Mesajınız var mı tradutor Francês
111 parallel translation
Opera mı? Evet efendim. Mesajınız var mı acaba?
Monsieur veut-il laisser un mot?
Bir mesajınız var mı?
Un message, s'il revient?
- Mesajınız var mı?
- Il y a un message?
İnanılmazdı. Bana öyle söylendi efendim. Bir mesajınız var mıydı?
Avez-vous encore quelque chose a lui faire dire?
Mesajınız var mı?
Il y a un message?
Mesajınız var mıydı?
Puis-je prendre un message?
Ona bir mesajınız var mı?
Rien pour elle?
Mesajınız var mı?
Je peux prendre un message?
- İletilecek bir mesajınız var mı?
- Puis-je lui laisser un message?
Babama iletmemi istediğiniz bir mesajınız var mı?
Vous voulez me donner un message pour mon père?
Bu akşam dışarıda, mesajınız var mı?
Elle est sortie, ce soir. Il y a un message?
Mesajınız var mı?
Puis-je lui faire un message?
Sağ olun. - Mesajınız var mı?
- Que dois-je lui dire?
Bir mesajınız var mı?
Puis-je prendre un message?
Mesajınız var mı?
- Puis-je prendre un message?
Takiama için bir mesajınız var mı?
Vous avez message pour M. Takiama?
Mesajınız var mıydı?
Puis-je prendre le message?
Mesajınız var mı?
Vous avez un message?
Mesajınız var mı, Bayan O'Connor?
Voulez-vous laisser un message, Mlle O'Connor?
Mesajınız var mı?
Je lui laisse un message?
Bir mesajınız var mı? Cindy mi?
Je peux prendre un message?
Mesajınız var mı?
Vous voulez que je lui passe un message?
Johnny Smith'e gönderecek bir mesajınız var mı? Bay Smith'i dikkate değer görmüyoruz.
Le Revivatin a subi des essais cliniques rigoureux et a reçu l'agrément de la F.D.A.
Mesajınız var mı acaba?
Je peux prendre un message?
- Mesajınız var mı?
Je peux prendre un message?
Bir mesajınız var mı?
Vous avez un message?
Mesajınız var mı? Sonunda çok kızıyor ve Tony Blair'e, havaya uçmuş oğlunun fotoğrafını gönderiyor.
Il est si furieux qu'il finit par envoyer la photo de son fils à Tony Blair.
Seyirciler için mesajınız var mı?
Un message aux téléspectateurs?
Mesajınız var mıydı?
Vous souhaitez laisser un message?
- Bir mesajınız var mı?
- Vous voulez lui laisser un message?
Mesajınız var mı?
Il est toujours à Hong-Kong.
Okuyucularımıza mesajınız var mı? Hayır, yok!
Un message pour nos lecteurs?
Merak ediyorum, Helena'ya mesajınız var mı?
Je me demande si vos messages seraient envoyés à Helena?
Şu anda burada değil, Mesajınız var mı?
Euh, elle n'est pas là pour l'instant
Saunière'den mesajınız var mı?
Vous avez un message de Saunière?
Ona bir mesajınız mı var?
Un message pour lui?
Mesajınız var mı?
Un message?
Bay Bauer, milyon tane mesajınız var. Hepsini not ettim.
M. Bauer, vous avez un million de messages.
- Amerikan halkına bir mesajınız var mı? - Elbette var.
Avez-vous quelque chose à dire au peuple américain?
Pekala İyi Arkadaş'lar, bugünlük İyi Arkadaş Şov'umuz bu kadar... ama bir yere ayrılmayın... çünkü size çok önemli bir İyi Arkadaş... mesajımız var.
Très bien les Bons Gars, c'était notre émission des Bons Gars d'aujourd'hui... mais ne partez pas... parce qu'on a un message très important des Bons Gars... juste pour vous.
Mesajım var mı diye bir bakar mısınız lütfen?
Y a-t-il des messages?
Teneke tanrınıza bir mesajımız var.
On a un message pour votre dieu de pacotille.
Evet, Bay Duke. Merhaba. Bir mesajınız var.
M. Duke, vous avez un message.
Arada bir gizemli şeylere de ihtiyacımız var. Gizem dedim de, bir mesajın var.
Il est bon de vivre parfois dans le mystère j'ai un message pour vous.
Dünya benim, sizi- - Mesajınız var.
Le monde m'appartient, bande de-- - Pendant ce temps, en Angleterre.
Size ulaşabileceği bir numara var mı ya da bir mesajınız?
Vous pourriez lui laisser un numéro... ou un message?
Ama mesajınızı alabilirim.. Sanırım. Rol için hala şansı var mı?
Je crois... ll a toujours une chance pour le rôle?
Arkadaşınız Max için bir mesajım var. Bakmayı kes.
Le PDG de Nokia m'a donné ca.
Başkan için bir mesajınız mı var?
Un message pour le vice-conseiller?
- Buffy'ye mesajınız var mı? - Ona senin geri zekalı olduğunu söyle.
- Un message pour Buffy?
Her ne kadar iki üç gün gecikmeli de olsa, görüntülü mesaj yollama şansımız var... Adamlarını ve de kadınları gönder, evleriyle görüşsünler.
La ligne d'attente est de quelques jours, mais j'ai usé de mon influence... et donné à vos gens une chance d'envoyer des messages à la maison.