Nefes almıyor tradutor Francês
475 parallel translation
- Nefes almıyor.
- Il ne respire plus.
Nefes almıyor.
Pas de respiration.
Mary, nefes almıyor galiba.
- Mary, il ne respire plus.
- Evet, nefes almıyor.
Il ne respire pas.
- Sanırım nefes almıyor.
Amenez les valises!
Bu adam nefes almıyor.
Il a cessé de respirer.
- Nefes almıyor!
- ll ne respire plus!
Nancy, doktor değilim, nabzı atmıyor, nefes almıyor ve çubuk dondurma gibi soğuk.
Je ne suis pas médecin, mais le pouls et la respiration sont nuls, et il est glacé.
50 yıldır nefes almıyor zaten.
II ne respire plus depuis 50 ans. Il est mort!
Nefes almıyor!
Merde! Il ne respire pas!
Ona hava veriyoruz ama düzenli nefes almıyor.
On l'alimente pas mal en air, mais il ne respire pas bien!
Nefes almıyor!
Combien de fois?
- Nefes almıyor. - Tansiyon?
Il ne respire plus.
Nasıl nefes almıyor?
Comment, "respire pas"?
İşte böyle nefes almıyor.
C'est ça, pas respirer.
Nefes almıyor.
Il ne respire plus.
Bu herif... makarna sosunu solumuyorsa, nefes almıyor.
Il respire pas, ou alors il respire de la sauce tomate.
Nefes almıyor.
Elle ne respire plus.
- Dostum, nefes almıyor'.
Fais tourner.
Nefes almıyor.
Il respire pas.
Nefes almıyor, entubasyon gerek. 7,5, hemen.
Il ne respire plus. Je dois l'intuber.
Sanırım nefes almıyor.
Il ne respire plus. Shep!
- Nefes almıyor.
- Il ne respire pas.
- Nefes almıyor. - Trakeostomiyi sen yapmak ister misin?
Faites la trachéotomie!
Sanırım nefes almıyor!
Il a pas l'air de respirer.
- Nefes almıyor.
- Elle ne respire plus.
Nefes almıyor.
Elle se dé-sature.
Nefes almıyor.
Il respire plus.
- Nefes almıyor.
- Il étouffe.
Nefes almıyor.
- Elle ne respire pas.
Ama nefes almıyor.
Mais il respire pas!
- Nefes almıyor.
- Oui! - Il ne respire pas.
Bu adam nefes almıyor.
Il ne respire pas.
Nefes almıyor.
Elle ne respire pas.
Nefes almıyor. Nabız yok.
- Pas de pouls.
Nefes almıyor. Tüp yutturun.
Il ne respire plus, on l'intube.
- Nefes almıyor.
- Il ne respire toujours pas.
- Ne kadardır nefes almıyor?
- Depuis quand il respire plus?
Nefes almıyor!
Elle ne respire pas!
Soğuktan donmuş ve nefes almıyor.
Il est raide de froid et il ne respire plus.
Kadın da artık nefes almıyor.
La femme ne respire plus non plus.
Şimdi kimse nefes almıyor.
Que personne ne respire.
Nefes almıyorlar, ama kalpleri atıyor.
Comment se sont-elles glissées dans le filet?
- Nefes almıyor.
Elle ne respire pas.
Nefes almıyor!
Il ne respire plus.
- Daha nefes bile almıyor.
- Ça ne bande pas fort, oui!
- Nefes almıyor.
C'est normal.
Oh, Tanrım, nefes almıyor!
Mon Dieu, il ne respire plus.
kalksana, şaka mı yapıyorsun? Nefes almıyor!
Allez, lève-toi...
Nefes almıyor.
Il ne respire pas.
Bu adam öldü. Nefes almıyor. Bir daha hiç ayağa kalkamayacak.
Il est mort, il ne se relévera plus, et tu ne penses qu'à la carriére de Marc!