Hayalet tradutor Francês
6,924 parallel translation
Nathan bir hayalet.
Nathan, c'est un fantôme.
Tam olarak hayalet sayılmaz. O sadece...
Pas nécessairement, il est juste...
Hayalet, cisimsiz, fark etmez.
Fantôme, incorporel, peu importe.
Tam burada bir hayalet var.
Il y a un fantôme... - Juste là.
Bu öldürülen hayalet olmalı.
Ça doit être le fantôme assassiné.
Sarhoş bir hayalet.
Un fantôme bourré.
Adam resmen bir hayalet.
C'est presque un fantôme.
Casuslukta usta, her türlü araştırmayı atlatacak türden hayalet kimlikler yaratabilen biri.
Parle couramment le langage espion, capable de créer des identités fantômes qui peut résister à toute vérification des antécédents.
- F19 Hayalet Uçak'ta.
~ Le chasseur F 19 furtif.
- Hayalet değilim, Noel!
Je suis pas un fantôme, Noel!
Kuşak gibi, taç ve hayalet gibi.
Comme un insigne avec une couronne et un sceptre.
Kahretsin, hayalet uzuv gibi!
Mince! C'est comme une amputation!
Bir DNA sonucu ve... hayalet hikayesi.
Un résultat d'ADN, et une histoire de fantôme.
Muhtemelen hayalet olduklarını sandılar.
Ils pensent être des fantômes.
- Muhtemelen hayalet olduklarını sandılar.
Ils pensent être des fantômes. Qui les a tués?
- Hey, gıcıklık yapmak istemem, fakat terkedilmiş bir hayalet kasaba evinize dönmenize pek de fayda sağlayacak gibi durmuyor.
c'est pas pour vous embêter mais je ne suis pas sûre qu'une ville fantôme vous soit très utile pour rentrer chez vous.
Benim korktuğum şey... Ya... ya ortada bir hayalet yoksa?
J'ai peur de... de... et si... et s'il n'y avait pas de fantôme?
- Hayalet olmak zorunda!
C'est forcément un fantôme!
- Çünkü gerçekten, ama gerçekten bir hayalet görmek istiyorum...
vraiment voir un fantôme.
Hayalet!
Un fantôme!
- Hayalet yok mu?
Pas de fantôme?
Hayalet.
Psst! Fantôme!
Benden ne istiyorsun, hayalet?
esprit?
Ama hayalet sensin.
Mais c'est toi le fantôme!
Yani... yani bu güzel hayalet
Alors... Vous voulez dire que ce fantôme magnifique n'était en fait que...
- aslında... - Bu şık hayalet aslında...
Ce spectre envoûtant n'était en fait que...
Beyaz Hayalet görevi.
La mission du fantôme blanc.
- Hayalet Avcıları. - Ne?
S.O.S. Fantômes.
Hayalet Avcıları. Şu...
S.O.S. Fantômes. "
Seni hayalet sandım.
J'ai cru que c'était le fantôme.
Hayalet diye bir şey yoktur.
- Les fantômes n'existent pas ma chérie.
Çünkü büyükbaban hayalet olmaya çok yakın.
Non, c'est juste qu'il est lui-même à deux doigts... D'en devenir un.
Hayalet diye bir şey yoktur, seni aptal.
- Les fantômes n'existent pas, nunuche. Hé!
Hayalet belki iletişime geçmeye çalışıyordur diye. Mors alfabesini deniyorum.
Au cas où le fantôme essaierait de communiquer, j'ai vérifié le Morse.
Bana hayalet diye bir şey yoktur demiştin.
Tu disais que les fantômes n'existent pas.
Babam, ondan korktuğum için ona hayalet dediğimi sanıyordu.
Mon père pensait que je l'appelais un fantôme car j'en avais peur.
Ona hayalet diyordum çünkü bana bir insanmış gibi geliyordu.
Je l'appelais un fantôme car... On aurait dit une présence.
Hayalet değil.
Ce n'est pas un fantôme.
Hayalet değildi. Başka bir şeydi.
Pas un fantôme, c'est autre chose.
Hayır, o hayalet değil.
Non, c'est tout sauf un fantôme.
Hayalet değil mi yani?
- Donc, c'était pas un fantôme?
"Komşum Bir Hayalet." "Yaşayan Kukla'nın Gecesi."
Le Fantôme d'à côté. La Nuit des pantins.
Hayalet görmüş gibi bir hâliniz var.
Vous avez vu un fantôme ou quoi?
- Çok seçici. Diva hayalet.
Très capricieux, les fantômes-divas.
- Öyleyse gidip birkaç hayalet alalım.
Boum! Vite, des mini-fantômes.
- Yaşasın! Hayalet avı! - Fred, onlarla git.
accompagne-les. je volerai d'autres choses aussi!
Hayalet mi?
Esprit?
Hayalet.
- Le fantôme.
Bu bir hayalet değil.
Ce n'est pas un fantôme.
- Hayalet mi?
- Un fantôme?
Belki küçük bir hayalet yapmıştır.
C'est peut-être un petit fantôme.