Izin ver tradutor Francês
12,533 parallel translation
- Söylememe izin ver lütfen.
Laisse-moi parler.
Önce şunu söylememe izin ver.
Laissez-moi le dire.
Bana Yusuf için izin ver.
Laissez-moi m'occuper de Yusuf.
Bana bir saniye izin ver.
Excuse-moi un instant.
Gizli gücü yerine getirmek için onlardan birinin ruhuna izin ver.
Autorisez un esprit à réaliser son potentiel.
Bak, biliyorum tuhaf geliyor ama bunu sana vermeme izin ver, senin için bir şey ifade ediyor mu bak.
Ça a l'air étrange, mais laissez-moi vous montrer ça, voyez si ça vous dit quelque chose.
Tamam. Dediğini yap ama bizim bilmemize izin ver.
Faites nous savoir quand ça sera fait.
"Gizli gücü yerine getirmek için onlardan birinin ruhuna izin ver."
"Autorisez un esprit à réaliser son potentiel."
Ama seni ve çocuklarını kurtarmayı denememe izin ver.
Mais laissez moi essayer de vous sauver vous et vos enfants.
Sana bir sorun vermeme izin ver.
Laisse moi te donner une perturbation.
Yarın gece bize kayalıklarda katılıp minik prensimizin vaftiz edilip kaderini yerine getirmesine izin ver...
Rejoignez-nous aux Fosses et baptisez-le, permettez à notre petit prince d'accomplir sa destinée...
O zaman burada kalmama izin ver.
Alors laissez-moi rester ici.
Ne olursa yanına kalıyor o yüzden ne olduğunu söylememize izin ver.
Peu importe ce que c'était, tu ne t'es pas fait attraper, donc laisse nous te dire le sujet de la réunion.
Geçmeme izin ver bu benim boyam.
Laissez-moi passer, c'est ma peinture.
Lütfen, yarışmaya girmeme izin ver.
S'il vous plaît, laissez-moi participer à la compétition.
- Lütfen, yarışmama izin ver!
S'il vous plaît, laissez-moi y participer!
Lütfen yarışmama izin ver!
Laissez-moi participer!
Bir şey söylememe izin ver. O adam on yıldır müvekkilim.
Laisses moi te dire, cet homme est mon client depuis 10 ans.
O hâlde daha sesli söylememe izin ver. Bu iş bitmedi.
Donc laisse moi le dire plus fort.
Sana bir şey söylememe izin ver Jack.
Le contrôler? Laisse-moi te dire une chose, Jack.
- Kesinlikle. Sonra Lloyd... - Aslında biraz... biraz izin ver.
Attendez, juste... une seconde.
Barış görüşmesi yapmama izin ver.
Laissez-moi négocier la paix.
Sana bu cesur yeni dünyanla ilgili bir soru sormama izin ver.
Permettez-moi de poser une question sur votre monde bien beau.
Silahını indir, gitmemize izin ver. Sana zarar vermeyeyim.
Pose ton arme, laisse-nous partir et je ne te ferai aucun mal.
Aman Tanrım. Sana yardım etmeme izin ver.
Laisse moi t'aider.
Yardım etmeme izin ver.
Laisse moi... laisse moi t'aider.
- İyileşmesi için ona bir gece izin ver, tamam mı?
Laisse-lui une nuit pour récupérer, d'accord?
Sana bununla ilgili bir şey söylememe izin ver.
Laisse moi te dire quelque chose à propos de pubis ou vérité.
Bak, en azından ebeveynlerini aramama izin ver.
Regardez, au moins permettez-moi d'appeler leurs parents.
- Onunla konuşmama izin ver.
- Laissez-moi lui parler.
Bu yüzden bana izin ver ki iyi biteceğinden emin olabileyim.
Laisse-moi afin que je puisse m'en assurer.
Sadece keyifli bir an için hepsinin gitmesine izin ver böylece gerçek yaşamı tadabilirsin.
Laissez-vous aller, et vous pourriez goûter à la vraie vie.
Gitmeme izin ver.
Laissez-moi.
Ve benim de kendi hayatımı yaşamama izin ver.
Laisse-moi vivre la mienne.
Evlen benimle. - Burada orman içinde ve bize ayrı bir daha asla izin ver.
Épousez-moi ici dans la forêt, et ne nous laissez jamais être séparément encore.
- Hey... izin ver gözüne bakayım.
- Laisse-moi regarder tes yeux.
- Tamam. - Bir saniye izin ver.
- Uh, une seconde.
Cesur olmama izin ver.
Laisse-moi être courageuse.
Cesur olmama izin ver...
Laisse-moi être courageuse...
Yardım et, dışarı çıkmama izin ver!
Aidez-moi, laissez-moi sortir! Hé?
İşimi yapmama izin ver tamam mı?
Permettez-moi de faire mon travail, d'accord?
Buradan çıkmama izin ver!
Laissez-moi sortir d'ici!
Lütfen annesiyle konusmasina izin ver.
S'il te plaît, laisse la parler à sa maman.
Bu işe benim de girmeme izin ver yoksa kız kardeşine her şeyi anlatırım.
Ecoutez-moi, ou je dirai tout à votre sœur. Où est Shelby?
- İzin ver yardım edelim sana.
Laissez-nous vous aider.
İzin ver.
Laisse moi t'aider.
İzin ver önce kamyondan alayım.
Laissez moi le sortir du camion d'abord.
İzin ver sana göstereyim.
Laisse-moi te montrer.
İzin ver tahmin edeyim... beş dakika sonra, Reiden'ın yasal ekibi tarafından avukatları durdurulup vazgeçirtilmiş.
Et laisse moi deviner... cinq minutes plus tard, leurs avocats ont été sommés de cesser toute activité par le service juridique de Reiden.
İzin ver.
Accepte-le!
- İzin ver bitireyim.
- Non, laisse-moi finir.