Izin vermem tradutor Francês
2,091 parallel translation
Tutuklanmana ya da zarar görmene izin vermem.
Ne te fais pas arrêter, ou pire, blesser.
Sana bir şey olmasına izin vermem, söz veriyorum.
Ça va aller. Il ne t'arrivera rien, je te le promets.
Bu bizim görevimiz. O şeyin, daha fazla mürettebata hükmetmesine izin vermem.
Je ne vais pas laisser ce truc désigner l'équipage.
Eğer bana kalsa, aile izni olmadan 18 yaşından küçüklerin klübe girmesine izin vermem.
À mon avis, les mineurs ne devraient pas être autorisés à passer du temps au club sans l'accord parental.
S... sen, bazen Veronica'yla iken onun uyumasına izin vermem
Tu suggères que, parfois, avec Veronica, je devrais...
Bunu yapmana izin vermem.
Moi, je te l'interdis.
Ve iyileşmeni istiyorsam işini yapmasına izin vermem gerektiğini söyledi.
Et me dire que si je veux t'aider à te remettre, je dois le laisser bosser.
Nijerya ordusunda görevli bir komutan ve federal idari konseyin bir üyesi olarak bir yabancının işimize karışmasına izin vermem.
En tant que commandant de l'armée, et membre du conseil exécutif fédéral, je ne peux autoriser qu'un étranger se mêle de nos affaires.
Önce balyozla zili çalmam ya da kilomu tahmin etmenize izin vermem bile gerekmedi. Kitap ilk basımdır.
J'ai pas de cloche à faire sonner avec un marteau ou vous laisser trouver mon poids?
Buna asla ama asla izin vermem!
- Pas question... - Adelle DeWitt n'est pas - le genre de personne...
Yani, işçilerin benimle nasıl böyle konuştuğuna izin vermem mi?
Tu veux dire "pourquoi j'autorise des employés à me parler comme ça"?
Başına kötü bir şeyin gelmesine izin vermem, tamam mı?
- Je ne laisserai rien vous arriver. D'accord?
Beni kesip açmanıza izin vermem.
Je ne vous laisserai pas m'ouvrir.
Peşimden gelmene izin vermem için tek şartım neydi?
Quelle était ma condition pour que tu viennes au cours?
Böyle bir şeye asla izin vermem. Asla vermez.
- Je n'aurais jamais permis ça!
Bunun yapılmasına bir daha izin vermem ne bana, ne kız kardeşime.
Et je ne laisserai pas ça se reproduire, sur moi ou sur ma petite sœur.
Meesha'yı götürmene izin vermem!
Je ne te laisserai pas l'enlever!
- Buna izin vermem.
Je ne te laisserai pas faire ça!
Bunun bizi engellemesine izin vermem.
Ça n'allait pas nous arrêter.
- Bunu benim içi yapmana izin vermem.
Je peux pas vous laisser faire ça.
Kimsenin burayı kazmasına izin vermem.
Je ne veux pas qu'ils creusent!
- Kızımızın o burnu havada ne isterse yapabileceğini düşünen özel okul çocuklarına dönmesine izin vermem!
Je ne laisserai pas ma fille devenir une pimbêche qui se croit tout permis!
- Bunun onları bölmesine izin vermem.
Je ne laisserai pas cette histoire les détruire.
Kendi başıma eğlenmekten beni alı koyacak hiçbir şeye izin vermem.
Je ne vais pas laisser un petit truc comme ça m'empêcher de m'amuser.
Buna izin vermem.
Ça n'arrivera pas.
Zaten izin vermem ama, hiç bir yere gidemeyiz.
Nous n'avons nul part où aller et nous ne te laisserons pas partir.
Her neyse, seni yakalamasına izin vermem.
Bien, quoi que se soit, je ne vais pas le laisser vous avoir.
Bunun olmasına asla izin vermem, Caleb.
Je ne le permettrais jamais, Caleb.
Asla Onların bunu yapmasına asla izin vermem
- Jamais! Je ne les laisserai pas faire ça.
Herhangi bir sorun olmayacak. Kötü bir şeyin olmasına izin vermem zaten.
Je veux juste éviter un autre drame.
Ve evlenmenize izin vermem.
Et je m'opposerai au mariage.
Bunu yapmana izin vermem, Michael.
Je peux pas te laisser faire, Michael.
- Buna asla izin vermem.
- Je ne te laisserai pas faire.
Kimsenin sana zarar vermesine izin vermem.
Je ne laisserai personne te faire de mal.
Akciğerleri değişime uğramış bir fahişenin sahne düzenimi çalmasına izin vermem!
On me remplace pas par une voix de mutante! Alors, va-t'en.
Bunu söylemene izin vermem.
Tu n'as pas le droit de me dire ça.
- Bakımevinde yaşamana izin vermem.
- Vous n'allez pas vivre dans un foyer.
Ne olursa olsun arkdaşlarımın başına gelmesine izin vermem.
du respect. Et quoi qu'il arrive, je saurai respecter mes amis.
Sürümün aç kalmasına izin vermem, Winston.
Je ne laisserai pas ma meute mourir de faim, Winston.
- Pinkie'yi rahatsız etmene izin vermem.
- Je ne laisse personne embêter Pinkie.
Size onları göstermek isterdim fakat onlara kimsenin binmesine izin vermem.
J'aimerais que vous les voyiez. Je ne permets à personne de les monter.
Burası bir sembol. Kapatılmasına asla izin vermem.
Je ne vous laisserai pas le fermer.
Zaten kalmana da izin vermem.
Je ne te laisserai pas de toute façon.
Benden bir metre ötede ölmesine izin vermem.
Je ne le laisserai pas mourir à un mètre de moi.
Hayır, almana izin vermem.
- Non, certainement pas.
İzin vermem!
- Tu rêves!
İzin vermem.
Ça n'arrivera pas.
Hayır, Pete, kızımın annesini son kez böyle görmesine izin vermem, hayır.
Hors de question.
İzin vermem.
Je te laisserai pas faire.
ve Christelle'in üzülmesine izin vermem.
Je suis là.
- İzin verir misin lütfen? Hayır, vermem.
Non, tu peux pas.
vermem 64
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin vermiyorum 20
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin mi 17
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin vermiyorum 20
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin mi 17