English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ O ] / Olü

Olü tradutor Francês

22,838 parallel translation
Birisinin attığı mesajlara bakmayarak ölü rolü yapmak anlamına geliyor.
C'est quand tu prétends être mort en ne répondant pas aux SMS de quelqu'un.
Kraliçe ölü bir kız mı?
La reine est une morte?
Ayrıca bana ölü kuşlar getiriyorsun.
Et aussi, tu m'apportes des oiseaux morts.
Dünyayı ölü bulacağımı sanmıştım.
Je pensais trouver un monde mort.
- Ölü adamlar konuşamaz.
- Mort signifie ne pas parler.
Ölü ya da diri, bana getirin.
Amenez-le moi, mort ou vif.
Ölü sevgilim gibi davranan Grant Ward'ın iğrenç yüzüne katlanmakla epeyce meşguldüm.
J'écoutais le visage horrible de Ward parler comme mon ex mort.
Bana verdiğin DNA, senin kanın ölü bir konaktan alınma.
L'ADN que vous m'avez donné, votre sang, il vient d'un hôte mort.
Yakışıklı ama ölü bir konak.
D'un bel hôte, mais il est mort.
Bir gece önce tanımlanamayan bir cismin düştüğü bir kasabada çifte kumrular gibi gezen Daisy ve Ölü bir adamın uydu görüntüleri var elimde.
Nous avons reçu des images satellites d'elle et d'un homme mort déambulant sur le chemin des amoureux dans une ville où un engin non identifié s'est crashé la nuit dernière.
Doktor Matt Miller ölmeden önce çalışmakta olduğu tımarhanede ölü bulundu.
Le Docteur Matt Miller a été retrouvé assassiné sur le sol de l'asile où il travaillait.
Gördükleri uzun süredir ölü.
- Probablement pas, mais c'est actif. Beaucoup de ce qu'ils voient à disparu depuis très longtemps.
Ölü arkadaşı için intikam peşindeymiş gibi görünmüyor.
Il n'a pas l'air de vouloir venger son ami mort.
Bir ölü için bile.
Même pour les morts.
Varni yaratıkların ölü olmasını tercih ediyor.
Les Varni préfèrent voir leurs créatures mortes.
Hem o ölü hayvanların dışarıda ne işi var?
Pourquoi tes cadavres d'animaux sont sortis?
Ölü bir kokarca veya sülünden daha büyük bir şey için.
Quelque chose de gros et de mort. Un sconse ou bien un faisan.
Sokakları arşınlayan ölü, terk edilmiş kayıplar.
Des vagabonds morts, abandonnés, errant dans les rues.
Zaman hızla azalıyor. Ve onları ölü görmekle ilgilenmiyorum.
Les jours passent de plus en plus vite, et les voir morts ne m'intéressent pas.
Küçük ve ölü.
Minuscule et morte.
Ölü sayısını tahmin bile etmek zor.
Il est même impossible de donner avec certitude une estimation du nombre de victimes.
Ülkenizi ziyaretimde yerde yatan ölü bedenler gördüm. Açlık, kan, susuzluk ve yoksulluk gördüm.
J'ai vu votre pays et je n'ai vu que des cadavres gisant cà et là, la faim, le sang, la soif, et la misère
Kol zaten ölü ve buna bir süre daha dayanabilir.
Kol étant mort. Il peut le rester un peu plus longtemps.
Ölü olmayı özlüyor musun?
Est-ce que ça te manque déjà d'être mort?
Biraz daha ölü olarak bekleyebilir.
Il peut rester mort encore un peu.
Bilemiyorum, ölü olmak, kan içmek sonsuza dek yaşamak.
Je sais pas, être morte, boire du sang, être immortelle.
Ölü vampir?
Le vampire mort?
Ölü.
Mort.
Birkaç ölü çiçeğe dokundun.. .. ve durdun.
Tu as effleuré des fleurs mortes et tu t'es arrêtée.
Bugün elinize kaç tane ölü çocuk geçti?
Combien d'enfants morts avez-vous ramassés aujourd'hui?
Kuzen Asa'nın ölü ya da diri olması umurumda değil.
Je me fiche que le cousin Asa vive ou meure.
Bir daha ona zarar veremesinler diye herkese ölü olduğunu inandırmak istiyor ama geri gelecek. Biliyorum gelecek.
Elle veut que tout le monde pense qu'elle est morte pour qu'ils ne lui fassent plus jamais de mal, mais elle nous reviendra.
Sen ölü bir adamsın, anladın mı?
T'es mort, t'entends?
Ölü adam, karısı ve çocukları.
Le type, une femme et des enfants.
Jace eğer bir Gölge Avcısı olmak, ölü gibi yaşamak demekse olmak ister miyim, bilemiyorum.
Jace, si... Si être une Shadowhunter signifie que je dois être morte à l'intérieur... Je ne suis pas sûr de vouloir en devenir une.
O Unutulmuş'un kanının ölü izcilerimize ait olabileceğini hiç düşündün mü?
Avez-vous considéré que le sang dans le Forsaken viendrait de nos éclaireurs morts?
- Ölü taklidi yap.
- Fais le mort.
Erkek çocuk, kız çocuk ve yetişkin bir kadın olay yerinde ölü bulundu.
Un garçon, une fille et une femme ont été découverts morts sur les lieux.
Bir özlü sözdü. Şöyle derlerdi ; "Bir mermi, bir ölü."
Un dicton. "Un tir, un tué."
Şu merdivenleri her çıkışımda, seni odanda ölü bulacağım günün bugün olup olmadığını merak ediyorum.
Chaque fois que je monte ici, je me demande si je vais te trouver mort dans ton salon.
Ölü bir adam... Yanarak öldüğüne tanık olduğum bir adam bir şekilde Hell's Kitchen'a dönmüş.
Un type mort, que j'ai vu brûler, est de retour à Hell's Kitchen.
Frank Castle ölü bir adam.
Frank Castle est mort.
Benim için ölü olursun.
Vous êtes mort pour moi.
Bir atış... bir ölü.
Un tir, un mort.
Y kesiği görünce tanıyacak kadar ölü beden gördüm.
J'en ai vu assez pour reconnaître une incision en Y.
Claire, sen gerçekten bu adamın daha önce ölü olduğunu öne sürmüyorsun.
Vous n'êtes pas en train de suggérer que cet homme était déjà mort?
Sadece seni ölü istiyorlar.
Ils veulent votre peau.
Çocuk... bıçağı annesinin ölü göğsünden çıkarıyor ve işe koyuluyor.
Le petit a retiré le couteau de la poitrine de sa défunte mère et s'est mis au travail.
Onlar ölü yatıyor... çocuk ayakta.
Ils étaient morts, le petit était debout.
Gemideki herkes neredeyse şey kadar ölü...
Chacun à bord est aussi mort que ma...
Benny Choi'yi ölü isteyen kişiyi bulana dek Çete Birimi, Cinayet Masası'yla çalışacak.
La répression des gangs et la Criminelle vont s'aider pour qu'on trouve le tueur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]