English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ I ] / Izin verirseniz

Izin verirseniz tradutor Francês

2,015 parallel translation
Efendim, ekibim ve donanımlarımızla birkaç günlüğüne buraya gelmemize izin verirseniz...
Monsieur, laissez moi venir avec mon équipe et les instruments qualifiée pour et je pourrais... - Non.
Şimdi bana izin verirseniz, kızımın bana ne kadara patladığına bakmam lazım.
Maintenant, Messieurs, si vous voulez bien m'excuser, j'ai des comptes à régler.
- Açıklamama izin verirseniz...
- Laissez-moi vous expliquer.
Eğer bana izin verirseniz, size spor çetemiz tarafından hazırlanmış birşey göstermek istiyorum.
Si vous permettez, j'ai un truc à vous montrer, préparé par notre service des sports.
Bir hediye de olabilir, bir lanet de. Nasıl olmasına izin verirseniz.
Ca peut être un don, ou bien vous pouvez le laisser devenir une malédiction.
Köyün teslim olduğunu düşünmüştüm, eğer bana izin verirseniz.
Je pensais que le village avait capitulé.
Anlıyorum. Peki, izin verirseniz sormak isterim.
Permettez-moi une question.
Şimdi, eğer izin verirseniz işe gitmem gerekiyor.
Maintenant, si vous voulez bien m'excuser. Je dois aller au boulot.
Size, kalan son daireyi kısa bir tur düzenleyerek anlatmama izin verirseniz bana çok büyük bir iyilik yapmış olursunuz.
Eh bien, je le prendrai comme une faveur Si vous m'autorisiez à vous faire faire une visite rapide de notre dernier appartement.
Eğer bunu yapmama izin verirseniz, onlardan sonsuza kadar kurtulacağız.
Vous me laissez le faire, et nous serons débarrassés d'eux pour toujours.
Şimdi izin verirseniz odaklanmam gereken başka işlerim var.
Maintenant, si vous voulez bien m'excuser, il y a d'autres affaires qui - requièrent mon attention. - Merci.
Vurgulamama izin verirseniz...
qui... et si je pouvais vous présenter...
Senin çocuğunuzu taşımak isterim, izin verirseniz.
Liz... J'aimerais porter votre enfant, si c'est possible.
Eğer sözümü bitirmeme izin verirseniz, efendim O kasedi kaydetme nedenim ; hem sizi Başkan Palmer'dan uzaklaştırmak... hem de kendi korumaktı.
Cet enregistrement avait pour but de vous empêcher de contester l'autorité du président, mais aussi de me protéger.
Efendim, izin verirseniz... Aramaya katılmaları için takviye teşkilatları devreye sokabilirim.
Je pourrais autoriser d'autres agences à prendre part aux recherches.
- Sayın Başkan Yardımcısı, izin verirseniz.
- M. Le Vice-président, je puis me permettre?
Eğer izin verirseniz, askerleriniz tam olarak çekilene kadar uçaklarımız havada kalacak.
J'attendrai que le retrait soit effectif avant de rappeler mes escadrilles au sol.
Sayın Başkan Yardımcısı, izin verirseniz CTU'daki gelişmelerin ışığında bu fırlatmayı ertelemek ve Bauer'ın Gredenko'dan neler öğreneceğini görmek istemiyor muyuz?
M. Le Vice-président, étant donné les derniers développements, ne vaut-il mieux pas attendre de voir ce que Bauer tire de Gredenko?
Şimdi bana izin verirseniz, İşime geri dönmek zorundayım. Bekle.
Maintenant si vous le permettez, je dois me remettre au travail.
Şimdi izin verirseniz başka hastalarım da var.
- Excusez-moi, j'ai d'autres patients.
Baylar izin verirseniz mahkumiyet işlemleri yapmam gerekiyor.
Messieurs, veuillez m'excuser, je dois m'occuper d'un prisonnier.
Şimdi, izin verirseniz, Bu röportajı kısa kesmek durumundayım.
Veuillez m'excuser, je dois mettre fin à cet interview.
Bu garip gelebilir, fakat... Babanızın son birkaç haftası, ölümü... Eğer izin verirseniz güzel olabilir.
Ça peut sembler bizarre, mais... les dernières semaines de votre père, sa mort... pourraient être belles si vous l'acceptiez.
Tabi izin verirseniz.
Avec votre permission.
Şimdi izin verirseniz, ben Çin mahallesine gidip Bay Jordan'ın kaplanları onun yaşlandığını fark etmesinler diye insan geliştirme hormonu satın alacağım.
Veuillez m'excuser, je vais à Chinatown récupérer des hormones de croissance humaines pour que les tigres de M. Jordan ne voient pas qu'il vieillit...
Bir insan olarak, birisinin, tek bir insanın haklarının alınmasına izin verirseniz senin haklarını elinden almaya geldikleri zaman sesini çıkartmaya hakkın olmayacaktır!
Si vous permettez qu'un seul être humain soit dépouillé de ses droits, en tant qu'être humain, vous permettez aussi qu'on viole vos propres droits.
Eğer devlet görevimi sonlandırmama izin verirseniz zamanımı, ruhumla baş başa kalıp Tanrı'ya hizmet etmekle geçirmek istiyorum.
Je demande à Votre Altesse de me laisser quitter la vie publique, pour pouvoir consacrer le temps qui me reste à m'occuper de mon âme et à servir Dieu.
Eğer izin verirseniz, sinir bozucu insanlardan çok uzaklara gitmek istiyorum. Özellikle, kahve lekeli dişi olan, dırdırcı, çocuksuz sarışınlardan.
Bon, maintenant si vous voulez bien m'excuser, je dois fuir très très loin des lourds, surtout les blondes pleurnichardes sans gosse qui ont les dents tachées de café.
Eğer devam etmeme izin verirseniz, karışıklığı daha iyi bir biçimde anlayabilecek...
Si vous me laissez continuer, vous comprendrez mieux la complexité...
- Açıklamama izin verirseniz...
- Laissez moi vous expliquer...
Gece boyunca ben soracak değilim. İzin verirseniz devam edeyim.
Je n'ai pas non plus toute la nuit, si vous permettez, je continue.
Şimdi izin verirseniz.
Vous permettez?
İzin verirseniz bir tavsiyede bulunmak isterim...
Si... si je peux oser..
Ayrıca okuldan sonra ona bedelsiz ders vermeyi de arzu ediyorum. İzin verirseniz.
Je suis prête à lui offrir des leçons gratuites après l'école.
İzin verirseniz,
Oh, toutes mes excuses.
- İzin verirseniz? - Elbette.
- Excusez-moi.
- Aslında, hava durumu sunucularını hiç dinlemeyiz. - İzin verirseniz... -... yapacak daha iyi işlerim var.
Excusez-moi, j'ai vraiment mieux à faire.
İzin verirseniz, söylemem gereken bir şey var.
Si je puis me permettre, je dois vous parler.
Şey... İzin verirseniz, eğer başka sorunuz yoksa, benim ofisime geri dönmem gerekiyor.
Sacrebleu... si vous n'avez pas d'autres questions, je dois retourner travailler.
Şimdi izin verirseniz ameliyata gidiyorum.
Maintenant si vous voulez bien m'excuser, on m'attend au bloc.
İzin verirseniz yapmam gereken bir şeyler var.
Si vous voulez bien m'excusez, j'ai quelque chose à faire.
İzin verirseniz, bir DNA örneği almak istiyorum.
J'aimerais prendre un échantillon d'ADN.
İzin verirseniz, Senatör Benson'la toplantım vardı.
Vous m'excuserez, j'ai un briefing avec le Sénateur Benson.
İzin verirseniz, efendim.
Si je peux, monsieur.
İzin verirseniz, Profesör Eppes'le yalnız konuşmamız lazım.
Si ça ne vous dérange pas, nous devons parler au Professeur Eppes.
İzin verirseniz, şefin sizin gibi özel bir konuğumuz için neler hazırlayabileceğine bir bakayım.
Laissez-moi vous dire ce que le chef peut préparer pour un invité spécial.
- Aslında, izin verirseniz bunu kendim halledeceğim...
Bien, si vous me laissiez gérer cela monsieur.
İzin verirseniz.
Si vous voulez bien.
İzin verirseniz?
Ca vous dérange?
İzin verirseniz.
Puis-je?
İzin verirseniz..
Excusez-moi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]