English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ P ] / Parayı alın

Parayı alın tradutor Francês

553 parallel translation
"Pansiyoncu tarafından tekrar rahatsız edilmeyeceksiniz, bu parayı alın!"
"Vous ne serez plus ennuyée par ce propriétaire, prenez cet argent!"
- Parayı alın.
- Prenez l'argent.
Bu parayı alın.
Acceptez cet argent.
Neden ikisini de yapmıyorsunuz? Hem parayı alın hem de beni öldürün.
Pourquoi pas les deux choses, prendre l'argent et me tuer?
Lütfen bu parayı alın ve uygun gördüğünüz şekilde kullanın.
Fais-en ce que bon te semble.
Parayı alın.
Prends l'argent.
- Parayı alın.
- Prends ton argent.
Parayı alın!
Attrapez l'argent!
Şimdi, bu parayı alın.
Prenez cet argent.
Zaten kazanmışken parayı alın.
Arrêtez-vous maintenant.
İşte. Parayı alın.
Prenez l'argent.
Mührünü bas. Parayı alınca sızlanmazsın diye düşündük?
Dépêche-toi de signer de ton sceau.
Bir saniye. Yani şimdi şeyi de...? Lütfen parayı da alıp alamayacağınız sormayın.
tu veux dire qu'on peut... s'il vous plaît ne me dites pas que vous voulez garder l'argent
Hedeflediğim ve yakında sahip olacağım bir yığın parayı elime alınca... bana gerektiği gibi davranacaksın.
Quand j'aurai une montagne d'argent- - ce que je vise et bientôt- - tu me traiteras correctement.
Sen parayı alıp çoğalttın. İkimiz için, değil mi?
J'écopais 3 ans... t'avais le fric, tu faisais des relations pour nous deux.
- Parayı alır almaz Tyndall'ın iyi dilekleriyle Kent'e ver, karşılığında da makbuz al!
- Dès que tu auras l'argent... Donne-le à Kent avec les compliments de Tyndall et demande un reçu.
İkramiyemi alıp parayı geri koymamıza daha 4 gün var.
Je n'aurai ma prime et ne remplacerai cette somme que dans quatre jours.
Evet. Ama seni engellemeseydim... bütün parayı alıp kaçacaktın.
Mais je vous ai empêchée d'avoir une sale histoire.
Seni içeri alırım, sen parayı alırsın sonra da seni çıkartırım.
Je vous laisserai entrer. Vous prenez l'argent. Et vous partez.
Alın şu parayı da gidip kendinize bir şeyler alın!
Prenez cet argent et achetez ce que vous voulez!
Dolar başına 30 ¢, 40 ¢'e çalıntı parayı satın alıyor. Sonra da azar-azar Avrupa karaborsalarına, kim bilir kaça sızdırıyor.
Il achète le fric volé à 30 ou 40 % et le fourgue sur le marché noir européen.
Aşağılanmanın öcünü alır, parayı da alır ve de karısından kurtulmuş olur.
Il venge l'offense, gagne les millions et se libère de sa femme.
Gişe ilgisi çekecek bir gösteri ayarla, büyük bir isim, o zaman parayı alırsın.
Trouvez une vedette et vous aurez l'argent.
Şu aynasızın biraz aklı olsa, parayı alıp bizi bırakırdı.
Si ce flic avait été fin, il les aurait pris et nous aurait laissés filer.
Dükkâna girdim ve "ölçüsü 10 mu?" diye sordum, öyleydi. "Tamam, alıyorum", dedim. ve parayı uzattım.
"Je la prends, ai-je dit à n'importe quel prix."
Borcunu unutma. Miyoei'nin takdimi için Bay Kusuda'dan alınan 300,000 yeni... O parayı nasıl kazanmayı planlıyorsun?
N'oublie pas ta dette, les 300000 yen prêtés par M. Kusuda pour les débuts de Miyoei... que comptes-tu faire?
Alın terimizle kazandığımız parayı çöpe atma.
Ne gaspille pas notre argent.
Alın teriyle kazandığı parayı çöpmüş gibi saçma bir şeye savuran yetişkin, medeni bir kadını tanıdığımı bilmek beni kızdırıyor!
Dire que je connais une femme adulte et civilisée... qui prend ses économies et les gaspille... pour cette bêtise, c'est de l'argent jeté par les fenêtres!
Parayı alıp kovulmaya göz mü yumacaksın?
Vous prenez l'argent et disparaissez?
"Bu parayı al ve kendine giysi satın al. Yüzün için de boya!"
"Prends cet argent et achète-toi des vêtements et du maquillage."
Parayı yarın geceye kadar mekanıma getir yoksa senden, eski karından, çocuğundan alırım.
Je veux l'argent chez moi demain soir ou je viens te le prendre, ou à ton ex-femme, ou à ta gosse.
Üstadın cüzdanındaki parayı alırız.
On peut se servir dans la poche du Maître.
Bu parayı Ushitora'dan aldım! Alın onu!
Je l'ai soutiré à Ushi-Tora.
- Şu parayı al, birini tutarsın.
- Tiens, voilà 1000 lires. Fais-les garder.
- Parayı ne zorlukla kazandığını biliyorum. - Kızımı sen alıştırdın içkiye.
- Vous aviez peiné pour nous.
Yapacağım şey, sen işi öğrendikten sonra yanında getirdiğin parayı alıp İran'a gitmek güzel mallar satın almak...
Quand tu seras au courant, j'achèterai avec ton argent des marchandises en Perse.
Anlaşma bitene dek bekle. Sonra saldırır, alırsın parayı.
Liquidez les revendeurs et piquez l'argent.
Sadece parayı alıyorsun. Nomoto'nun uyuşturucularını unut. Nedenmiş?
Seulement le fric, pas la drogue.
Ama Johnny'nin parayı alıp kaçtığını öğrenince, küplere bindi ve gitti.
Elle était folle de rage et elle est partie.
Anahtarları aldın, şimdi de parayı al!
Prends l'argent maintenant.
Alın terimle kazandığım parayı sana vermem. Yoksa onu lanet bir barmene yedirirsin.
Je m'échine pas a gagner des sous... pour que tu vas t'en fiche plein la lampe.
Anlıyorum. Parayı ormanda alırsınız.
Je vois, ça se passera dans la forêt.
Şu Allah'ın belası parayı al, onu bulmak için ne çok uğraştım!
Gardez-la. Vous vouliez de l'argent, non?
Aklını kullan, parayı al.
Soyez sage et prenez l'argent.
Binanın tapusunu ver. Parayı al.
Aboule le titre de propriété, et range ton fric!
Hapse doğru tek adım atarsan, parayı biraz zor alırsın çünkü patronun vurulmuş olur.
Si vous faites un pas vers la prison, il sera dur d'avoir l'argent car votre patron sera abattu.
Hakkın olan parayı al, ve sonra borcunu ödeyebilirsin.
Ma tête est mise à prix.
Hazır olunca parayı aşağı getirin ve kadını alın.
Celui qui apportera l'argent remontera avec elle.
Alırsan parayı ne yapacaksın?
Tu ferais quoi de l'argent?
Bu parayı ve evden ihtiyacın olanları da alıp Lavenham'a git.
Prenez cet argent et allez à Lavenham.
onu öyle severiz ki koşarak geri döneriz... o parayı verir, biz de düdüğü çalarız... şimdilik hoşçakal çok geçmeden döneriz... güle güle, fazla gecikmeyin ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum güle güle diyorum, elveda değil... fazla oyalanmayın, hemen dönün size bir bakayım, Tanrı sizi korusun... söylediklerimi sakın unutmayın hemen dönün... gidin, ama çabuk dönün gidin ve çok şeyle dönün... para dolu cüzdanlar getirin boş şeylerle uğraşmayın... işi çabuk bitirip hemen geri dönün dolgun cüzdanları alın, boşları değil... bugün zengin olalım, çabuk dönün... cebimize altın bir saat girecek saat başı bizi uyaracak...
On l'aime tant Qu'on reviendra Ventre à terre Car c'est lui qui nous nourrit Alors nous chantons

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]