Korkarım yok tradutor Francês
553 parallel translation
Hayır, korkarım yok.
J'ai peur que non.
Korkarım yok.
Je crains que non.
Hayır, korkarım yok, evlat.
J'ai bien peur que non, mon garçon.
- Korkarım yok Bay Fitch.
Je crains que non.
- Evet. Millie, beni en çok endişelendiren şey... korkarım... Jordan Gemicilik artık yok.
Ce qui m'inquiète le plus, c'est que c'en est fait de la ligne Jordan.
Korkarım ki böyle erken saatte göstereceğimiz bir şey yok.
Il n'y a pas de séance à cette heure-ci.
Korkarım ki şu an vakit yok, daha sonra.
Pas le temps. Restez ici, Spencer.
- Korkarım başka şansı yok, mileydi.
Il n'a guère le choix.
Korkarım başka seçeneğim yok.
J'ai bien peur de devoir le faire.
Korkarım ki kasa dairemizde o büyüklükte bir kasamız yok.
Tous nos coffres sont petits,
Korkarım doğru. Benden başka büyücü yok.
♪ Ai bien peur qu'il n'y ait pas d'autre magicien que moi.
Korkarım gelişinde önemli bir şey yok, Henry.
Je crains que vous ne soyez venu pour rien, Henry.
Bir uşağım yok, korkarım.
Je n'en ai pas.
Daha şimdiden 1 milyon oy gerideyken... KANE SEÇİLDİ... üstelik kilise seçim bölgesinin sonuçları da henüz alınmamışken korkarım seçeneğimiz yok.
Avec un million de voix de retard... et les diocèses qui ne se sont pas encore prononcés, nous n'avons pas le choix!
Korkarım fazla para yok.
Pas grand-chose, hélas.
Dayımın ortalama fikirleri yok ve korkarım sizin işinize yaramaz.
L'opinion de mon oncle sort de l'ordinaire et ne vous aiderait pas.
Korkarım ki başka seçeneğim yok, Dr. Sexton.
Je n'ai pas le choix, Dr Sexton.
Korkarım ki başka seçeneğim yok, Bay Holmes.
Je n'ai pas le choix, M. Holmes.
- Korkarım pek bir manzarası yok.
Pas terrible, la vue.
Korkarım, tekneyi gözlemenin yararı yok.
Inutile d'attendre un bateau.
Korkarım, doktor, gerçeğin hiçbir anlamı yok.
Mon cher docteur, cela ne prouve rien.
Burası oturma odası. Biraz küfe kokuyor ama zaten Barnards'ın kendisi öyle. Korkarım fazla eşya yok.
Voici le salon... un peu moisi, mais ici, tout l'est.
- Korkarım yok.
- Non.
Korkarım bu yıl teraziyi dengelemeye yetecek kadar bağış yok.
Il n'y a pas assez de dons cette année.
Ancak korkarım bu kadar yükseklerde uçmanın bir faydası yok.
Mais il est inutile de viser si haut.
Korkarım bu konuda fazla espri anlayışları yok.
Ils n'ont pas le sens de l'humour.
Korkarım, sizi misafir edecek yerimiz yok acemilerin anneleri için yatacak yer yok.
Je crains que nous n'ayons pas de logement pas de quartiers pour les mères des engagés.
Korkarım hayır. Bu gece burada yapabileceğimiz bir şey yok.
On ne pourra rien faire d'ici à ce soir.
Korkarım ki başka alternatif yok.
Je crains qu'il n'y ait pas d'alternative.
Korkarım evet, başka seçenek yok.
Vous avez compris.
Korkarım bu öğleden sonra hiç zamanım yok.
"Egérie"? Mon prénom est Laetitia.
Dürüst değil mi? Benim yeğenim Algy? Korkarım bu konuda hiç şüphem yok.
Puis-je te demander si c'est dans cette demeure que réside M. Bunbury, ton ami handicapé?
Korkarım Usugumo için yapacak bir şey yok.
Pour Usugumo, il n'y a plus d'espoir.
Korkarım hiç ortak noktamız yok.
Je crains que nous n'ayons rien en commun.
Korkarım başka seçeneğiniz yok.
J'ai bien peur que vous n'ayez pas le choix.
Uşağınızdan hiçbir iz yok. Korkarım Siyu'ların eline düştü.
Votre domestique doit être aux mains des Sioux.
Korkarım Bay Avery'nin çocukların bozulmamış hislerine yönelik herhangi bir saygısı yok.
M. Avery méprise-t-il l'instinct pur de l'enfance?
- Korkarım başka seçeneğin yok.
Vous n'avez pas le choix. Je possède...
- Korkarım ki buna zamanım yok.
- J'ai peur de ne pas avoir le temps.
Korkarım, hiç param yok.
Je n'en ai pas.
Korkarım fazla sakalım yok.
J'ai peur de ne pas avoir beaucoup de barbe.
Korkarım başka bir seçeneğimiz yok, efendim, iki cesedin de durumu benim savunmam için hayati derecede...
L'état des deux cadavres est crucial... Bien, bien.
Korkarım hiç şüphe yok.
Il n'y a pas le moindre doute.
Korkarım başka para yok, efendim.
Pas vrai?
Korkarım ki öyle. Eskisi gibi olacağının farkındasınız, değil mi? İş yok, araba yok...
Tout redeviendra comme avant : plus de travail, de voiture, d'appartement.
- Korkarım başka seçeneğiniz yok.
- Vous n'avez pas Ie choix.
Korkarım güldüğünüz şeylerin bir dayanağı yok, beyler.
Vitaux pour la vie économique de l'Empire britannique.
Korkarım gittiğimiz yerde sana göre bir ev yok.
J'ai bien peur qu'il n'y ait aucune place pour toi, là où nous allons.
Yarın sabaha kadar korkarım başka tren yok.
Le prochain train ne passe que demain matin.
Korkarım ki yeteneğim artık yok.
Elle est fichue. J'ai bien peur d'avoir perdu mes pouvoirs.
Ama korkarım ki bunu açıklayacak zamanım yok.
On n'a pas le temps pour des explications.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65