Ne durumda tradutor Francês
6,575 parallel translation
Peki ya diğer çocuk ne durumda?
Et pour... cet autre enfant?
Evi ne durumda bıraktığını görüp plan yapabiliriz.
Allons là-bas voir dans quel état c'est, puis nous déciderons.
Kanı ne durumda?
À quoi ressemble son sang?
Allen, Joe silah dükkanındaki çatışmadan gelen deliller ne durumda diye merak etmiş.
Hey, Allen. Joe m'a demandé de voir où tu en étais concernant la preuve de la fusillade du magasin
Ödevin ne durumda?
Comment est arrivé ici le journal?
Ne durumda peki?
Comment va-t-il?
Ryan ne durumda?
Comment ça avance pour Ryan?
Ne durumda olduğumuzu sana söylemeliydim.
Je devrais te dire où on en est.
- En çok arananlar listesi ne durumda?
Ou en est l'avis de recherche?
- Karısı ne durumda?
- Comment va sa femme?
Şarkı ne durumda?
Comment ça avance, la chanson?
Komiserliğe gittim ve dosyada ne durumda olduğunuza dair beni bilgilendirdiler, tabii buna dosya diyebilirsek.
Je suis passée au commissariat, ils m'ont mise au courant de l'affaire... si on peut appeler ça comme ça.
Tayfan ne durumda?
Le club tient le coup?
Projenin ne durumda olduğunu merak emiştir.
Il doit vouloir voir mes avancées sur le projet.
Adamlar ne durumda?
Qu'en est-il des hommes?
Ben çok kötü bir insanım. Yargılayacak durumda değilim.
Oh, je ne suis vraiment pas à la bonne place pour juger.
- İnan bana böyle bir ifşayı kaldırabilecek durumda değilim.
Croyez-moi, je ne peux pas me permettre ce genre de désagrément.
Onunla işimiz bittiği zaman Bay Egan bir şey yazacak durumda olmayacak.
M. Egan ne sera pas en état pour écrire quoi que ce soit une fois que j'aurai fini.
Son Avatar'ın Toprak Krallığı'na yaptıklarından sonra benden iyilik isteyecek durumda olduğunu pek zannetmiyorum.
Et bien, ne croyes pas que vous êtes en mesure de me demander une faveur. Après tout ce que le dernier Avatar a fait au royaume de la Terre!
- Bu durumda ne oluyoruz?
- Ce qui fait de nous?
İkiniz anlaşamayınca tuhaf bir durumda oluyorum ya.
Tu sais, quand vous ne vous entendez pas, ça me met dans une situation très inconfortable.
Kalan kısmı geri gelmeseydi daha iyi durumda olurduk bence.
On serait bien mieux si le reste ne revenait pas.
- Glass ne durumda?
Et Glass?
Daha anlamadığı bir dünyada, yalnız ve korkmuş bir durumda.
Il est effrayé et seul dans un monde qu'il ne comprend pas.
Tartisacak durumda degilim.
Je ne peux pas argumenter avec lui.
Eğer tanıyor olsaydın, bu durumda olmazdık.
Si tu me connaisait mieux, on ne serait pas dans cette situation.
Ne kadar rahatsız durumda olduğumuzu unutmaya çalışalım.
Sortons de nos esprit l'inconfort dans lequel nous sommes.
Solun ne işler çevirdiğini bilmeden daha iyi durumda olan sağ el hiç görmedim.
Je n'avais jamais vu un meilleur cas de main droite qui ne savait pas ce qu'allait faire la main gauche.
Ödünç aldığın özün ne kadar kötü durumda olduğunu bilmiyor.
Il n'est pas au courant. Il ne sait pas à quelle vitesse tu perds ta grâce, n'est-ce pas?
Şerif büromdaki herkesin... sana refakat etmesi mahkeme tarafından... çıkar ilişkisi gerekçesiyle engellenmiş durumda.
Personne au bureau ne peut t'escorter, ça serait un conflit d'intérêt.
Canım istediği zaman izin yapacak durumda değilim.
Je ne peux pas me permettre de prendre un congé chaque fois que je le veux.
Şeytani adamlarla, senin idrak edemeyeceğin adamlarla taşmış durumda.
Il déborde de méchants hommes, des hommes que tu ne peux même pas comprendre.
"A" nın olduğu o çeşit bir durumda ne yapabilirsin ki?
Tout type de situation que "A" a fait, que ferait-on dans cette situation?
47. madde Ajan Odum onay olmadan hareket ettiği için bu durumda geçerli değil.
La section 47 ne s'applique pas si l'agent Odum agissait sans autorisation.
Her durumda değişiklik yapmamalıyız, öyle değil mi?
Nous ne devrions pas modifier les conditions, non?
Komiser Tao nerede? Morgda mermi yörüngelerine kafayı takmış durumda.
Non, je ne fais plus ce boulot et ne me reparles plus jamais de ça.
- Ne kadardır bu durumda?
Depuis combien de temps est-il comme ça?
Duvara vurdum ama belli ki her durumda uyuyabiliyorsun.
J'ai tapé contre le mur. Apparemment, rien ne te réveille.
Trafik ışıkları çalışmıyor, kavşak tıkanmış durumda.
les feux ne fonctionnent pas causant de gros embouteillages.
Kardeşim iyi durumda değil.
Mon frère ne vas pas bien.
Bazen telefonu alır ve böyle bir durumda ne söyleyeceğime dair pratik yaparım.
Parfois je saissis le téléphone, m'exercer à ce que je leur dirais si vous ne...
Herkes gergin durumda. Bilmiyoruz ki iyi midir, kötü müdür diye. Tehlikede miyiz?
Tout le monde est un peu à bout, de ne pas savoir, si elle est gentille, ou si elle est mauvaise, si nous sommes en danger.
Size ne söylendi bilmiyorum. Ama Bobby çalışacak durumda değildi.
Je ne sais pas ce qu'on vous a dit, mais Bobby ne travaillait pas ici.
Ve burada bipolar rahatsızlığından bahsetmiyorum ama bu, önümüzdeki durumda gözlemlediğimiz ve aslında yüksek seviyede hissedilen ancak aslında çok hoş olmayan bir duygu hali fenomeni.
Et je ne dis pas que vous avez un trouble bipolaire mais il est un phénomène que l'on voit dans cet état particulier où il y a une ambiance très élevée mais il est pas vraiment une ambiance très agréable.
Şeker artık toplumumuzun dokusuna o kadar derine yerleşmiş durumda ki bazı insanlar şekersiz bir hayat düşünemiyor bile.
Le sucre est devenu si profondément enracinée dans le tissu de notre société que certaines personnes ne peuvent pas imaginer la vie sans elle.
- O kötü durumda Eli.
Il ne va pas bien.
Bu durumda sanırım övgüleri kabul edemem.
Je ne peux pas m'en accorder le mérite.
Bakın, ne istediğinizi bilmiyorum ama annem kimseyle konuşacak durumda değil.
Je ne sais pas ce que vous voulez, mais ma mère ne veut parler à personne.
- Bu durumda Lin'le ne noktadayız?
Ça nous situe où avec Lin?
Benzer durumda sen ne yapardın diye kafa yordum.
Je réfléchissais à ce que vous auriez fait dans une situation similaire.
Senin hikayen ne? Kafa olarak bir ilişkide olabilecek durumda değilim.
Je n'ai pas la tête à être en relation en ce moment.
ne durumdayız 39
ne durumdasın 24
ne düşünüyorsun 2039
ne düsünüyorsun 18
ne düşünüyorsunuz 319
ne duruyorsun 61
ne düşündün 40
ne duyuyorsun 30
ne duruyorsunuz 21
ne duydun 57
ne durumdasın 24
ne düşünüyorsun 2039
ne düsünüyorsun 18
ne düşünüyorsunuz 319
ne duruyorsun 61
ne düşündün 40
ne duyuyorsun 30
ne duruyorsunuz 21
ne duydun 57