English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ P ] / Parası var

Parası var tradutor Francês

1,066 parallel translation
Çok parası var demek.
Ça sent l'argent...
Jimmy'nin dünya kadar parası var.
C'est ridicule. Jimmy a tout l'argent qu'il veut.
Siz kızlar patronunuza havalandırma aldırmalısınız. Bugün parası var.
Votre patron pourrait vous... installer l'air conditionné après cette affaire!
- Parası var mı?
- A-t-il de l'argent?
İyi ki o kadar parası var.
Heureusement qu'il a les moyens.
Kendi projelerini seçebiliyor. Senaryo onayından geçiyor. Onunla ne yapacağını bildiğinden daha fazla parası var...
Elle dicte ses conditions, approuve ses scripts, elle croule sous le fric...
Wilson, piyango parası var elimde.
J'ai l'argent du loto.
Aleko Sinnikoğlu gelmiş, bir sürü parası var dört kızı var ki, her biri ötekinden çirkin.
Voici Aleko Sinnikoglou, un homme fortuné. Des stocks et quatre filles, laides.
Çok parası var Stella.
Et elle a de l'argent, beaucoup.
Bu kadar parası var, bu parayla evi harikulâde bir duruma sokabilirdi.
Elle avait largement les moyens de transformer cet endroit.
çok parası var.
il est riche.
Sana söylüyorum, adamın parası var.
Il a des millions.
Onların daha çok parası var.
Lls ont plus d'argent.
Martha'nın parası var çünkü Martha'nın babasının ikinci eşi Martha'nın annesi değil, annesi öldükten sonraki olan çok yaşlı bir kadındı siğilleri vardı, çok zengindi.
Martha a de l'argent... par la seconde femme de son père... épousée après la mort de la mère de Martha. C'était une très vieille femme... pleine de verrues et très riche.
Borgman ismindeki bir adamdan silah almak için biriktirdiği, bütçeden ayrı 1,500,000 $ parası var.
Il a accumulé 1500000 $ pour acheter des armes à un certain Borgman.
Karının parası var mı?
Elle a de l'argent, votre femme?
Diyelim ki bu adamın sağa sola saçacak çok parası var.
Mettons qu'il ait beaucoup de fric à dépenser.
Onun parası var.
Elle a l'argent.
Ne kadar çok parası var baksana.
Regarde son fric!
- Parası var.
- Il peut se le payer.
böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var?
Et les mettra dans une boîte pour moi? Cela n'arrivera pas deux fois Où est celui qui a tant de sous?
mutlaka bunu satın alacak birileri olmalı... böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var?
Quelqu'un voudra bien acheter Un si beau soleil ne reviendra pas Cela n'arrivera pas deux fois Où est celui qui a tant de sous?
öyle mutluyum ki, uçabilirim... ne güzel bir gökyüzü, cennet gibi bir çatı... böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var?
Je suis si heureux Comme si je volais Quel ciel, un vrai paradis Un si beau soleil ne reviendra pas Cela n'arrivera pas deux fois
Sosyal anlamda çok seviliyor, bol bol da parası var.
Bonne famille, un vrai renard et bourré de fric.
Parası var.
Elle a de l'argent.
Taksiye binecek parası var.
- Oui, il a de quoi prendre un taxi.
- Demek istediğinizi anladım. Çoğu zaman bir eve geldiğimizde, müşteri bize... " Sigorta parası, sütçünün parası var.
Souvent les gens me disent qu'ils doivent payer l'assurance, le laitier, etc...
- Babacığım! Babacığım! - Hiç parası var mıydı?
Papa!
- İsviçre parası var mı?
Avez-vous de la monnaie suisse, Monsieur?
- Onun parası var.
Il a une livre.
- Parası var mı, bak bakalım.
- Regarde s'iI a de l'argent sur lui.
Onun parası var Bay Christie. Her hafta parasını alır.
Je lui donne de l'argent pour ça chaque semaine.
Demek istediğim şu ki, Spencer hiç göze batmıyor çok ağırdan alıyor, çünkü doğru işi bekleyecek kadar parası var.
Tout ça pour te dire que Spencer se tient peinard. Parce que j'ai assez de fric pour voir venir.
Bu Manfred'in çar çur edecek bol bol parası var gibi görünüyor.
Ce Manfred a de l'argent à dépenser dans des vieilleries.
Ödeyecek parası var mı onun?
A-t-il de l'argent pour payer?
Herkesin parasını istediği şeye harcamaya hakkı var.
Il a le droit de dépenser son argent comme il veut.
2 dolar 85 sentim var. Amerikan parası.
J'ai 2 dollars, 85 cents.
Ama buna hakkı var. Parasını o verdi.
Oh, il avait le droit de me le demander, c'est lui qui a payé ces robes.
Ama demiryolları beş parasız. Devam etmek için paraya ihtiyaçları var.
Nous avons besoin d'argent pour continuer.
Her şeyi var da bir parası mı yok?
Ella a tout. Et quoi l'argent?
- Parası var mı? - Bilmem.
A-t-il de l'argent?
Sen de dersin ki : " Kaç parası var kızın?
Vous direz : "Combien a-t-elle?"
Gücü, parası ve ailesi var.
Il est puissant et riche.
Dairenin parasını ödemek için o paraya ihtiyacımız var.
- Parce qu'on doit payer l'appartement.
- Michael. Bir sorun var. Banka birine parasını geri vermiyor.
La banque refuserait-elle un paiement?
Tabii. İddiaya varım parası da vardır.
Je parie qu'elle est riche.
Parası olunca büyümeye başladı. Şimdi daha çok suya ihtiyacı var.
Maintenant, pour s'agrandir, il lui faut de I'eau.
Amerikan bozuk parası olarak 72 sent ve iki tane 10 pezo var.
Vous avez exactement 72 cents en pièces américaines, et deux pièces de 10 pesos.
Hey, dışarıda sadece üç cest var, neden ona dört parası ödüyorsun?
Il y a 3 cadavres, pourquoi vous en payez 4?
Parasız değilim. Bir dolarım var. Unut gitsin.
Je suis pas fauché, j'ai un dollar.
Pardon bozuk paranız var mı? San Francisco'ya otobüs parası lazım da.
Vous avez de la monnaie?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]