Hepsi o tradutor Francês
2,124 parallel translation
Hepsi o televizyondaki adam yüzünden mi?
Tout ça à cause d'un type à la télé?
Modayı severim, hepsi o.
- Je veux tout savoir de la mode.
Bunların hepsi o buraya geldiğinde başladı.
Ça a commencé quand elle est arrivée.
Fotoğraflarım vardı, aşağılayıcı fotoğraflar, senin video çekimin Miles Urquhart, bütün devamlı müşterilerimin hepsi o kutudaydı.
J'ai des photos, très compromettantes, des vidéos de vous, de Miles Urquhart, de tous mes clients réguliers. Tout est dans ce coffre.
Kaybettik. Hepsi o lanet kadın yüzünden.
Nous avons perdu à cause de cette femme maudite
Sanırım terfi de iyi geldi sadece mutluyum hepsi o.
Ma promotion n'y est pas pour rien. Je suis heureux, c'est tout.
Sadece evli olacağım. Hepsi o kadar.
Je serai mariée, c'est tout.
Biraz kaba biri, hepsi o.
Il manque quelque peu de manières, voilà tout.
- Hepsi o kadar.
- Ce sera tout.
Hepsi o tanrıçanın sayesinde.
Tous mes remerciements à la déesse!
Sadece seninle ilgilenecek birine ihtiyacın varmış, hepsi o...
Tu as juste besoin qu'on s'occupe de toi...
Ve bu belirtilerin hepsi ortaya çıktı evlât. Hayatı yok eden yaratık, o geri gelecek.
- Quand tous ces signes seront apparus, c'est qu'il sera de retour... le dévoreur de vie.
Birisi bu zırvalığa direnilmeli, hepsi o kadar.
Il ne faut pas tolérer leurs caprices.
Tanrım, hepsi o kadar yeniler ki.
Ils étaient flambant neufs.
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur.
Le ciel et la terre Lui appartiennent.
Hayır, hepsi o kadardı.
Non, c'est justement ça.
Sanırım, hepsi o kadar.
Je crois que c'est tout.
Olan biten ne anlama geliyor bunu bilmek isterim, hepsi o.
Disons que je tiens à savoir où je vais.
Kızların hepsi birer aptal ama o çok iyi biri.
Les filles sont un peu stupides mais elle, elle est cool.
O çocukların hepsi bir belaydı.
Chacun de ces enfants n'apportait que des problèmes.
- O bir menajer. Hepsi pisliktir.
C'est un agent.
- O zaman hepsi bitti mi? Annem de iyileşir.
- C'est fini, ma mère va bien?
Rosita'yı kurtarmak, Londra'yı savunmak o buluşun, Tardis inşa etmen, hepsi sana ait.
Et cette invention, construire un TARDIS, tout ça vient de vous.
Hepsi bu kadar o zaman, ama dikkatli ol.
Très bien, mais sois prudent.
O kızların tamamı, hepsi, onlar... tele-kız mı?
- Toutes ces filles ce sont... - Ce sont des call-girls?
Tamamen ve iyileşerek geldim ama sen yoksun ve şimdi hepsi mahvoldu çünkü gelmen o kadar uzun sürdü ki.
J'étais guérie, reconstruite, et tu n'es pas venu. C'est raté parce que tu as mis si longtemps.
Ve 96 kızı ve JoJo adında bir oğlu olan Belediye Başkanları var. Hepsi tek bir banyoyu paylaşıyor, o neyse artık.
Ils ont un maire, qui a 96 filles et un fils, Jo-Jo, avec un seul W.-C., me demandez pas ce que c'est.
Eğer döndüğümde o parayı bulamazsam hepsi burada Bakersfield, California'da kalacak.
Si je ne parviens pas à trouver cet argent à mon retour, il restera ici, à Bakersfield, Californie.
O zaman görev başarısız olacak ve dünya üzerindeki erkek, kadın ve çocukların hepsi ölecek.
Alors la mission échoue... et chaque homme, femme, et enfant sur cette planète va mourir.
- Demek o yüzden hepsi birden burada.
- Voilà pourquoi ils sont tous ici?
O zaman hepsi bu.
Donc, ce sera tout.
Ve o belli adamların hepsi senden daha iyi.
Le problème, c'est que ces jokers conduisent mieux que toi.
Tanrılar, ahiret uydurmak, hepsi sırf, beyinlerimizi yumurta gibi çırpacağının farkında olduğumuz ölüm denen o sarsılmaz, aşılmaz elmas sertliğindeki istinat duvarından uzak durmak için.
En inventant des dieux, des au-delà, qui nous voilent la muraille inébranlable et dure comme diamant qu'est la mort. Sachant qu'elle nous écrabouillera la cervelle... tels des œufs.
O şarkı, bu takımı ve sahip olduğum diğer herşeyi alabilmemi sağladı... ama hepsi sahteydi. E o zaman sen de yeni bir şarkı yaz.
Cette chanson m'a permis d'acheter cette équipe et tout ce que j'ai dans ce monde... mais rien est vrai.
Aslında, hepsi reddetti, o yüzden...
En fait, il a été rejeté par tous les éditeurs, alors...
O sadece kör. Hepsi bu!
Il est aveugle, c'est tout.
O zaman hepsi senin suçun mu?
Alors, c'est de ta faute?
Müvekkil, oğul ve otizm kelimeleri dışında o cümledeki kelimelerin hepsi yanlıştı.
Wow, à part les mots "clients", "fils" et "autiste," tout les autres de cette pharases sont faux.
Hepsi bunak, sigortayı dolandırıyorlar... ve bedava sağlık hizmeti alıyorlar ve ben de o ilaçları sahtesiyle değiştiriyorum
J'ai volé leur pension et leur argent, et leurs médicaments, que j'ai remplacés par des placebos.
Hepsi de o günü bekliyormuş gibi.
Ils ont attendu le jour.
" Bu arada, evsizlerin öldürülmesiyle alakalı bütün o söylenenler valinin güvenlik konusundaki kesintileri ve bizim katili yakalamak için her şeyi yaptığımız falan hepsi şakaymış meğerse.
"Au fait, l'histoire des sans-abri tués, " le gouverneur coupant le filet de protection, " nous faisant tout notre possible pour coincer le tueur,
O koltuklarda oturanların hepsi kayıp ve ölmüş farz ediliyor.
Les hommes dans ces sièges sont tous classés "disparu" ou "présumé mort".
O zaman yanlış hesap yapmışlar çünkü arkadaşlarımın hepsi bu adaya hizmet etmek için ölmeye hazır.
- Ils ont mal calculé leur coup. Tous mes hommes sont prêts à mourir pour cette île.
O ev, o pasaport, hepsi ikimiz için.
Cet appartement, ce passeport, c'est pour nous.
O çoktan yazıldı, hemen hemen hepsi.
Celui là est déjà quasiment tout écrit.
Burada o kadar çok tür yaşar ki hepsi, ancak birbirlerinden son derece farklı olurlarsa hayatta kalabilirler.
On y trouve tellement d'espèces qu'elles ne peuvent toutes survivre que si chacune est totalement différente des autres.
Yani, birlikte geçirdiğimiz onca zaman, onca sütlü kahve onca iptal edilen randevu, onca gece yarısı tampon aramalar hepsi boşa gider, ve tüm o editör olma hayallerin de uçar gider.
Ces heures passées ensemble, les lattes, vos rencards annulés n'auront servi à rien et votre rêve d'être éditeur s'envolera.
O ajanın hayatını bağışladığımı gördün. Hepsi bu muydu?
C'est parce que tu m'as vu laisser la vie sauve à cette agente?
Roppongi, Aoyama ve Shibuya, hepsi size ait. O kadar küçük değil!
Roppongi, Aoyama et Shibuya sont à toi.
O olmasa, bunların hepsi yok edilirdi.
Sinon, tout ça aurait été détruit.
Şimdi, o ölenlerin hepsi kalkıyor ve birisini öldürüyor ve onlarda kalkıp, başkalarını.
Maintenant, tous les morts se relèvent et tuent d'autres personnes, et à leur tour, ils se lèvent et tuent.
hepsi o kadar 88
hepsi orada 47
hepsi öldü 116
hepsi öyle 25
hepsi onun suçu 16
hepsi ölmüş 31
okay 54
opera 37
önce 471
ömer 50
hepsi orada 47
hepsi öldü 116
hepsi öyle 25
hepsi onun suçu 16
hepsi ölmüş 31
okay 54
opera 37
önce 471
ömer 50