Parayı al tradutor Francês
2,017 parallel translation
Plana göre parayı alınca Lena'yı arayıp ona götürecektim.
Le plan c'était que, quand j'avais le liquide, j'appelais Lena, et la lui amenais.
O ve Abby nakit parayı alıp A.T.M'e yatırdı.
Pourquoi d'autre vous m'auriez demandé de venir?
Tony, git parayı al.
Récupère le fric.
İncelemelerde ne buldunuz? Amaç, intikam. Altı ay önceki soygundan sonra elebaşları parayı alıp kaçmış.
Il y a 6 mois, après l'attaque du fourgon, le cerveau a pris tout le butin.
Parayı alıp kaçmaya çalışırsa onu sen bile yakalayabilirsin.
Même si elle essaie de partir en courant avec l'argent, vous pourrez l'attraper.
Parayı al ve bizi rahat bırak.
Prenez ça et partez d'ici.
- Gelecek hafta parayı alırım.
J'aurai l'argent la semaine prochaine.
- Parayı alın.
- La vache.
Parayı al ve kaç diyorum.
Prends l'oseille et tire-toi, man.
Parayı alıp, onu bırakırsın.
Si vous avez l'argent, vous le laisserez partir?
Bak, parayı alırsan Michael yaşar.
Tu transfères ce montant et Michael vivra.
Öylece parayı alıp gidemezsin.
L'argent? Quel argent? Vous ne pouvez pas simplement prendre l'argent et partir!
Onursuzluğumuzun bedeli olan bu parayı alırsam, oğluma ne derim?
Que vais-je dire à mon garçon, si j'accepte de l'argent sur notre déshonneur?
Yani, parayı alıp iz bırakmak istemiyorsan, evi yakman gerekir.
Il faut brûler la maison si tu veux vraiment que l'argent disparaisse.
- Parayı alıp, seninle... -... ofisinde buluşalım. - Beni dinle.
Je vais prendre le fric et je te retrouve au bureau.
Parayı al, birkaç gün sakla, hepsi bu.
On prend le fric, on se cache quelques jours, et c'est bon.
Kathleen parayı alıp kaçtıysa?
Et si Julia disait vrai, et que Kathleen avait pris l'argent avant de s'enfuir?
Parayı al ve onu bulmaya git.
Prends la thune, et va le chercher.
Parayı al, çünkü alacağın tek şey bu.
Prends cet argent, car c'est le seul que tu auras.
İşi bitirin parayı alın.
On travaille, ils paient.
Ama şimdi, parayı alın, faturalarınızı ödeyin.
Mais pour l'instant, prenez son argent et payez vos factures.
Yani, kızdan özellikle kimliklerini saklıyorlarsa demek oluyor ki, kızı öldürmeyecekler. Yani, parayı alır almaz onu canlı geri verecekler.
En fait, s'ils ont délibérément caché leur identité à la gamine, ça signifie probablement qu'ils ne veulent pas la tuer, qu'ils sont prêts à la rendre en vie dès qu'ils auront leur argent.
Banka işi de ne demek? İçeri girip silahı doğrultacağım. Ödleri boklarına karışacak, ben parayı alıp çıkacağım.
Ça veut dire quoi? je prends le fric et je sors.
- Parayı al.
- Prends l'argent.
Sizden istediğim Von Hayes ve iki arkadaşımı bırakın parayı alın.
Voilà, ce que je propose. Vous laissez Von Hayes et mes deux collègues s'en aller, et vous partez avec l'argent.
"Neta, şu parayı al da üstüne bir elbise al." diyordur.
Il lui dit : "Neta, prends cet argent, achète-toi une robe."
Dinle. Zor zamanlardayız, işler iyi gitmiyor. Bu yüzden baban biriktirdiğimiz parayı alıp riskli bir yatırım yaptı.
Écoute, les temps sont durs, les affaires tournent mal, donc ton père a pris les économies et fait un investissement risqué, c'était idiot, et j'ai perdu de l'argent.
Biriktirdiğim parayı alıp riskli bir yatırım yaptım,... -... ve parayı kaybettim.
J'ai perdu toutes nos économies en faisant un investissement risqué.
Sadece parayı al. Tek umursadığı o.
Prenons son argent, c'est tout ce qui compte pour lui.
Parayı al yeter.
Ça n'a rien à voir avec toi. Prends cet argent.
İfade verme. Burada kal. Parayı al ve huzur içinde yaşa.
Ne témoigne pas, reste ici, prends l'argent et vis en paix.
- Her kim en fazla kızlık zarı... - Ortaya konan parayı alır.
- Et celui qui en cueillerait le plus...
Neden parayı alıp, kaçmadı?
Pourquoi n'a-t-il pas juste pris l'argent et fui?
Parayı al.
Faites-en bon usage.
Parayı alınca kardeşimi vereceklerini söylediler.
Ils m'ont dit que je pourrais emmener ma sœur une fois qu'ils auraient l'argent,
Parayı alıp kayboldu.
Il a disparu avec l'argent.
Suç üstü yakalayamayınca Uyuşturucuyla Mücadele Ajanları korktuğunu parayı alıp gidip dükkan açtığını tahmin ediyorlar.
Ils n'ont pas pu le coincer. Il aurait eu peur, pris le fric et ouvert sa boutique.
-... parayı alırken yakalandı.
- Sa mère lui a envoyé de l'argent.
Parayı getir kızı al.
Si vous avez l'argent, vous l'aurez.
Peki parayı ne için alıyordu?
Pour quoi, le fric?
Parayı ona geri ver ve benim her şeyimi al. Neyim varsa senindir.
Rends-lui et prends-moi tout.
Parayı aklamak için alışverişe çıkmış.
Il cherche un moyen de blanchir son argent.
Ve sen... al bu çeki... tefeciden aldığımız paray öde....
Et toi... Voici le chèque. Et rembourse ceux à qui nous avons emprunté de l'argent, avant la date.
- Naber, Brian? Parayı hala alıp almadığını merak ettim.
T'aurais pas déjà une partie du blé?
Kurabiyeleri eklersiniz. Hesaptan alırsınız parayı tamam mı?
Et ajoutez les cookies, vous pouvez me rajouter le supplément.
Yakalayın! Parayı geri alın!
Attrapez-les, ramenez l'argent!
Al şu parayı.. bu gece dediğimiz yerde ol 12 bin pound Sean
Prends ce numéro. Appelle-moi avant 21 h, ce soir. 12 000 £, Sean.
O kadar parayı bulmam zaman alır.
Ça va... Ça va me demander un peu de temps avant d'obtenir l'argent.
Böyle tek taraflı kararlar alıp, bu parayı başka yerlere harcamak sana kalmadı.
Ce n'est pas à vous de prendre une décision unilatérale de le dépenser autrement.
Parayı ve kimliği alıp içine saklamış.
Il a pris l'argent et les papiers et les a cachés.
Şu parayı al götür buradan, tamam mı?
Enlève-moi cet argent.
parayı aldın mı 36
parayı alın 20
parayı aldım 19
all right 20
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
parayı alın 20
parayı aldım 19
all right 20
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
allah 1043
alan 546
alarm 144
alvaro 24
allen 166
ally 413
alma 146
allie 67
alacakaranlik kuşaği 23
allah 1043
alan 546
alarm 144
alvaro 24
allen 166
ally 413
alma 146
allie 67