English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ S ] / Saat sekizde

Saat sekizde tradutor Francês

300 parallel translation
Eğer fikrinizi değiştirirseniz ve üçüncü davetimi kabul ederek geleneklerimizi öğrenmek isterseniz saat sekizde akşam yemeğimiz var.
Si jamais vous changez d'avis, si vous acceptez ma troisième invitation, le diner sera servi à 8 h.
Bu gece saat sekizde.
À 20 h, ce soir.
Saat sekizde burada olurum.
Je serai là à 8 heures.
Diyordum ki 4 Temmuzda Key West'te... üç yıl önce saat sekizde...
Le 4 juillet, y a 3 ans, à 8 h...
Doğu. Saat sekizde.
Celui qui va dans l'est.
Dinlen Casey, saat sekizde rapor ver.
Rentrez aussi, Casey. Soyez là à 8 h.
Onu da karakola götürün. Saat sekizde orada buluşuruz.
Amenez - le au poste, je vous y retouve à huit heures.
Saat sekizde en geç, iyi mi?
À la huitième heure, au plus tard?
Tamakoto'nun Bay Sumiya ile saat sekizde randevusu var. Peki, hanımefendi.
Une réservation pour Tamakoto et Onoe, M. Sumiya à 8 heures.
İlk gösteriniz bu akşam saat sekizde.
Premiere representation, ce soir, a 8h.
Cookie, arabaları ayarla, bu akşam saat sekizde biraz eğleneceğiz.
Trouve des voitures, on va s'amuser ce soir. A huit heures...
Benim süitte saat sekizde içki, sekiz buçukta da yemek yiyeceğiz.
Dînons ensemble, ce soir, dans ma chambre.
Saat sekizde istasyonda buluşalım.
Disons que... on se donne rendez-vous à 8 heures.
Saat sekizde istasyonda.
8 heures à la gare de Kamata.
- Saat sekizde olması gerek, yedi değil.
- C'était à huit heures.
Senin kongreye aday olduğunu biliyor. Ben de senin uçak geminin Cuma saat sekizde burada olacağını. Görevinin başına döneceksin.
Il sait que tu veux devenir député, et je sais que le porte-avions arrive vendredi à 8 h, et qu'il faudra repartir.
Guadalupe'nin kuzeyindeki kilise - saat sekizde
8 heures, à la Mission au nord de Guadalupe.
- Onu evime getir. Saat sekizde.
Amenez-la chez moi à 8 h.
Süphesiz. Seni saat sekizde alacağım.
Je viendrai te chercher à huit heures.
Seninle saat sekizde görüşürüz.
À huit heures.
Saat sekizde bir tren var, ona binip git.
Il y a un train à 20 heures. Prends-le.
Saat sekizde Marusan Deposunda.
À 8h à l'entrepôt Marusan.
Bu sabah saat sekizde oradan geçmesi gerekiyordu!
Il était prévu qu'il passe par-là avant 8 heures ce matin!
Kuafördeymiş, sizinle yemek yemek üzere,... saat sekizde gelmiş olmalı.
Elle était chez le coiffeur. Elle a dû arriver au café â 8 h pour dîner avec vous.
- Yarın saat sabah sekizde, Hemşire. - Evet, Doktor, saat sekizde.
- Huit heures demain matin Mlle Jameson.
Saat sekizde Hibiya'ya bir tane gönderin.
Envoyez-en une au Hibiya à 8 heures.
Yarın sabah saat sekizde Denzuin Tapınağı'ndan yola çıkacağız.
Demain à l'aube au temple Dentsu au nord de Tokyo.
Deneyeceğim, ama beni açığa çıkaracak mesaj Berlin'den yola çıktı. Gelirse eğer bu gece saat sekizde nöbet değişimi sırasında onları ikna etmen gerekecek.
Je vais essayer mais le message me démasquant va arriver de Berlin et s'il arrive d'ici 20 heures au tour de garde, vous devrez dormir en cellule pour les persuader.
- Yemek saat sekizde yanında da D-A-O ve A'sı şapkalı yazılan ve Dang diye okunan bir Portekiz şarabı var.
- Nan, je... - Le dîner sera prêt à 8h avec un vin portugais, qui s'écrit D-A-O avec un accent sur le "A" et qui se prononce "dang".
Saat sekizde bu salonda son sınıf öğrencilerinin sizin için hazırladıkları gösteri başlayacak, saat sekizde.
Dans cette salle, à 20h, je dis bien à 20h, aura lieu le spectacle que les étudiants de dernière année ont monté pour vous.
Saat sekizde.
À 8 h.
Mahkeme ertelenmiştir. Yarın sabah saat sekizde.
La séance est levée jusqu'à 8 h demain matin.
Yarın akşam. Saat sekizde... Bana Mösyö Legrain'in imzasını getirin.
Demain soir, à 8 heures, vous allez me donnez la signature de M. Legrain, oui
Saat sekizde bize katılacaktı. Midem bulandığı için ayrıldığımı söylersiniz.
Elle sera là à 8 h. Dites-lui que j'avais mal au ventre.
Zaman demişken Muller ile buluşma saat sekizde.
À propos, la réunion avec Muller est prévue pour 8 heures.
Perşembeye saat sekizde görüşürüz.
J'ai un mouchoir...
Tekrar buluşacaktık. İlk buluşma yerimizde, saat sekizde.
Je suis allé à notre deuxième rendez-vous, comme dans un rêve... à 8 heures précises, à l'endroit habituel.
Yarın akşam olsun mu... saat sekizde?
Par exemple demain soir, à 20 h.
Sahtekarlığın eski şahının, yalnızca maskesi düşmekle kalmadı, bir de... kendi hayatını yazan kişi tarafından gölgede bırakılmıştı... o ise bu durum karşısında cesaretini kırmadan... - evinde bir parti veriyordu. - Saat sekizde.
L'ex. empereur du faux démasqué puis éclipsé par son propre biographe, fait face et donne... une autre fête.
Saat sekizde kaldırılmak istemiştiniz.
Vous avez demandé le réveil à 8 heures... debout paresseux, il est 8 heures.
Chiefs ile Hyannisport, saat sekizde Savaş Anıtı Stadında.
Les Chiefs contre Hyannisport : À 20h au Palais des Sports.
Savaş Anıtı stadında saat sekizde,
C'est à huit heures au Palais des Sports,
Saat sekizde.
20h?
Saat sekizde bir randevun var.
- Toi aussi. À plus tard.
Saat sekizde, tamam.
À 8 heures?
Saat sekizde.
Huit heures.
Ellen sekizde dedim ve daha saat sekiz olmadı.
Ellen, quand je dis 8 h, c'est 8 h.
Saat tam sekizde buradaydım.
J'étais là à 8h pile.
- Saat kaçta? Sekizde, tabi onu hemen serbest bırakırsanız.
A condition que vous le relâchiez... tout de suite.
Şölen, akşam saat tam sekizde başlıyor.
Dîner à huit heures.
Saat tam sekizde.
- A huit heures pile.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]