Hepsi öyle tradutor Francês
555 parallel translation
Hepsi öyle der.
Ça? Du vison.
Evet, hepsi öyle diyor.
Oui, c'est ce qu'elles disent toutes.
Evet Bayan Kendrick, hepsi öyle.
Oui, Mme Kendrick, ils le sont tous.
Evet Bay Kendrick, hepsi öyle.
Oui, M. Kendrick, elles le sont toutes.
Hepsi öyle gitti Lov. Her biri.
C'est comme ca Ç qu'elles sont toutes parties.
- Hepsi öyle der.
- Je connais le refrain.
Benim için hepsi öyle önemli ki
Je chéris chacun d'eux
Gerçek birer içicilerdir onlar, hepsi öyle.
Ils sont tous alcooliques.
- Hepsi öyle değil mi?
Que seraient-ils d'autre?
- Hepsi öyle değil mi gecelerin?
- Elles ne sont pas toutes comme ça?
Polisi aptal sanabilirsin Stanley, bazıları öyle olabilir ama hepsi öyle değil oğlum.
tu pense que la police est stupide, Stanley, peut-être certains mais pas tous, fiston, pas tous.
Hepsi öyle.
Ils ont tous hâte.
Hepsi öyle değil Jean-Pierre.
Ils ne sont pas tous comme ça.
Hepsi öyle gürültüler çıkarıyor.
Tous les hommes font du bruit.
Hepsi öyle değil, bayan.
Pas tous, madame.
- Hepsi öyle değil midir?
- Comme tous les autres?
Başlangıçta hepsi öyle değil midir?
C'est toujours comme ça au début, non?
Bir gün hepsi öyle girecek.
On est tous rentrés depuis hier.
Hepsi öyle diyor.
C'est ce qu'ils disent tous.
Hepsi de sürtük, öyle değil mi?
Toutes des traînées, pas vrai?
Press'le önemsiz bir tartışma yaşadı. Hepsi bu, değil mi Press? Eğer öyle diyorsanız, Bayan Belle.
Ils se sont chamaillés.
Tamam, her şeyin sorumlusu Pard olsun. Hepsi onun suçu. İstiyorsan öyle düşün.
Bon, c'est Pard le coupable!
İsimlerini hatırlayamıyorum bile öyle çoktular, ama hepsi de aynı şeyi yaptı.
Je me souviens pas de leurs noms, il y en avait tellement.
Belki de öyle yaptı. Yada hepsi, Dr.Van Straaten gibi Thomases'dan şüpheleniyordu.
C'était peut-être tous des sceptiques, comme notre docteur.
Paul Harris'in ayarlanmış bir arazisi var. Bir parçanın hepsi bir emlakçı veya öyle bir şeyden ve sanırım içine bir havuz bile koyabiliriz.
Paul Harris a trouvé le terrain idéal.
Ve öyle ki ben de bir oyun sırasında hile yapabilmişim. İnsana, kancığın teki tarafından vurulama izni bile vermiyorlar... Hepsi de bir şey gibi vızıldıyor, bir...
On n'a même plus le droit de se faire descendre par une femme chez soi sans qu'on murmure comme...
Ama hepsi o kadar değil, öyle olmalı.
Mais ça doit être plus que ça.
Yani hepsi o kadar yeni ve öyle büyüleyici ki!
Oui... c'est tout nouveau pour moi et si passionnant.
Öyle umuyordum ama hepsi maskeliydi.
J'aurais bien voulu, mais ils sont tous masqués.
Hepsi bir parça belirsiz. Öyle düşünmüyor musun, Joan?
Tout ça est un peu triste, non?
Bir rüya gibi olduğunu söylüyorum, ama öyle değildi, hepsi gerçekten oldu.
Je revois ça comme un rêve, mais c'était très réel.
- Neredeyse depodakilerin hepsi de öyle.
- Tous les barils sont avariés.
Seni bir hiçken aldım ve adam ettim. Öyle değil mi? Ve hepsi, ne için?
Je devrais devenir la greluche d'un gangster?
Bizim ülkemizi ele alalım, hepsi kırmızı, yeşil ve beyazdan ibaret. - Öyle mi?
Dans mon pays, tout est vert, blanc et rouge.
Hayır, hepsi terk edeceğinizi düşünüyor. Ben de öyle düşünüyorum.
Non, ils pensent que vous devez partir.
Öyle görünüyor ki, ona bakabiliriz, ancak hepsi bu kadar.
Il semblerait qu'ils ne nous autorisent qu'à le regarder.
Sonra hepsi gazetelerde çıkacak öyle mi?
Et ce sera dans tous les journaux?
- Hepsi sapına kadar erkekti. - Ben öyle duymadım.
C'est pas ce que j'ai entendu dire.
Hepsi vakıf fonlarına öyle bağlı ki ben bile elimi süremiyorum.
Mon patrimoine est verrouillé, même pour moi.
Hepsi bana öyle görünüyor binbaşı.
Qu'on pourrait tous les éliminer, major.
Öyle ikiyüzlüler ki hepsi buna inanır.
- Je n'ai fait de mal à personne.
Hepsi de düzenli tertipli soysuz herifler, öyle değil mi?
Oui. Ce sont de jolis petits salopards.
Hepsi bir yığın yalandı, öyle değil mi?
Ce n'était qu'un tas de mensonge, N'est-ce pas?
Öyle mi hepsi bu mu?
ça y est? C'est tout?
- Peki, hepsi öyle mi? - Öyle!
Ils espèrent vraiment ça?
Öyle bir dünyadayız ki, babalar veya bekârlar veya sanatçılar hepsi birilerinin hayallerindeki baba, bekâr veya sanatçı, görünüş ve davranışlarına ulaşmaya çabalıyorlar.
On vit dans un monde où... les pères, les célibataires, les artistes, essaient de ressembler à l'image convenue du père, du célibataire, de artiste telle qu'elle doit être!
Suçlular. - Hayır, hepsi değil ama onlar öyle. - Hepsi mi?
- Ce sont des criminels.
Hepsi aynı zaman ve yerde bir arada, öyle mi?
De les réunir tous?
Öyle, her hesap makinesi, her elektronik çocuk oyunu, hepsi burada doğar.
Toutes les calculatrices et les jeux électroniques sont nés ici.
Baban, kız kardeşin ve erkek kardeşin... hepsi bizden alındılar, öyle değil mi?
Ton père, ta soeur, ton frère... on nous les a tous enlevés, n'est-ce pas?
Öyle hem de hepsi kararmıştı.
Ouais et il est devenu tout noir.
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyleymiş 51
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyledir 296
öyleyiz 77
öyle bir şey değil 75
öyle bir şey yok 92
öyle işte 113
öyle mi diyorsun 87
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyledir 296
öyleyiz 77
öyle bir şey değil 75
öyle bir şey yok 92
öyle işte 113
öyle mi diyorsun 87
öyle oldu 102
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öyleydim 119
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öyleydim 119