English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ K ] / Konusma

Konusma tradutor Francês

17,152 parallel translation
Pekâlâ, bunu gizli tutmaya çalıştığımız imasının yapıImasını istemiyorum yani bu konuşma mahkemede devam edecek.
Pour qu'il n'y ait aucune insinuation d'une tentative de garder le tout sous contrôle, cette discussion va se poursuivre devant le tribunal.
Yani, konuşma fırsatı bulursan, sakın durma.
Donc si tu as l'occasion de parler, ne t'arrête pas.
Bay Cochran, anladığım kadarıyla müvekkilinizle konuşma hakkıyla ilgili karara varmışsınız.
Mr Cochran, Je crois comprendre Que vous avez eu une discussion avec votre client au sujet de son droit à témoigner.
Mahkeme izin verirse, feragat ile ilgili kısa bir konuşma yapmak istiyor.
Mais s'il plaît à la Cour, il aimerait faire une brève déclaration au sujet de sa renonciation.
Konuşma hakkımız var mı?
Avons-nous le droit de parler?
Kısa bir konuşma yapmak istiyorum.
Je veux faire une petite déclaration.
- Cat hakkında konuşma ulan!
- Ne parlez pas de Cat!
- Artık konuşma, sen konuşunca bu oldu.
Vos discours ont donné ceci. J'en suis conscient.
Böyle konuşma, bunu başaracağız.
Ne dis pas ça, nous allons réussir.
Konuşma bitmiştir.
Fin de la discussion.
Geçen gece güzel bir konuşma yaptık.
On a eu une bonne conversation, hier soir.
Boşa çabaladığını anladığı için kısa bir konuşma oldu.
C'était rapide. Il a compris que je ne savais rien.
O zaman gitmene izin veriyorum. Bu şanslı vilayet Wuji'ye geri dön ve Hanının ve İmparatorunun iyi niyetinden başka hiçbir şey hakkında konuşma.
- Dans ce cas, je t'accorde de regagner l'heureuse province de Wuji pour parler de la bienveillance de ton empereur et khan, et rien d'autre.
O yüzden boşuna konuşma.
Alors économise ta salive.
Konuşma.
Ne parle pas.
Ama önümüzdeki günlerde masalara çıkıp konuşma yapmamanızı istemek durumundayım.
Je vous demanderai seulement de vous abstenir de faire des discours sur les tables de la cafétéria à l'avenir.
- Konuşma artık.
- Silence, maintenant.
Konuşma artık Ed.
Arrête, Ed.
Şehir iyice çılgınlaşıyor değil mi Jim? - Konuşma.
Cela devient dingue dans cette ville, Jim?
Dokunaklı bir konuşma.
Un sentiment touchant.
Bu akşama hazırlanmak için Konuşma kursuna gittim.
J'ai pris un cours de locution pour me préparer pour ce soir.
Anlayabiliyorsunuz yani. - Konuşma bitti, bay.
- Conversation terminée, bye.
Konuşma ayrıcalığını kaybettin sen.
Toi, la ferme.
Bu konuşma burada sona erecek.
- La discussion est close.
Yani dostum, bu konu hakkında konuşma şansım olmadı...
J'ai pas eu l'occasion de te parler de...
- Konuşma.
N'essaie même pas.
Beni aşağılayıcı konuşma, tamam mı?
Ne me parle pas comme à un gosse, ok?
Benimle öyle konuşma çünkü ben Yahudi'yim.
Hey, ne me parlez pas comme ça, je suis juif.
Bana yalan konuşma Jimmy!
Tu me mens, Jimmy!
- Sakın benimle bu şekilde konuşma!
- Ne me parlez pas ainsi!
Sanırım Kont Bezukhov'la konuşma şerefine nail oluyorum.
Ais-je bien le plaisir de parler au Comte Bezoukhov?
Sanırım Kont Bezukhov'la konuşma şerefine nail oluyorum.
Je crois avoir l'honneur de parler au comte Bezukhov?
- Artık konuşma. Yatağa.
- Au lit.
Benimle böyle konuşma.
Ne me parles pas comme ça.
Çok konuşma, kendini yoracaksın.
Ne parlez pas trop. Vous allez vous épuiser.
- Hayır, lütfen böyle konuşma.
- Non, ne parle pas ainsi, je t'en prie.
Hayır, Andrei, böyle konuşma.
Non, André, ne dis pas ça.
Bayanlar ve baylar, adalet ve insan hakları için yaptığımız kampanyalar sonucu... Konuşma nasıl gidiyor? - Bir sürü güzel arkadaşım var.
Mesdames et messieurs, mon combat pour la justice et les droits de l'homme m'a apporté... beaucoup de merveilleux amis.
Çocukmuşum gibi konuşma benimle.
Ne me parlez pas comme si j'étais un enfant.
Öncesinde onunla konuşma fırsatın oldu mu?
Tu as pu lui parler avant que ça n'arrive?
Ve o konuşma...
Et ce discours?
Konuşma yetisine sahip değilsin.
Vous n'êtes pas censé parler.
Ernesto, çocukmuşum gibi konuşma bana, bir şeyim yok.
Ernesto, ne me parlez pas comme à un gosse. Je vais bien.
- Böyle konuşma. Senin için bir yer olsun istiyorum.
Je veux que tu aies un endroit où aller.
- "Konuşma" dedi.
"Silence." D'accord.
Seth, indiğimizde yapmanız için bir konuşma taslağı oluşturdu.
Seth a préparé un discours.
Normalde Dunbar konuşma yapmak için sizinkini bekler ama uçakta olduğumuz için- -
Dunbar devrait s'exprimer après vous, - mais on est dans l'avion.
Bu yüzden seninle Sıradan bir konuşma yapıyorum
C'est pour ça que je vous parle Comme un autre
Bir gün sen de geçmişe yapışan hiçbir şey değişsin istemeyen çılgın eski kafalı biri olabilirsin....... ve uzun konuşma sırasında çişin gelebilir.
Un jour, tu seras cette vieille folle qui ne veut pas du changement, s'accroche au passé et se pisse un peu dessus pendant les longs discours.
Bunu hatırlat bana. Düğünde konuşma yapmanı istiyor. Bir kaç zarif kelime söylemeni istiyor.
Au fait, il veut que tu fasses un discours à son mariage.
Konuşma yap!
Un discours!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]