English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ K ] / Konusmuyoruz

Konusmuyoruz tradutor Francês

1,049 parallel translation
Biz özürlü bir çocuk hakkında konuşmuyoruz, bunu sen de biliyorsun.
Il ne s'agit pas d'enfant arriéré.
Jakob'la artık pek konuşmuyoruz, diye düşündüm.
Va tailler la causette avec Jakob, je me suis dit.
Kafeteryada niçin bir fincan kahve içip, konuşmuyoruz?
Allons prendre un café à la cafétéria. On discutera.
Bende. Ama konuşmuyoruz.
On discute pas.
Neden bu gece yemek yiyip bunu konuşmuyoruz?
Dînons donc ensemble ce soir, nous pourrons en parler.
Neden konserinizi ayarlamak hakkında konuşmuyoruz?
Ça vous va? Pourquoi ne pas parler d'arrangements pour votre concert?
- Burada niye konuşmuyoruz ki?
Pourquoi pas ici?
- Konuşmuyoruz. Gerek yok.
Nous n'avons pas besoin de parler.
Neden bir yürüyüş yapıp, Vahşi Batı'dan nasıl kurtulunacağını konuşmuyoruz?
Si on marchait un peu et discutait d'un moyen de s'évader de l'Ouest?
Neden sadece... oturup biraz konuşmuyoruz?
On devrait en discuter, qu'est-ce que t'en dis?
Neden ofisime gidip, orada konuşmuyoruz?
Allons dans mon bureau.
Neden artık sanat üzerine saatlerce konuşmuyoruz felsefe üzerine?
Où est passé le temps où nous parlions d'art, de philosophie?
Yalnızca bir ev hakında konuşmuyoruz, Bay Caine, bütün dünyadan bahsediyoruz.
Nous ne parlons pas juste d'une maison, M. Caine. Mais du monde entier.
Neden sadece el sıkışıp ayrıntıları konuşmuyoruz?
Pourquoi ne pas se mettre d'accord sur ceci en évitant les détails?
"Meng Zhi dedi ki ; neden iyi şeyleri konuşmuyoruz?"
"Mencius dit : Mon roi, pourquoi parler ainsi?"
Bunu niye öğle yemeğinde konuşmuyoruz?
- Non! - Elle ne doit pas rencontrer ton amant.
Neden ben hayvanları beslerken ahırda konuşmuyoruz?
Allons parler dans la grange pendant que je nourris les animaux.
- Neden mikrofonsuz konuşmuyoruz?
- Pourquoi ne pas converser entre nous?
Güzel. O halde niye oturmuyorsun ve konuşmuyoruz.
Alors, asseyez-vous et bavardons.
Havadan sudan küçük sohbetler haricinde bir şey konuşmuyoruz.
Ca se limite à de petites remarques.
- Sadece senin önünde konuşmuyoruz çünkü seni sinirlendiriyor.
- Oui, beaucoup. - Mais pas devant toi... parce que ça te rend dingue.
Biz hiçbir şeyden konuşmuyoruz, Marcy. Farkına vardın mı hiç?
On ne discute jamais, Marcy.
Hiçbir şeyden konuşmuyoruz.
On ne parle jamais de quoi que ce soit.
Konuşmuyoruz.
Je ne te parle plus.
- Neden onunla konuşmuyoruz?
- Je veux parler à votre ami.
Hazır sen düşünüyorken neden Sam'in ofisine gidip de özel olarak konuşmuyoruz?
Réfléchis-y. Allons dans le bureau de Sam, juste toi et moi.
Neden oturup da bu konuyu konuşmuyoruz?
Nous pourrions nous asseoir et en discuter.
Arık pek fazla konuşmuyoruz.
On ne se parle plus.
Neden konuşmuyoruz?
Discutons.
Merv hakkında daha fazla konuşmuyoruz.
Découper n'est pas une bonne idée.
Bu tür şeylerden Konuşmuyoruz işte. Anladın mı?
On ne parle pas des choses de ce genre en fait.
Neden oturup konuşmuyoruz?
Assieds-toi et parlons.
Şimdi doğru düzgün konuşmuyoruz bile.
Maintenant, on communique plus.
Aynen, Ama biz burada ucuzluğunu konuşmuyoruz.
mais on ne parle pas d'un navet. Nous parlons d'un chef-d'oeuvre.
Aynı dili konuşmuyoruz.
Je suis désolée d'abuser de votre temps.
İkinci derece kanıtlardan konuşmuyoruz.
Nous ne parlons pas de preuves indirectes.
Bak, Oscar, neden bu konuyu erkek erkeğe konuşmuyoruz?
Écoutez, Oscar, et si on parlait d'homme à homme?
Bunu neden dışarı çıkıp konuşmuyoruz?
Pourquoi ne pas en discuter dehors?
Biz Japonca konuşmuyoruz.
On ne parle pas japonais.
Neden dışarı çıkıp, özel konuşmuyoruz?
Si on sortait pour parler en privé?
Neden biraz konuşmuyoruz? Konuş.
Si on bavardait un peu?
Konuşmuyoruz.
On ne se parle pas.
Bazen rast geliyoruz ama konuşuyoruz, ama pekâlâ, aslında hiç konuşmuyoruz.
D'accord, parfois on se croise mais... On se parle, mais c'est comme si on parlait dans le vide.
Neden eve gidip konuşmuyoruz?
Pourquoi on rentrerait pas à la maison...
O da aynı şeyleri bana söyledi ve o zamandan beri konuşmuyoruz.
Il m'a répondu la même chose, et nous ne nous sommes plus reparlés depuis.
Benim hakkımda konuşmuyoruz.
Il ne s'agit pas de moi.
Konuşmuyoruz ha?
Tu veux pas causer, hein?
- Niçin Bayan Mofet hakkında konuşmuyoruz?
- Et si nous parlions de Mlle Mofet?
Burada onun cinsel yaşamını konuşmuyoruz. ama birisi seviştikten hemen sonra öldürüldü.
Nous ne parlons pas de sa vie sexuelle, mais d'un homme assassiné peu après avoir fait l'amour
Bunu neden daha sonra konuşmuyoruz? Önümüzdeki bir iki gün için bir program yapsak?
Retrouvons-nous plus tard pour mettre au point le programme pour les jours à venir.
Mürekkepbalıkları hakkında konuşmuyoruz. İnsanlar hakkında konuşuyoruz!
Il s'agissait d'êtres humains, pas de petits poissons!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]