Onlar iyi tradutor Francês
4,281 parallel translation
Onlar iyi davranıyorlar?
On te traite bien?
Onlar iyi mi?
Elle va bien?
Onlar iyi.
Ils vont bien.
Ayrıca üç tane daha var. Ama onlar iyi takip edilmemişler.
De plus, trois de plus les ont succédés mais pas directement après...
Onlar iyi adamlar.
Ce sont des bonnes personnes.
Evet ve ayrıca onlar iyi arkadaşlar.
Oui, et qu'ils sont aussi de bons amis.
Erkek karakterleri kadınlardan daha iyi yazıyorum ve çok tuhaf çünkü büyüsüne kapıldığım kişi Marilyn'dır tıpkı onlar gibi sanırım.
Je continue de mieux écrire les hommes que les femmes, ce qui est trop bizarre. Parce que Marilyn est celle qui me captive le plus. Comme ils l'étaient, je suppose.
Onlar için yapabileceğin en iyi şey bu, emri ver.
C'est le mieux que vous puissiez faire, alors donnez l'ordre.
Bütün iyi liderler gibi onlarında biraz ketumluğu var.
Ils ont le visage fermé comme tous bons chefs.
İnsanlara iyi davranırsan onlar da sana iyi davranır.
Si tu es bon pour les gens, ils sont bons en retour.
Onları da daha iyi hissettireceğini düşündüm ve öyle de oldu.
Je savais que ça les ferait se sentir mieux aussi, et ça a marché!
Öğrendiğim iyi oldu çünkü onları bulması çok zor oluyor.
C'est bon à savoir parce qu'ils sont rares.
Onların ruhlarıyla cehennem ateşi çok daha iyi yanacaktır, bu da sana büyük zevk verir.
Leurs âmes alimenteront les feux de l'enfer et vous donneront instantanément un plaisir immense.
Bu işte iyi olabilirsin ama onlar sayıca fazla.
Vous êtes peut-être bon, mais ils sont nombreux.
- Gidip onları alsak iyi olur.
- On devrait aller les chercher.
Bunu onlar bize yapıyor, biz daha iyi şeyler yapmalıyız.
C'est ce qu'ils nous ont toujours fait. Alors nous devons faire mieux que ça.
Bütün hayatım boyunca tanıdığım iyi, düzgün insanlar biliyorum. Kendi çocuklarımı emanet edecek kadar güvendiğim kişiler bunlar. Ve onlar da tüm kalpleri ile onun soğukkanlı bir katil olduğunu düşünüyor.
Je connais des gens très bien, et depuis très longtemps, des gens à qui je pourrais confier mes enfants, qui croient au fond d'eux-mêmes qu'il est un tueur de sang-froid.
Dinle Keita, onların evine gittiğin zaman teyze ve amcaya, anne ve baba demen daha iyi olur.
Écoute bien, Keita, quand tu iras chez eux, tu les appelleras papa et maman.
Onların eline çok kuvvetli üfle ki, onu iyi etsinler.
Soufflez de la force dans leurs mains, Seigneur, pendant qu'ils s'occupent de lui.
Onlar için iyi olacak. Bir çeşit katliam.
Ça leur rapporterait un max.
Büyük bahşiş, çünkü iyi hizmet ettin ve onlar bahşişi saydı.
Comme ça, vous aurez un bon service. Ça compte, pour le personnel.
- Onlar bensiz daha iyi.
Elles sont mieux sans moi.
Latimer ailesini çok iyi tanıyorum ve bu zamanlarda onları desteklemek için elimizden geleni yapacağız.
Je connais plutôt bien la famille Latimer et nous ferons tout notre possible pour les soutenir en ces temps difficiles.
Benim işim insanlara iyi davranmak değil. Onları daha iyi bir hâle getirmek.
Mon travail, c'est de rendre les gens meilleurs.
Eğer onları daha iyi anlayabilecek birini bulursanız gerçekten şaşıracağım, ajan Gardiner... ve sizin endişelerinizi minimuma indirgeyecek bir planım var.
Je serai surpris si vous pouviez trouver quelqu'un qui les connait mieux qu'elle, Agent Gardiner... et j'ai un plan qui va garder toutes vos préoccupations au minimum.
Onlar çok iyi ilerliyorlar.
Leur campagne bat son plein.
Onları biraz dinleyince göreceksin iyi olmadıklarını
D'accord, écoute-les. Tu verras qu'ils sont pas cool du tout.
Tek başarılı olan Iron Fist aslında, En iyi olan onlar!
Un groupe a réussi, ce soir. Les Iron Fist sont les meilleurs.
Onların gözünde ne kadar ölü, o kadar iyi.
C'est comme si tu étais mort pour eux, de ce côté des bosquets.
Onlar dünyanın en iyi askerleri
Les meilleurs soldats au monde.
Bence tekliflerini değerlendirmek zaman alacaksa onlar olmadan daha iyi olduğumuz fikrimi açıkça ifade etmek istedim.
– Je pense que nous devrions prendre le temps de voir ce qu'ils nous proposent... – Je voulais simplement dire que je trouvais que nous pouvions nous passer d'eux.
- Dünyanın en iyi kürkçüleri onlar.
Les plus grand spécialiste de fourrures au monde.
Bana çok şey öğretirler. Onları biraz olsun rahat ettirebilmek de kendimi iyi hissettiriyor tabii.
Ils m'apprennent tellement, et je peux apporter un peu de réconfort, et bien ça me fait vraiment me sentir bien.
Sonunda onları açmak da iyi geldi.
Ça fait du bien de se détendre.
Sen çok itina gösterirdin. Onları çok iyi becerirdin!
Oui, tu les avais si bien dessinées.
İyi vakit geçirmeyi bırakalım demiyorum, Ama bu kadar çok parti yapmak, sınavlardan kaçmak, işte onların bizim hakkımızdaki görüşleri bunlar.
Je ne dis pas que nous devons arrêter de passer du bon temps, mais faire la fête à ce point, ratant les examens, c'est leur vision de qui nous sommes.
Sadece elbise ve hediye çantası için burada.... her küçük kızın olmak istediği ilk şey bir balerindir. Salondaki en iyi koltuklar onlar.
C'est les meilleures places de toute la maison.
Bilirsin onlar daima bizden daha iyi adapte olurlar.
- Ça va. Ils s'ajustent plus rapidement que nous.
O insanları öldürdü çünkü onların bu dünya için fazla iyi olduklarını düşündü.
Il tuait les gens parce qu'il étaient trop bons pour le monde.
Onlar şükrediyorlardı çünkü Mary daha iyi ve ben hissettim ki...
Ils rendaient grâce à Dieu, car Mary va mieux et je me suis sentie...
Onlar da çok iyi.
Ils sont bons aussi.
Eminim onlar da çok iyi insanlara dönüşebilirlerdi.
Ces gens auraient pu être géniaux.
Onlar... benim için iyi şeyler de yaptılar.
Ils ont fait... ils ont fait des choses bien pour moi, aussi.
Eğer burdalarsa, Onları ayrı sorgulamak iyi bir fikir.
S'ils sont là, ce serait une bonne idée de les séparer.
Gidip onları öpüp iyi geceler dileyebilirim.
Je devrais aller leur souhaiter bonne nuit.
evet, ellerim onlar da iyi.
Oui, mes mains vont bien.
- Şehrin en iyi avukatları onlar.
Ce sont les meilleurs avocats en ville.
Onları daha iyi görmezden gelebilirsin.
Ignore-les plus que ça.
Git ve 20 iyi adam bulup onları Western Electric'in batı kapısına götür.
Va dehors, tu prends les 20 meilleurs gars que tu peux trouver, tu les emmènes au portail principal de Western Electric.
ve biz bir takımız, sen ve ben, ve bazı aileler bizden daha kalabalık olmasına rağmen, bu onları daha iyi yapmaz.
Nous sommes une équipe, toi et moi, et même s'il y a des familles plus grandes que la nôtre, ça ne fait pas d'eux une meilleure famille.
Liderler bir emir verdiğinde, tartışma çıkarmayız çünkü onları daha iyi yargıçlar olarak görüyoruz.
Quoi qu'il arrive, la religion sera toujours là. Mais ça devrait être officiel. La religion n'a pas besoin d'être sur le papier.
iyi akşamlar 4224
iyi aksamlar 25
iyiyim 3981
iyi bayramlar 19
iyi şanslar 1942
iyi sanslar 16
iyi geceler canım 50
iyi günler dilerim 40
iyi geceler sevgilim 30
iyi eğlenceler 520
iyi aksamlar 25
iyiyim 3981
iyi bayramlar 19
iyi şanslar 1942
iyi sanslar 16
iyi geceler canım 50
iyi günler dilerim 40
iyi geceler sevgilim 30
iyi eğlenceler 520
iyi günler 2648
iyi geceler tatlım 84
iyi uykular 287
iyi geceler 8675
iyi değilim 99
iyi seyirler 39
iyimisin 185
iyi misin 6507
iyi günler hanımefendi 25
iyi geceler millet 19
iyi geceler tatlım 84
iyi uykular 287
iyi geceler 8675
iyi değilim 99
iyi seyirler 39
iyimisin 185
iyi misin 6507
iyi günler hanımefendi 25
iyi geceler millet 19