Vous jurez ne pas me laisser tomber et de nous sortir de là, tous les 2?
- Hayal kırıklığına uğradınız.
- Vous êtes déçu.
Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm Bay Finch.
Je suis désolée de vous décevoir, Mr Finch.
Hayal kırıklığı değil leydim, öyle söylemezdim sadece Malton'daki hayvan panayırında mülkün yarışmacılarını konuşmak için gelmiştim.
Je ne dirais pas ça, Madame. Je viens discuter de votre participation à la foire agricole de Malton.
Beni hayal kırıklığına uğratan, aklımı karıştıran ve hayata farklı yönden bakmamı sağlayan biri oldun.
Tu es quelqu'un qui m'a frustrée et qui m'a déroutée et qui m'a fait voir la vie sous un autre jour.
Çünkü neredeyse her zaman hayal kırıklığına uğrarız.
On est très souvent déçu.
Onu hayal kırıklığına uğrattım.
Et je l'ai déçu.
Şeyh Hakam hayal kırıklığına uğratabileceğin biri değil.
Sheikh Hakam n'est pas un homme que tu peux décevoir.
Seni hayal kırıklığına uğratmamı bekliyorsun.
Tu t'attends à ce que je te déçoive.
Seni hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum ama ben burada evlenmek istiyorum aslında.
Je ne veux pas que tu sois déçu, mais je veux vraiment ma marier ici.
Hayal kırıklığına uğramam ki.
Oh, oui. Je ne serai pas déçu.
Beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattın Joshie.
Tu me déçois beaucoup, Joshie.
Tam bir hayal kırıklığı.
C'est décevant.
Bir profilci olarak en büyük hayal kırıklığımsın sen.
Tu es mon plus gros échec en tant que profileuse.
- Baban hayal kırıklığına uğradı mı?
Votre père était déçu?
- Hayal kırıklığına uğradın.
Tu es déçu.
Hayal kırıklığına uğratmayacağım onu.
Je ne vais pas le laisser tomber.
- Hayır, öyle yetiştirilmedim! Ailesinin, kızlarının nasıl bir hayal kırıklığı olduğunu görmek için bulunmayışı rahat değil mi? Evet.
Non, et n'est-ce pas réconfortant que papa et maman ne soient plus là pour voir combien je suis décevante?
Kız arkadaşının Ronnie'yle olduğunu öğrenince nasıl hayal kırıklığına uğradığını görmedin mi?
Tu n'as pas vu combien il était déçu d'apprendre que sa copine était avec Ronnie?
Evet, onu son görüşünde sana nasıl büyük bir aşağılama,... hayal kırıklığı ile baktığını.
Oui, comment la dernière fois que vous l'a vu, elle vous regardait avec beaucoup de mépris. Déception.
Ciddiyim. Hayal kırıklığı komik değildir.
Je suis sérieuse, la descente c'est pas marrant
Strauss'a göre öyle değil ama, seni bir hayal kırıklığı olarak görüyor.
Certes. Mais pas selon Strauss. Il te considère un échec.
Hayal kırıklığı oldu bu.
C'est décevant.
Gerçeği söylersem hakkımda daha çok hayal kırıklığına uğrayabilirsin.
Vous pourriez être plus déçue par moi si je vous disais la vérité.
Seni hayal kırıklığına uğrattım.
Je t'ai laissé tomber.
- Hayal kırıklığının Boyd Crowder'a münhasır bir alan olduğunu bilmiyordum.
Je n'avais pas réalisé que la déception était un domaine exclusivement réservé à Boyd Crowder.
Raylan, bu kadar basite indirgeyeceksek, senin hayal kırıklığından bahsedelim.
Bon, Raylan, si on la joue aussi simplement, parlons de tes propres déceptions.
Hayalarıma bak. Öyle hayal kırıklığına uğradım ki, mosmor oldular.
Mes couilles vont éclater à force d'attendre.
Hayal kırıklığı.
Décevant.
Çok, çok hayal kırıklığı.
Vraiment décevant.
Herkesi hayal kırıklığına uğrattım ve bunu düzeltemem.
Je ne peux rien arranger.
Hepimiz onu hayal kırıklığına uğrattık.
Nous ne l'avons pas épaulé.
- Gerçekten hayal kırıklığına uğrattım sizi.
Je sens que je vous ai déçus.
Annenin sana karşı olan hayal kırıklığı hâlâ yerli yerinde.
La déception de ta mère est encore présente.
Ama hayal kırıklığına uğradım sadece.
Mais je suis certain que je ne ferais que décevoir.
Hayatımı onlara adadım ama bana sadece hayal kırıklığı verdiler.
Je leurs ai servi ma vie sur un plateau d'argent, et ils n'ont fait que me décevoir.
Beni büyük hayal kırıklığına uğrattın Ray.
Vous me décevez beaucoup.
Beni büyük hayal kırıklığına uğrattın Ray.
Ray, vous m'avez déçu.
Büyük hayal kırıklığına uğradım.
Ceci est très décevant.
Her seferinde başka bir hayal kırıklığı.
Succession de promesses non tenues.
Yani umarım bunu biliyorsundur çünkü epey hayal kırıklığına uğramıştın. Ama... Bir parçam bunun nihayet yazmaktan vazgeçeceğin,... yalnızca çocuklar ve benim ile yetineceğin anlamına geldiğini ummuştu.
J'espère que tu le sais, car tu as été très déçu, mais... une part de moi espérait que tu renoncerais à l'écriture et que tu te contenterais de moi et des enfants.
Ya onu hayal kırıklığına uğratırsam?
Et si j'échoue?
Seni hayal kırıklığına uğrattım.
Je vous ai déçu.
Seni ne hayal kırıklığına uğratır Raylan Givens?
Qu'est-ce qui te déçoit, Raylan Givens?
Sizi hayal kırıklığına uğratmayacağım efendim.
Je ne vous laisserais pas tomber, monsieur.